Sir Percy Loraine Atatürk için demiş ki..
- GİRİŞ11.11.2024 09:10
- GÜNCELLEME11.11.2024 09:10
Dün 10 Kasım idi..
Törenler ses getirmesin diye, Ak Parti iktidarı mı, 10 Kasım’ı pazar gününe denk getirmişti, tartışanlar var..
Onlar tartışmaya devam ededursunlar..
Atatürk’ü seviyor gibi görünenler, bakın neler yazmışlar?
Emin Çölaşan ile başlayalım..
“Sir Percy Loraine Atatürk’ü anlatıyor” diyor..
Kim abi, Sir Percy Loraine?
Sir Percy Loraine’nin övmesi, Mustafa Kemal’e bir şey kazandırmaz, kaybettirir.
Bunun farkında değil misiniz?
Bu kadar mı emcüklendi beyinleriniz?
Kim bu Sir Percy Loraine?
Bir İngiliz diplomat..
Eee, bu İngilizler, İstanbul’u işgal eden İngilizler değil mi?
Arap toplumlarından bir tanesi bile, Anadolu topraklarında tarihin hiçbir döneminde bir işgale imza atmadığı halde, “Araplar bizi arkadan vurdu” diyen hokkabazlar..
Bu ingilizlerle niye bu kadar samimi, niye övecekleri kişileri, İngilizler üzerinden övüyorlar?
Bir başka Sözcü yazarı Rahmi Turan yazıyor:
“Atatürk’ü sevmek ibadettir.”
Bu söz, dini kavramlar üzerinden, resmen bir istismar..
“Atatürk’ü sevmek şudur” deyin.. “Budur” deyin..
Ama dini kavramları niye kullanıyorsunuz ki?
Dini niye istismar ediyorsunuz?
Gerçekten Atatürk’ü bu kadar çok seviyorsanız, 1980’li yıllarda, Avrupa’dan getirdiğiniz çıplak kadın resimlerinin altına, ahlaksızca hayali notlar yerleştireceğinize..
Atatürk’ü sevmenizin gereği olarak, Onun sözlerini fotoğraflarının altına koyup,. gazete satış patlaması yaşasaydınız..
Bugün dahi..
“Atatürk’ü sevmek ibadettir” başlıklı yazıyı internette okurken, her iki yanında, kadın iç çamşarı reklamları koyulmuştu..
Sizin sevginiz bu mu, Atatürk’ü severken, bir yadan da iç çamaşırı reklamları ile, ne yapmak istiyorsunuz.
Belki daha önemlisi, Rahmi Turan’ın köşesinde, Atatürk’ü öveyim derken, Emin Çölaşan’ın göklere çıkarttığı İngiliz’in ifşa edilmesi..
Şöyle yazmış Rahmi Turan:
“Yugoslav Kralı Aleksandar Karacorcevic, 1933’te eşi mari ile birlikte İstanbul’a geldi. (..) Atatürk, kral ve Kraliçe’nin onuruna Dolmabahçe Sarayı’nda bir davet verdi. Kral bir ara, Atatürk’e doğru eğilerek: Ekselans, İngiltere Başbakanı Llyod George, İngilizlerin desteğiyle, Anadolu’nun işgal edilmesini, Yunanistan’dan önce bize teklif etti. Ama ben böyle bir işgali reddettim dedi.”
Neymiş?
İngiltere, önüne gelene Anadolu’yu işgal teklifi yapıyormuş?
Neymiş, Emin Çölaşan gibi ahmaklar da, Atatürk’ü öveceğim diye Anadolu’yu işgal niyetindeki İngiliz muhiplikerini ispatlıyorlarmış.,.,
Sahi bunlar Padişah Vahdettin’i, İngiliz muhipliği ile suçluyorlardı değil mi?
Bakın, İngiliz hayranı olanlar kimlermiş gördünüz mü?
Devam ediyorum, Sözcü gazetesinde, Mustafa Kemal ile ilgili yazılara.
Uğur Dündar, “Anıtkabir” başlığı ile yazmış..
Ne demek istediği, ne anlatmak istediği belirsiz..
Ama başlığı verdik, yazıdan bir bölüm aktarmadan olmaz:
“Başbakan Celal Bayar’ın talimatıyla, Gülhane Hastanesi’nin Patolojik Anatomi Profesörü Lütfi Aksu tarafından tahnit işlemi yapılıyordu. Vücudun bozulmadan korunmasını sağlayacak olan solüsyon, 200 gram formalin, 1 gram sublime, 200 gram tuz, 10 gram acide pehenque ve 1 litre sudan oluşuyordu.’
Rahim Turan’a sormak lazım, “Tahniti de sevmek ibadet midir?”
Bir soru daha, “Sonradan tahnit niye bozuldu?”
Ve bir soru daha: “Bunda da, gericilerin bir parmağı var mıydı..”
Sözcü’de 10 kasım ile ilgili yazı çok.
Bir vekil, “Mustafa Kemal’in askeri değil generali olsanız ne yazar it sürüleri.” demişti ya.
İşte o ismin partisi HDP için, bu Sözcü gazetesi, Emin Çölaşan’ı ile, Bekir Coşkun’u ile, “Oylarınızı CHP’nin yanısıra HDP’ye de verin.” çağrısı yapmış ve devamında da Atatürkçü Çölaşan şunları yazmıştı:
“Doğu ve Güneydoğu’yu, ama özellikle de Güneydoğu’yu HDP silmece kazanırsa, gökten ilahlar bile inse AKP’yi kurtarmak mümkün olmaz.”
“Mustafa Kemal’in itleri” diyerek kendilerine hakaret edenlere bel bağlayanlar.. Şimdi 10 Kasım edebiyatı yapıyorlar..
Atatürkçülük taslayıp, milletin cebinden 20 milyar doları çalan cem Uzan’a işçilik yaptığını unutturmaya çalışan Saygı Öztürk’ü atlamak mümkün değil..
O da Atatürk lehine mi olur, aleyhine mi olur bilemem ama.
Bu ülkede milyonlarca hanımın başörtülü olarak okumasını önleyen, memurluk yapmasını önleyen bir adamı, Anayasa Mahkemesi eski başkanı Yekta Güngör Özden’i karşısına alıp, tahnitin bozulup, Anıtkabir’e nakil işlemini anlattırmış..
Yekta Güngör Özden’in övgüsü, yani bir başörtü yasakçısının, bir kişiyi övmesi..
Samimi olarak söylüyorum, övülen kişiye hiçbir şey kazandırmaz..
Tam aksine..
“Acaba o da mı böyle yasakçıydı” diye soruların sorulmasına yol açar..
Sözcü’deki son yazı Naim Babüroğlu’nun.. O da, “Tarihin kıskandığı lider” başlığı ile yazmış ve demiş ki:
“Atatürk’ü ve O’nun Cumhuriyeti’ni Türkiye’den çıkarın, geriye acı ve gözyaşının dinmediği bir coğrafya kalır.”
Naim bey çok iddialı bir cümle kurmuş..
Osmanlı’nın 600 sene süren cihan hakimiyetini yok mu saymış.. O cihan hakimiyetinde Bizanslıların, Romalıların acısını mı “acı” olarak aktarmak istemiş..
Yoksa, İstiklal Mahkemeleri’nde şapka giymedikleri için asılan insanların acısını mı unutturmak istemiş, anlayamadım.
Anlayan oldu ise, beri gelsin..
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi
Yorumlar7