Suriye’deki iç savaş için; kimileri, “İsrail’in genişlemesi için, PKK’ya terör devleti kurdurma amacına matuf operasyon” tanımlaması yapıyor..

Kimileri, güneyden geçecek yeni bir ulaşım çizgisinin, İsrail’i daha önemli hale getirmek için devreye alınmak istendiğini, bu amaçla da Ortadoğu haritasının değiştirilmek istendiğini söylüyor..

Bu tartışmalar yapılırken, yüzyıllar öncesinin İpek Yolu’nun Avrupa’ya “Kuzey koridoru” ile mi, yoksa Türkiye’yi dünyanın merkezi yapacak  “Orta Koridor” ile mi ulaşacağı tartışmasında, tabii ki bizler kendi ülkemizi öne çıkarmaya çalışırken..

Halkalı’dan kalkan tren, Çin’e varıncaya kadar yoluna devam edeceği açıklanıp, hemen ardından da, Çin’den kalkacak trenlerin, Marmaray’dan geçerek, aktarma olmaksızın Avrupa’ya kadar gideceği belirtilirken..

Yıl 2020.

Bize gazeteci diye tanıtılan Özlem Gürses, “Bu ihracat treninin kalkışı için bir tören yapılıyor. Ulaştırma Bakanı da var törende. Neyse ya, akıl almaz bir şey. Tren yola çıkıyor. Tamam mı? Herkes arkasından uğurluyor. Alkışlar. Kıyamet. Basın mensupları, canlı yayınlar. Ondan sonra gidiyor Halkalı’ya ve duruyor tren. Çin’e vagon gitmiyor yani. Yolculuk Halkalı’da bitmiş yani..” demiş, bu arada gülümsemesini de yüzünden eksik etmemişti..

O gülümsemeden alınmış olmalı ki, Halkalı’ya geri döndüğü iddia edilen tren, ulaştığı her istasyondan, Özlem hanıma konum atmıştı..

Dünya tarihini değiştirecek, Türkiye’yi dünyanın merkezi haline getirecek en önemli operasyonlardan birisi olan Çin-Avrupa hattının temel taşlarının atılmasına, bir Türk olarak sevineceğine, Kuzey koridoru veya Güney koridorunun ülkelerinin adına mı çalışıyordur bilmiyorum, üzülen Özlem hanım, şöyle tornistan yapmıştı.

“Bu arada Çin treni Çin’e varmış. Kutluyorum. Tebrik ediyorum. TCDD Taşımacılık işi gücü bıraktı, bana her yerden konum atıyorlar.”

Özlem hanımın bu yaptığına karşı, kimse kendisini gözaltına almadı..

Ama Özlem Gürses’in yaptığı, bu ülkeye çok açık bir ihanetti. Milyarlarca dolarlık bir ihanetti..

Bu ülke için taş üstüne taş koyanların azmini, cesaretini kırmaktı..

Eleştirdik ama. 

Üzerine gidilmedi, konu kapandı gitti.

Bugün denizin altından iki kıtayı birleştiren Marmaray’ı kullanarak yapılan o taşımacılık, arzu ettiğimiz noktada olmasa da, devam ediyor mu?

Ediyor..

Özlem Gürses ve avanesinin itibarsızlaştırmak istedikleri Marmaray da, bir günde İstanbul nüfusunun 20’de birini taşıma noktasına gelmiş mi? (Yeni rekoru Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu dün açıkladı: Bir günde 753 bin kişi Marmaray’ı kullandı.) 

Gelmiş..

Muhataplarda bir utanma var mı?

Özlem Gürses ile yıllarca aynı medya grubunda çalışan Yılmaz Özdil, Marmaray açılırken, “Yüzerek geçerim, kapısında muska dağıtsalar, gene de bunların yaptığı tüpten geçmem kardeşim!” demesinin üzerinden 11 yıl geçmiş, bu süre içinde bir küçük özür dilemiş mi?

Dilememiş..

2020 yılında, “Çin’e gidecek tren Halkalı’ya geri döndü” diyen Özlem Gürses, 4 yıl sonraki Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun “Orta Koridor’un altın halkası Marmaray boğaz tüp geçişinden, bugüne kadar çoğu ihracat yükü taşıyan 2 bin 88 yük treni Avrupa yönüne, 1881 yük treni ise Asya yönüne olmak üzere toplam 3 bin 969 yük treni geçti. Türkiye yeni lojistik koridorları ve başarılı operasyonel süreçleriyle küresel ticaretteki önemli rolünü sürdürüyor” açıklamasına verebileceği bir cevap var mı? 

Yok..

Düşünebiliyor musunuz?

Özlem hanım, “Tren Halkalı’ya geri döndü” demiş.

Bakan ise, “2 bin 88 yük treni Avrupa yönüne, 1881 yük treni ise Asya yönüne olmak üzere toplam 3 bin 969 yük treni geçti” diyor..

Muhataplar yüzlerine yağan tükürükleri silerken, “Oh Yarabbi şükür” demeye devam ediyorlar..

Özlem hanımın MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik sahtekarlığını ise, uzun uzun anlatmayalım. Sadece, “Bahçeli’nin aşısını yapan hemşire darp edildi” anlatımının, hatta “Gülnaz Şırınga isimli hemşirenin Bahçeli’nin aşısını yaparken canını acıttığı için darp edildiği bildirildi” demesine rağmen, aslında bir sosyal medya yalanının, hem de şırınga üzerinden “Gülnaz Şırınga adlı hemşire” diye kopya verildiği halde televizyon ekranlarından seyircilerine aktaran, ama gidip de Bahçeli’nin elini öperek, bir özür beyanında bulunmayan Özlem hanımın vukuatları, sürüyor..

Son olarak da.. Youtube kanalında şöyle demiş:

“Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş.”

“Çin’e giden tren, geri döndü” dedi..

Emperyal devletlerin kuklacılığını yaptı, bir işlem yapılmadı..

Devlet Bahçeli’nin, kolunu acıttığı için bir hemşireyi dövdürdüğü iftirasını attı. Bir işlem yapılmadı..

Şimdi TSK’ya terör örgütü benzetmesi yaptı.

Neyse ki, ifadesi alındı.. 

Ne demiş, biliyor musunuz?

Hem de, Saadet Partisi Genel Başkanlığı yapmış Mustafa Kamalak’ın, milliyetçi-ülkücü geçinen İyi Parti’de siyaset yapan oğlu Furkan Kamalak’ın avukatlığı aracılığı ile ne demiş biliyor musunuz:

“Dilim sürçtü..”

Samimi kanaatimi söyleyeyim,. 

Önceki vukuatı olmasa, Özlem hanımın dilinin sürçmüş olabileceğine ben de inanırdım..

Ama lütfen yani.

Diliniz bir defa da, uşaklık ettiğiniz Amerika için, Avrupa için sürçsün de, onlar için terör örgütü benzetmesi yapın....

Di mi yani..

Ve ne yazıktır ki.

Özlem Gürses bile, “Dilim sürçtü” derken.. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TSK’ya hakaret eden kadının ifadesinin alınmasını bakın nasıl yorumluyor: “Zulmetmenin ötesinde, hak ihlalleri ve basına baskılar noktasında ülkemizi tüm dünyaya bir kez daha rezil etmektir. Bunu da yaptınız Türkiye’ye. YAZIKLAR OLSUN!!!”

Yani, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, terör örgütüne benzetmek bu ülkeyi rezil etmiyor.. Ama bu hadsizliği yapanın birkaç saat gözaltına alınıp, ifadesi sonrası bırakılması, Türkiye’yi rezil ediyor, öyle mi?

Sana yazıklar olsun Özgür Özel. Oturduğun koltuğa, seni o koltukta oturtan CHP’ye de yazıklar olsun..

Yeni Akit