Bunlara vatan haini dersek, yanlış mı söylemiş oluruz.

Olay ne?

“Devletler arasında haklılık yoktur.. Ülkelerin menfaatleri vardır” diyenler onlar..

“Başka ülkelere rejim transferi yapılması doğru değildir” diyenler bunlar..

“Yunanistan Anadolu’yu, 1900’lü yılların başında işgal etti diye, sonsuza kadar düşman kalacak değiliz” diyenler bunlar..

Nice benzer cümlelerle, başka ülkelerin kendi rejimlerinin farklı farklı olabileceğini, Türkiye’nin buna saygılı olması gerektiğini söyleyenler bunlar..

Suudi Arabistan ile, bir gazeteciyi büyükelçilik binasında doğradıkları için kavga ettiğimizde, “size ne onların rejimlerinden” diyenler bunlar..

Mısır’daki darbe ile devrilen Mursi’nin hakları açısından birkaç yıl direniş gösterdiğimizde, “Bize ne Mursi’den. Biz ülkemizin menfaatlerine bakmalıyız” diyenler bunlar..

“İsrail ile anlaşma yaparsak, bu onların rejimlerini kendimize alacağız anlamına gelmez ki..” diyenler bunlar..

Esed döneminde dahi, yüzbinlece vatandaşını öldürmüş o katliamcı adamı bile savunmak için, “Bize ne canım. Kendi ülkesinin vatandaşını öldürmüş. Biz ülkemizin menfaatlerine bakarız” diyenler bunlar..

Sıkı durun..

Bu cümlelerin her birini, onlarca defa, kemalistlerden duymuştunuz. Solculardan duymuştunuz..

Ama şimdi bunların hepsini çöpe atacaksınız.

Dün Cumhuriyet’in internet sitesindeki başlık şöyle idi:

“Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, Türkiye’nin terör listesinde olan cihatçı HTŞ ile Suriye ile deniz yetki anlaşması imzalanacağını açıkladı.”

Amerika bile, menfaatlerini düşünüp, daha önce 10 milyon ödül ile kendisini hedef tahtasına oturttuğu Colani hakkındaki kararını kaldırdı..

Ama Cumhuriyet gazetesi, kinini terketmedi..

Nefretini sürdürdü.

Sadece ve sadece, alnı secdeli bir insan başa geçtiği için, Suriye’nin yeni yönetimine düşmanlığını sürdürüyor..

Destekledikleri Esed, Türkiye ile deniz yetki anlaşması yapmaya yanaşmazken.

Şimdi Suriye’nin yeni yönetimi ile, “deniz yetki anlaşması” yapılmasına karar verilince..

“Cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) yönetimi ele geçirdiği Suriye’de yeni yönetim ile deniz yetki alanı anlaşması yapılacak” diye yazıyor.

Hani PKK ile bile, elinde deniz olmadan “deniz yetki anlaşması” yapılmasına, bu hainler alkış tutarlar da..

Türkiye’nin çok büyük menfaatleri olacak, Suriye’nin toprak bütünlüğünün de devam etmesine katkı sağlayacak komşu ile yapılacak sözleşmeye, böylesine kıskançlık ile yaklaşıyorlar..

Suriye ile yapacağımız deniz yetki anlaşması, İsrail’in menfaatlerini zedeleyecek..

Yunanistan’ın menfaatlerini zedeleyecek..

Ama bizim kemalistlerdeki dindar düşmanlığı yüzünden, Suriye ile yapılacak yetki anlaşması istenmiyor..

“İsrail kazansın” diyorlar..

“Yunanistan kazansın” diyorlar..

Ve daha acıklısını söyleyeyim..

Colani öyle bir nankörlüğe imza atmaz ama..

Bir saniyeliğine varsayalım.

Colani, Yunanistan ile anlaşma yapmak istese.. .. Diğer Akdeniz’deki devletlerle anlaşma yapmak istese..

Onların hepsi koşar..

HTŞ demezler, ABD başına ödül koymuş demezler.. Sakallı demezler.. 

Ama bizim içimizdeki hainler, “Cihatçı HTŞ ile anlaşma imzalıyorlar” diye itiraz ediyorlar..

Ki; Suriye ile Türkiye arasındaki dostluk köprüsü kurulduğunda..

Ruslar kazanacağına, İsrail kazanacağına, Yunanistan kazanacağına.. Hatta..

Hatta, İran kazanacağına, Türkiye büyük kazanımlar elde edecek..

Bunları da anlatıyor, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu..

Ama Cumhuriyet gazetesinin kemalistleri yine yola gelmiyorlar..

Uraloğlu anlatıyor:

“Suriye’de 5 havalimanı bulunuyor, bunlardan Şam Havalimanı’nda geçen yıl 100 bin, Halep’te 50-60 bin civarında yolcu seyahat etti. Geçen hafta Suriye’ye giden Türk heyeti, bu iki havalimanında 2 gün inceleme yaptı. Bir eylem planı ortaya koyduk. İlk etapta Şam Havalimanı’nı ayağa kaldırmayla ilgili Devlet Hava Meydanları İşletmemizle beraber bir vaziyet alacağız.”

Kemalistler kızıyor..

Fransa yapsın bu işleri, Rusya yapsın, İsrail yapsın. Bize ne ki, Suriye’ye bedeli karşılığında, bu hizmeti vermek istiyoruz” diyerek, kuduruyorlar..

Uraloğlu, “Hızlıca tespitleri yapıp, demir yolu bütünlüğünü Şam’a kadar sağlamayla ilgili bir vaziyet alacağız” diyor..

Kemalistler fıttırıyor..

“Yıkılan köprüleri tamir ettiğimizi söyleyebilirim. Haberleşme noktasında birçok yerde normal bir iletişim yok. Bunlarla ilgili gerekli tespitleri yapacağız. Bakanlık olarak bunları hayata geçirmeye çalışacağız” diyor..

PKK için çırpınan solcular, bu sözleri duyunca, bunalıma giriyorlar, kafalarını duvarlara vuruyorlar..

Devam ediyor Uraloğlu: “Suriye’nin parası Rusya tarafından basılıyor. Düşünün, bir ülkenin parasını başka bir ülke basıyor. Türkiye bu noktada da muhtemelen bir destek verme noktasında olacak. Biraz daha profesyonel şekilde; ama gecikmeksizin inşallah gerekli tespitleri yaparak, oralara yardımcı olmaya gayret edeceğiz.” 

Utanmasalar, “Almanya yapsın. Profesyonel anlamda da olsa, biz niye paralarını basalım ki.. Rusya bassın.. Bize para lazım değil.. Yeter ki, dindar Suriye yönetimi ile işbirliği kurmayalım” bile diyecekler..

Kemalistlerin özeti, işte budur..

Türkiye’deki dindar yöneticileri hedefe oturtur, “Ülke iyi yönetilmiyor, iflas ettik, battık, mahvolduk” derler..

Türkiye iflas etmediğini gösterir. 

Komşu ülkelerin bile kalkınmasına yardımcı olacağını ilan eder..

Türkiye için, “İflas etti” diyen solcular utanmazlar, “Niye anlaşma yapıyoruz. Niye yardım ediyoruz. Niye profesyonel destek veriyoruz” diye itiraz ederler. 

Yüzbinlerce vatandaşını öldüren diktatör katil Esed’i alkışlarlar da.. 

“Anayasal sisteme geçeceğiz” diyen Colani’ye, sırf dindar olduğu için itiraz ederler..

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi