Bakar mısınız..

Ortadoğu yeniden şekillendirilmek isteniyor..

Amerika başta olmak üzere, tüm emperyallerin eli, Ortadoğu’da..

Bizim uğraştığımız şeye bakın:

Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde, bir yemin yapılmış. Bir yemin daha yapmak için çırpınanlar çıkmış. Yunan’a karşı, ABD’ye karşı, İsrail’e karşı değil. Halkımızın seçtiği Cumhurbaşkanı’na karşı kılıç kuşanma derdindeki bazı teğmenler, koro halinde bir daha yemin etmişler.. 

Acaba amaçları tam olarak o muydu, bu muydu, şimdi tartıştığımız şey, bu..

İsrail, Gazze’ye girmiş, taş üstünde taş bırakmamış. Hastaneleri bombalamış..

Bizim teğmenler, “Bir yemin ettik. Bir tane de eski yemini etmek istedik. Ne var ki bunda” modunda, şov peşindeler..

İsrail, İran topraklarına attıkları füzelerle, Gazze’nin liderini şehid etmişler.. Lübnan’da Hizbullah’ın liderini şehid etmişler.. Dünyaya külhanbeyliği yapıyorlar..

“Biz de İsrail’den yanayız” dercesine.. Şehitkamil’in CHP’li Belediye Başkanı ile CHP’li Gaziantep Milletvekili, Gazze’nin lideri Haniye’nin afişini indirmekle meşguller. Ayet bulunan afişi, yerlerde süründürmekle meşguller.. İsrail’e gidip, Gazze’ye bomba atamıyoruz ama.. Bari Haniye’nin afişini indirelim diyorlar.. Bizim teğmenler de, “Bize cemaatçi diyorlardı. Olmadığımızı ispat için, alternatif yemin ettik” hokkabazlığına soyunuyorlar..

İsrail’in kadın ve çocuklar başta olmak üzere, etrafındaki tüm ülkelerde soykırımı devam ederken, Amerika bu vicdansızlığa bütün güçlerini seferber ederek destek verirken.. 

Bizim teğmenler, namaz kılan teğmen arkadaşlarını takip edip, yakasına Atatürk fotoğrafı iğneledi mi, iğnelemedi mi dedektifliği ile bir iş yaptıklarını sanıyorlar..

Rusya ile Ukrayna savaşının getirdiği son aşamada, Avrupa’ya giden doğalgaz borularının bazılarında vanalar kapatılmış iken. Avrupa’nın enerji ihtiyacı ile ciddi sıkıntılar yaşanması muhtemel iken..

Türkiye’nin dünya coğrafyasındaki önemi bir kat daha artarken.. Teğmenlerimiz, onlara akıl veren bazı amirleri, hinlik peşinde.. Ortalığı karıştırmak peşinde.. “Ailelerimiz ile bu güzel günü kutlamak istedik” deyip, ülkeyi aylardır meşgul eden bir tartışma içine sokmak peşindeler..

HAMAS’ı terör örgütü ilan edenlerle ittifak yapıp, seçime o solcu parti listesinden giren Saadet Partisi içindeki gençler kandırılıp, “Biliyor musunuz.. Türkiye’deki üretilen ceketlerin düğmelerinin deliklerini açmak için kullanılan iğnelerin imalatında kullanılan x maddesinin bileşenlerinden y maddesi, İsrail destekçisi z şirketinin, 10 yıl önceki deposundaki kutularda bulunan ..”

Devam edemiyorum..

İstanbul fethedilirken, “Melekler erkek midir, yoksa dişi mi?” tartışmasına giren papazların durumuna düşmüş ülke insanımızı hayretler içinde izliyorum..

Vatan savunması için canını vereceklerini söyleyen, ama ne hikmetse PKK’lıların övgüsüne mazhar olan teğmenlere, bir destek de Müjdat Gezen’den gelmişti..

İşte o Müjdat Gezen..

İstedikleri olsaydı, 14 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçtirecekleri Kemal Kılıçdaroğlu etrafında Saadet Partililerle birlikte hareket edecek olan o Müjdat Gezen..

Zalim Esed’e alkış tutan Müjdat Gezen..

Şimdi Sünni Colani’yi bir yandan tahkir ederken. Bir yandan da Türkiye’yi, Suriye’de işgalci olarak niteliyor:

“Yahu İsrail senin Suriye’de ne işin var? diyeceğim ama, onlar da bana aynı soruyu sorarlar diye korkuyorum.”

İsrail’in Suriye topraklarını işgal etmeye kalkışmasını..

Türk askerinin Suriye’deki geçici varlığı ile kıyaslıyor, hain herif..

Ve TSK’ya; resmen “işgalci” demeye kalkan bu Müjdat Gezen de, Tayyip Erdoğan’a karşı kılıç kuşanıldığını çok iyi bildiği için, o teğmenlere sahip çıkıyor..

Bir yandan teğmenlere ve komutanlarına, tümü ile TSK’ya, tümü ile Türkiye Cumhuriyeti’ne işgalci diyor..

PKK’yı savunuyor. Bırakın, Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kursun diyor..

Suriye bölünsün diyor..

Bir yandan da.. 

“Türkiye, Suriye’ye nasıl girdi ise, İsrail de, Suriye’ye girer” diyor..

Başımızı duvarlara vuruyoruz..

Bu kadar haini, bu topraklar nasıl üretti?

Daha acıklısı..

Bu kadar haine, bu ülke insanı nasıl tahammül ediyor?

Kılıç kuşandıktan sonra, alternatif yemin ettikten sonra bile, “pişman değilim” diyen teğmenin, aslında alternatif yemin metnini ezberleyemediği, bir başka teğmene yeminin ettirilmek istenmesi üzerine, kıskançlığından bir günde ezberi yaptığı söyleniyor..

Aman ne mühim bir mesele..

Siyonist İsrail, zamanı geldiğinde saldırabilmek için, kendisine karşıt gördüklerini öldürebilmek için, çağrı cihazı fabrikalarına sızıp, içine patlayıcı yerleştiriyor..

Bizim teğmenlerin, onların komutanlarının derdine bakın..

Kılıç kuşanan teğmenlerin komutanına soruluyor, o da cevaplıyor:

“Kara Harp Okulu’nda görev yapan bölük ve takım komutanlarının seçilerek bu göreve geldiğini şifahi/yazılı olarak verilecek her türlü emri eksiksiz yerine getireceklerini kani olduğumdan dolayı emirlerimi şifahi olarak verdim.”

Şifahi verdin, yazılı verdin..

Fındık kabuğunu doldurmayacak şu tartışmalara bakın..

Kendisine karşı kılıç kuşanmaya kalkıştığınız Tayyip Erdoğan, masadaki hamleleri ile, Suriye’de bir devri sona erdirdi..

Siz kalkmışsınız, direktiflerin yazılı/şifahi verilmesi üzerinden adeta 3. Dünya savaşının hazırlığını yapıyorsunuz..

“Tabur Komutanı H.T’ye Harbiyeliler tarafından program ve mevzuat dışı andı törende okumak istediklerine dair talep geldiğinde tabur komutanı tarafından bu talep reddedildiğinden dolayı konunun kapandığını düşünerek Okul Komutanına bilgi verme gereği duymadım” diyor, kılıç kuşanan teğmenlerin komutanı..

Konunun kapandığını düşünen komutanlar, Kıbrıs Barış Harekatı’nda, kendi savaş uçaklarımıza, kendi askeri gemimizi batırttılar..

Batan geminin komutanını, Deniz Kuvvetleri Komutanı yaptırdılar..

O da kendisini, o makama getirenlere borcunu ödedi: “PKK artık ikinci tehlike. Birinci tehlike irtica” dedi..

40 yıl sonra, döndük dolaştık, bugün yine “PKK’yı nasıl tasfiye ederiz”in kavgasını veriyoruz..

Muvazzaf iken, bir tane PKK’lı teröristi etkisiz hale getirememiş darbeci kafalı emekli bazı rütbeliler, şimdi Devlet Bahçeli’nin, tarihin akışını değiştirecek çıkışına, “benim arkadaşımın katilini nasıl affedersin” diye çıkışıyorlar..

Sen, arkadaşının katilleri ile seçim işbirliği yaparken bu soruyu soracaktın emekli albay..

Sen, arkadaşın katledilirken, PKK’lı teröristlere dünyayı dar edemediğin günlerde, kendine o soruyu soracaktın..

Şimdi bırakın da, arkadaşının katiline, silah bıraktırılsın.. 

Sandıkta seçim kazanamayacağını düşünenler, arkadaşının katilleri ile işbirliği yapıp, seçim kazanamasınlar..

Bir cümle de Ahmet Davutoğlu’na..

Düne kadar, “Ben 2016’dan sonra, iktidarın yanında değilim. Olanlardan ben sorumlu değilim” diyerek, “Siyasal alevilik” ile birlikte saf tutan CHP’nin dümen suyuna giren Davutoğlu..

Şimdi yeni bir söylem ile karşımıza çıkmış:

“2002’de başdanışman olduğum tarihten bu yana, yaptığım çalışmalarımın sonucunda, bugün Suriye’de halkın istediği yönetim kuruluyor.”

Güler misiniz, ağlar mısınız, son halimize..

Her şey kötü idi..

Sorumlusu Tayyip Erdoğan idi..

Şimdi başarının mimarı, Davutoğlu..

Yaşa varol Davutoğlu!

Yeni Akit