Cumhurbaşkanı’na küfreden genç, ne zaman mutlu olurum, biliyor musun?
- GİRİŞ17.01.2025 09:26
- GÜNCELLEME17.01.2025 09:26
Suriye’den üç bakan Türkiye’ye gelip, yeni dönemin temel taşları yerlerine konulurken..
Alnı secdeli Cumhurbaşkanı’na, insanlık gösterip, komşuları ülkemize kabul ettiği için seçim kaybettirmeye kalkışanların yaptıkları istismarların hiçbiri başarılı olamamış ve şimdi Türkiye’deki 3 milyon Suriyelinin vatanlarına dönme süreci tam da başlamış iken.
Suriye’deki yeni yönetimi itibarsızlaştırmak için, “İsrail, Suriye’nin şu köyünü işgal etti. Bu kasabası, İsrail tanklarınca yerle bir edildi” algı operasyonları yapılırken.
İsrail’in soykırımına rağmen, 1,5 yıldır dimdik ayakta duran Gazzelilerin, birazcık nefes alabilecekleri ateşkes dönemine ramak kalmış iken..
Tel Rıfat, Münbiç, Deyr-i Zor derken, terör örgütü YPG’nin Ayne-l Arap’ı da tahliyesi için artık günler sayılı hale gelmiş iken..
Teğmenlerin alternatif yemini ile ilgili tezatlar tam da yazılmayı beklerken.
Ne tezatlar ama..
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan teğmenler, bula bula kimi avukat olarak bulmuşlar biliyor musunuz.
Erinç Sağkan’ı. Kim bu Erinç Sağkan?
TSK’ya, “PKK sizi tükrüğü ile boğar” diyen Abdullah Zeydan’ın seçilme hakkı var diyen PKK sevicisi bir adam..
Atatürkçüler için “it sürüleri” diyenlerin düşünce özgürlüğü, siyaset yapma hakları olduğunu söyleyen bir adam...
TSK için “PKK’lı teröristlere karşı kimyasal silah kullanıyor” iftirası atanların düşünce özgürlüğü hakları olduğunu söyleyen bir adam..
TSK için “IŞİD yapısı” alçak söyleminde bulunan Özlem Gürses’in basın mensubu sıfatı ile konuştuğu savunması yapan bir adam..
Bu adam, dün Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganı atan teğmenlerin de avukatlığını yaptı..
Ben bu kadar konu içinde..
Bunların hepsini atlayıp, Tekirdağ’daki bir lise öğrencisinden size bahsedeyim..
Kendisini tanımıyorum..
Bir internet platformunda, anlatımını gördüm..
İçim acıdı. Vicdanım yaralandı.. Kendime sitem ettim..
Gençlerimizin elinden niye tutamıyoruz, niye onlara doğru bilgileri aktaramıyoruz, niçin yalancıların-sahtekarların yönlendirmelerinin önüne geçemiyoruz, diye, kendimi suçladım..
Liseli genç, başından geçenleri uzun uzun anlatmış. Ben kısaca vereyim:
“Cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınıp duruşmaya çıkartıldım(SSÇ)” diye başlıyor..
“Merhaba ben Tekirdağ’da ikamet eden 15 yaşında bir lise öğrencisiyim.” diye kendisini tanıttıktan sonra..
Okul çıkışında cep telefonundan arandığını, kendisini polis olarak tanıtan kişinin, karakola davet ettiğini, annesinin de karakolda olduğunu belirttiğini aktarıyor..
Gencimiz uyanık ya. Dolandırıcı beni kafakola almaya çalışıyor, diye düşünüp..
Arayan kişi ile kafa bulmaya kalkışıyor.. Yanındaki arkadaşına telefonu veriyor..
Arkadaşı da, arayanın polis olduğunu bilmeksizin, “Ben de İstanbul İl Emniyet Müdürüyüm evde oturuyorum, annenleyim, yetim misin oğlum sen” şeklinde, anne üzerinden ahlaksız imada bulunan bir cümle kuruyor.
Bir polis memuru, daha iki gün önce, kendi ailesinden 5 kişiyi öldürmüştü, değil mi?
Bakın gençlerimiz, ne kadar fütursuz, ne kadar tedbirsiz söylemler içinde..
Karakoldaki anne görüşmeye dahil olunca, işin ciddiyeti ortaya çıkıyor..
Liseli gencimiz, hatırlıyor:
“Başka suç işlemedim ki, anladım, Cumhurbaşkanı’na hakaret etmiştim, ondan dolayı beni çağırıyorlardır” hafıza sorgulaması sonucu, davet edildikleri karakola yöneliyorlar..
Bu kadar acımasız bir dünyada, bu kadar tezatların yaşandığı bir Türkiye’de, geceli gündüzlü çalışan bir Cumhurbaşkanı’na, 15 yaşındaki bir genç, niye küfür eder?
Niye? Niye? Niye?
Sonrasında, kendisini arayan polis memuruna, niye yakışıksız sözler sarfeder?
Gözaltına alınma. Milletin vergilerinden karşılanan ücreti alarak gelen avukatın nezaretinde savcılıkta alınan ifade.. Hakim huzurunda ifade..
Liseli gencin Cumhurbaşkanı için ettiği hakaret ifadelerinin hiçbir tevil imkanı yok. Çok net küfür. Çok net hakaret..
Sokakta birisine etse, cinayet çıkacak cinsten küfürler..
Ama bu apaçık küfürleri niye ettiğini şöyle izah ediyor, liseli genç, hakim karşısında:
“(Küfür). (Küfür).. (Küfür).. Hepiniz vatan hainisiniz bu şehitlerin hesabını kime soracağız, hani teröristleri ayak numaralarına kadar biliyordunuz yalancı .. (küfür)”
Daha da ayrıntıya giriyor, kendisini tahrik edenin ne olduğunu açık açık söylüyor, liseli genç:
“Askerlerimizi canlı canlı yakan IŞİD militanlarının tahliye edildiği hakkında bir haber gördüm. Ki; bundan önce de çözüm sürecinde güneydoğu illerimizde yerli halk ve örgüt militanları tarafından hakaretlere ve saldırıya uğrayan askerlerimize ait videoları, şehit babalarının tabutlarının başında ağlayan şehit çocuklarını ve AKP’nin çözüm süreci döneminde bize yaşattığı diğer rezaletleri içeren bir video gördüğümü bu nedenle galeyana gelerek yaptım.”
Hatırlıyorsunuz değil mi?
CHP’nin başını çektiği. Sözcü gazetesinin manşetlere taşıdığı o yalanları..
Askerimizi öldüren IŞİD’ilerin tahliye edildiği iftirasını atan alçak milletvekillerini..
Hatırladınız değil mi?
Hiçbir yok, o liseli gencin yanında..
Kim var? Küfür edilen Cumhurbaşkanı’nın, iftira atılan Cumhurbaşkanı’nın yönettiği Türkiye’de, AK Parti’nin çıkarttığı kanunlar sayesinde, haklarını tam olarak kullanabilsin diye parası milletin vergileri ile karşılanan bir avukat var..
İfadeyi aldıktan, savunmayı aldıktan sonra, herkesi salondan çıkartıp, sonra “niye böyle yaptın yavrum” diyen bir hakim var..
Ve kendisini tutuklamayan, sadece adli kontrol kararı veren bir hakim var..
Buna rağmen, liseli gencimiz, kendinden emin, vatanı savunduğunu zannederek, üç tane sahtekar CHP’linin yalanları üzerine ettiği küfürlerinin aslında ne ceza gerektirdiğinin bilincinde olmaksızın..
“Nezarette nasıl kaldığını, yatağı toplayamadığı için ne sözler işittiğini, devletin polisinin annesine çirkin imada bulundukları için kendisine ne cevap verildiğini, nezarette iken sohbete gelen polislerin kendisine neler söylediğini aktararak, en sonunda da yazdıklarının en altına, şu cümleyi koymuş:
“Bunu okuyan AKP’li arkadaşlara soruyorum mutlu musunuz?”
Mevcut siyasi partiler içinde en iyisinin AK Parti olduğunu savunan bir gazeteci, bir hukukçu olarak söyleyeyim..
“Hiç mutlu değilim. Asla mutlu değilim, ismini bilmediğim liseli genç.”
Ve devam ediyorum, hatırlatıyorum, “Ne zaman mutlu olurum, biliyor musun, liseli genç?”
Tutuklanman halinde değil, liseli genç.. Hayır, asla..
“Askerimizi öldüren IŞİD’li militan tahliye oldu yalanını atan alçak şerefsizler, senin yerine o sanık sandalyesine oturtulduğunda, işte o zaman mutlu olurum..”
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi
Yorumlar10