Teğmen misiniz, papağan mısınız?
- GİRİŞ20.01.2025 09:36
- GÜNCELLEME20.01.2025 10:00
Tecavüz sanığına sorun, “niye böyle ahlaksızca bir iş yaptın”.
Cevap versin size:
“Ben şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak asla ülkeme ihanet etmeyeceğim bundan sonra da şerefli bir vatandaş olarak hayatımı sürdüreceğim.”
Arkadaş sana şerefli vatandaş mısın değil misin diye soran yok.
Sana isnat edilen bir suç var bu suçun işlenmesine ilişkin bir savunma yapman gerekiyor.
Yani fesat karıştırma suçuna imza atmış adama soruluyor: “İhaleyi veren kamu kurumunun en üst noktasındaki kişinin aracını yüksek fiyatla satın alarak, ona açıktan veremediğin rüşveti, üstü kapalı ödemişsin, ne diyorsun?”
Yani ihaleye fesat karıştırma suçundan soruşturmaya muhatap olan müteahhit cevap veriyor: “Ben şerefli müteahhit olarak”
Boşverin arkadaş, siz şerefi, namusu, ahlakı.. İşlediğiniz iddia edilen suçun savunmasını yapın. Mahkeme karar versin şerefli misiniz, namuslu musunuz, ahlaklı mısınız?
Benzer numara, kılıç çeken teğmenler tarafından da sahneye konuluyor.
Soruluyor, “Altı kere müracaat etmişsiniz. Altısında da komutanınız resmi tören sonrasında alternatif yemin etmeniz doğru değil, yapmanıza izin vermiyorum” demiş.
Siz komutanınızı dinlemeyip yine burnunuzun dikine alternatif yemin töreni düzenlemişsiniz.
Komutan siz misiniz onlar mı?
“Mustafa Kemal’in askeriyiz” deyince, kafanızın dikine, istediğinizi yapma hakkına mı sahip oluyorsunuz?
Örneğin 15 Temmuz hain darbesini gerçekleştirmeye çalışan Fetö’cü teğmenler de komutanlar da, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden hareketle Mustafa Kemal’in askerleri olduklarını iddia ederek meşru hükümeti devirmeye kalkışmışlardı.
Şimdi mahkemede ifade verirken, büyük çoğunluğu, “Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin şerefli subayları olarak” diye başlayan cümlelerle yaptıkları darbe girişimini savunmaya kalkıyorlar.
Ne yapalım şimdi, hain darbe girişimine imza atan darbecileri berat mı ettirelim.
Aynı şekilde adeta papağan gibi ezberlemişcesine kılıç çeken teğmenler de, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye cümleye başlayıp savunma yapıyorlar.
KKK Yüksek Disiplin Kurulu’na verdikleri sözlü savunmalarda İzzet Akarsu isimli teğmen şöyle demiş:
“Her zaman Ulu Önder Atatürk’ün izinde olacağım. Her zaman vatan için çalıştım. Türk istikbalinin evladı oldum. Şerefle doğdum, şerefle yaşadım, şerefle öleceğim.”
Anladık oğlum sana ezberletmişler şerefle doğduğunu şerefle yaşadığını şerefle öleceğini.
Ama sen bir de, sana şerefsiz diyen, sana it sürüleri diyen adamların sözcülüğüne soyunan Erinç Sağkan’ın hukuki yardımına nasıl tenezzül ettin, onu anlat.
Kimse sana şerefinle mi doğdun şerefinle mi öleceksin diye sormuyor.
Komutan, resmi yemin töreni sonrası dağılacaksınız diyor.
Sorun şu: “Dağılmanız emredilmişken siz niye alternatif işler yapıyorsunuz.”
Eğer şeref kelimesini öne çıkartarak savunma yapıyorsanız ben de size sorarım: “Komutan dağılın dediğinde, komutanı dinlememek ve dağılmamak şerefsizlik değil midir?”
İzzet Akarsu’nun savunması, aptala yatan savunma da, diğerlerininki ne?
Gazi Kılıç da kendisini şöyle savunmuş: “TSK’ya sadakatle bağlı, Atatürkçü, şerefli bir Türk subayıyım. Vatana hizmet için üniforma şart değildir.”
Sen giydiğin üniformanın değerini bilmiyorsan çıkart at kimseyi de meşgul etme, sadakatsiz adam.
Komutan sana alternatif yemin yok demiş.
Sen komutanı dinlemiyorsun bir de utanmadan TSK’ya sadakatle bağlıyım diyorsun.
Kime bağlı olduğun da tuttuğun avukattan belli oluyor.
Tuttuğun avukat TSK için kimyasal silah kullanıyor iftirası atanların sözcülüğünü yapan bir avukat.
Defalarca hatırlattım ama, tınmadınız bile. 120.000 avukatın içerisinden TSK’ya kimyasal silah kullanıyor iftirası atan adamı tuttunuz.
Teğmen kadrosunu işgal eden Deniz Demirtaş da, savunmasında şunları söylemiş: “Tek gayem Türk milletine, TSK’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne layık bir subay olmak. Kendi yaşadıklarım, tarihte vatan uğruna bedel ödeyen komutanların yaşadıklarının yanında önemsizdir.”
Ahlaksızlığa bakın.
Vatan uğruna bedel ödeyen komutanları kendisine benzetiyor.
Küçücük bir utanma duygusu hissetmiyor, “Ben komutanımın emrini dinlemeyen itaatsiz bir askerim. Mensubu bulunduğum TSK’ya yaptığım bu ihanet ömrüm boyunca benim yüzümü kızartması gerekir” diyeceğine, üç tane darbeci emekli subayın dolduruşuyla kendince böyle savunuyor yaptığı itaatsizliği.
Harbiye’nin dönem birincisi olarak tanıtılan ve mezuniyet töreninin ardından komutanların aksi yöndeki emrine rağmen alternatif andı okutan teğmen Ebru Eroğlu da kendisini şöyle savunmuş:
“Mustafa Kemal’in askeri olmaktan gurur duyuyorum.”
15 Temmuz aynı darbe girişimini yapan Fetö’cüler de aynı savunmayı yapıyorlar.
“Genelkurmay başkanı size aksi yönde emir verdiği halde niçin komutanınızı dinlemediniz?” diye sorulduğunda: “Mustafa Kemal’in askeri olmaktan gurur duyarak söyleyelim ki” diye başlıyorlar. Ama halkın üzerine tankları sürmelerinin sebebine bir türlü gelemiyorlar.
Suç işleyip, darbe yapıp, meşru hükümetlere kılıç sallayıp, “Mustafa Kemal’in askeriyiz” diyerek cezadan kurtulma devri çoktan bitti beyler.
Bu ülkeye kim ihanet ederse cezasını ödeyecek.
Kaçakçılık yaparken suçüstü olan CHP Edirne milletvekili de “Atatürkçüyüm” diyerek cezadan kurtulamayacak.
Komutanını dinlemeyen, kılıç kuşananlar da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek cezadan kurtulamayacak.
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi
Yorumlar12