Kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor
- GİRİŞ26.01.2025 09:20
- GÜNCELLEME26.01.2025 09:20
“Hukuka aykırı olduğunu bile bile Arapça tabelaların hepsini indirdim, dava açsalardı kazanırlardı” diyen bir vicdansızın doğru söyleyebileceğine inanmam.
Vicdansızlığını kendisi itiraf etmiş.
Yalanı da rahat rahat söyler.
Nitekim söyledi de.
Yangından hemen sonraki gün şu açıklamayı yaptı:
“Ruhsatı biz vermediğimiz için sensör var mı, yangın merdiveni var mı. Var desem de doğru olmaz yok desem de doğru olmaz. Çünkü bizim elimizde veri yok. Burası belediye sınırı dışında olduğu için, burası turizm özel alanı dolasıyla otellerin ruhsatı da Turizm Bakanlığı tarafından verildiği için kayıtlar oradadır.”
Yalan.
Hem de kuyruklu yalan.
Daha başka yalanları olmasa, cehaletten kaynaklı yalan diye konuyu yumuşatabilirdim.
Ama, “bir liralık suyu, göçmene 10 TL’ye verdim. Kanuna aykırıydı, ama bilerek böyle yaptım” diyen bir ahlaksızın, yalanı cehaletten değil, pişkinliğinden olduğu çok net.
Nihayetinde Bolu belediye başkanı Tanju Özcan’ın yanan binada sensör var mı yangın merdiveni var mı bilip bilmediği ortaya çıktı mı?
Çıktı.
Çünkü 14 Aralık’ta ilgili işletme Tanju Özcan’ın sorumluluğu altındaki belediye başkanlığına müracaat etmiş itfaiye raporu talep etmiş.
Tanju Özcan’ın dayı oğlu sorumluluğu altındaki itfaiye müdürlüğü de, yanan otele gitmiş sensörlere de bakmış yangın merdivenlerine de bakmış.
Usulsüzlükleri de tespit etmiş.
14 aralık’taki Tanju Özcan’ın emri altındaki itfaiye personelinin, otel müracaatı sonrası bu tespitleri yapmış olmasına rağmen, 21 Ocak‘ta Tanju Özcan gözümüzün içine baka baka, “ Sensör var mı bilmiyorum, çünkü ben yetkili değilim” cümlesi böylece yalan olduğu tescillendi.
CHP’lilerin, Tanju Özcan’ın ve diğer soldan çarklıların bu tescillenen yalana bir itirazları var mı?
Olamaz.
CHP’li vicdansız, laf kalabalığıyla üste çıkmaya çalışıyor.
Ruhsatı ben vermiyorum diyor.
Sahtekarlık yapma, ruhsatı sen veriyorsun diyen yok.
Ruhsatın verilmesi için gerekli olan itfaiye raporunu sen (belediye)veriyorsun.
Ve nitekim 14 Aralık’ta sana müracaat edilmiş sen de ben yetkili değilim diye cevap vermemişsin.
Otele gidip tutanak tutmuşsun.
Demek ki yetkili olduğunu kendin de kabul ediyorsun.
Her şeye rağmen hodri meydan diyorum.
Hem Tanju Özcan için, hem de Tanju Özcan karşısında kısık sesle cevap yetiştirmeye çalışan diğer devlet erkanına “ yazıklar olsun” diyorum.
Bu hokkabazlara niye meydanı boş bırakıyorsunuz.
78 can kaybedilmiş, koca koca adamlar, koca devlet adamları, saatlerce konuşup, “şunun yetkisi bunda, bunun yetkisi şunda” izahatlarını yapmak için dil döküyorlar.
Pratikten gidelim.
Bolu il Özel idaresi Kartalkaya’daki tüm oteller için verilen ruhsatların dayanağı olan itfaiye raporlarını kamuoyu açıklasın.
Evet o bölge belediyenin mücavir sınırları dışında.
Ama itfaiye raporlarının tamamını, Bolu belediyesinin, yani Tanju Özcan’ın dayı oğlu tarafından verildiği kesin.
Son altı yıl içinde, yani Tanju Özcan’ın belediye başkanı olduğu dönemde, il Özel idaresinin yetkisi altındaki bölgede, Bolu belediyesinin verdiği itfaiye raporlarını kamuoyuna açıklasınlar.
Niçin Gizliyorlar.
Yapılan algı operasyonlarına niçin belgeleriyle yalanlama yapmıyorlar.
Kültür bakanlığı bu kadar suçlamaya muhatap oluyor. Bu kadar yalanlara sahtekarca atılan iftiralara maruz kalıyor. Niçin elindeki belgeleri, Bolu itfaiyesi mücavir alan dışında verdiği itfaiye raporlarını, gerek ak Parti dönemi için gerek CHP dönemi için kamuoyuna sunup, “ biz yetkili değiliz” açıklaması yapan sahtekarları rezil etmiyorlar.
İtfaiye müdürlüğü yerine, bakkal mı verecek itfaiye raporunu?
İçişleri Bakanlığının müfettişleri, Bolu Belediyesi itfaiye Müdürlüğü’nü son altı yıl içerisinde verdiği bütün itfaiye raporlarını çıkartıp, mücavir alan dışındaki işletmeler için olanları tek tek kamuoyuna sunup, “ hani sen yetkili değildin, vicdansız Tanju” niye demiyorlar.
Turizim bakanlığı yetkilileri, içişleri bakanlığı yetkilileri, Bolu Valiliği’nin yetkilileri böyle pasif kalınca..
Sahtekarlara meydan açılıyor.
Bolu belediyesinin vicdansız Tanju’su, bir adım daha ileri gidiyor.
Kendisinin yetkisiz olduğu açıklamasının, 12 Aralık 2024 tarihli müracaat sonrasında yaptıkları işlemlerin, hem de kendileri tarafından kamuoyuna açıklanmasıyla yalan olduğu kesinleşince..
“ biz 70 metre²’ye olumlu tespit yapmışız, otelin tamamına ise olumsuz tespit yapmışız. Olumsuz tespit yaptığımız otel için müracaat geri çekilmiş, ardından da yandaş özel şirketten rapor alınmış” açıklamasıyla bir iftira daha attılar.
Bizzat Tanju Özcan bunu dillendirdi.
Şimdi bir hodri meydan daha diyelim.
Türkiye’nin bir çok ilinde CHP’li belediyeler var.
Binlerce otelin sahipleri arasında CHP’li isimler var.
Örneğin 200.000 $’ı TBMM’de bir milletvekilinin odasında poşet içinde unutup hiç önemsemeyen veli ağbaba gibi otel patronları var.
Buyursunlar çıksınlar bize itfaiye Müdürlüğü’nün vereceği raporu sunan ve ruhsat alan bir tane otel göstersinler.
İster CHP’li belediyeler bunu göstersin, isterse CHP’li otel patronları göstersin.
İtfaiye Müdürlüğü’nün vereceği rapor yerine rapor düzenleme yetkisi olan bir tane özel şirket olmadığı halde bu yalanı uyduran ve 78 canın sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışan sahtekarlar son aşamada da, yangın sebebiyle açılan soruşturmadaki bilirkişi raporu üzerinden algı oluşturmaya çalıştılar.
Ak Parti iktidarı döneminde artık her şey, e imzalı belgelerle bilgisayar ortamında düzenlendiği halde ve eski usul hazırlanan raporların değiştirilmesi tahrif edilmesi silinip atılması diye bir şey artık asla mümkün olmadığı halde..
Böyle bir şey yapılmaya çalışıldığı zaman bilgisayar ortamında, UYAP sisteminde mutlaka bu değişikliklerin izleri ispat edilebildiği halde.
Yangınında kusurlu olanların tespit edildiği bilirkişi raporunda, Bolu belediyesinin isminin geçmediği, sorumlunun bakanlık olduğunu bilirkişiler tespit ettikleri için, savcının bilirkişileri değiştirdiği yalanı ortaya atıldı.
Bilirkişiler, eğer hazırlanıp bitirilmiş bir rapor var ise buyursunlar onu UYAP ortamında sisteme girdiklerini ispatlasınlar.
Ama bilirkişilerden bir tanesi, kendi kafasına göre bir rapor hazırlayıp, bunu CHP’ye yollayıp, “benim raporum bu, diğer altı bilirkişi bu raporun yanlış olduğunu düşünüyor ve bu raporun altına imza atmayacaklarını söylüyorlar.bu durumda ben yalnız kaldım ama siz bu rapor üzerinden algı yapabilirsiniz” demiş ise, sanki tüm bilirkişilerinin bu raporu imzalamış gibi yalan söylemenin sahtekarlık yapmanın ne alemi var?
Bilir kişilerin tamamının henüz imzalamadığı bir raporu, imzalanmış rapor gibi göstermek sahtekarlık değil de nedir?
Ama tekrar söylüyorum, burada suç, tabii ki en başta bu sahtekarlığı yapanlarda.
Ama yetkinin kimde olduğunu bilmeyen, bir gün sonra gerçek ortaya çıkınca başka Yalanlarla kendisini savunan sahtekarların gerçek yüzünü gösterecek tüm resmi belgeleri kamuoyuna açıklayarak, “ al sana son altı yıl içinde verdiğin mücavir alan dışındaki itfaiye raporları” diyemeyen devlet yetkilileri de kusurlu değil mi?
Bir ihtimal daha var. Belki de bilirkişi raporu diye kamuoyuna yansıtılan evrak, dosya içindeki hiçbir bilirkişiye ait olmayan, sırf kafa karıştırmak için ve CHP’li vicdansız belediye başkanının suçunu örtbas etmek için masa başında yetkisiz kişilerin hazırladığı bir rapor da olabilir.
Siz bu sahtekarlar gerçek yüzlerini ortaya çıkartmazsanız, onlar daha nice sahtekarlıklara imza atarlar.
Yeni Akit
Yorumlar4