Sanık Ekrem, amma uzattı şu bilirkişi olayını!

  • GİRİŞ09.02.2025 09:24
  • GÜNCELLEME09.02.2025 09:24

İddia şu: Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde, ihaleye fesat karıştırılmış. İhaleye girme yeterliliği olmayan, ihale şartlarını taşımayan şirket, Ekrem İmamoğlu’nun torpili ile, ihaleye alınmış.. Kamu zararı oluşmuş.. İhaleyi fiilen yöneten kamu görevlileri hakkında yargılama yapılması gerekirken, Ekrem İmamoğlu, ihaleye fesat karıştırılmasının içinde kendisi de olduğu için, adamlarını korumuş..

Yıllar sonra Ekrem İmamoğlu’nun da içinde olduğu sorumlulara dava açılmış. Süreçte, ihaleye fesat karıştırılma ile ilgili yanlışların varsa tespiti açısından dosya bilirkişiye gönderilmiş..

Sanık Ekrem İmamoğlu, suçunu biliyor..

Dosyanın sonucunda mahkumiyet alacağından emin..

Onun için, bilirkişi ile başladı, en sonunda “Şu mübaşir var ya, şu mübaşir. O mübaşir, benim sanık olduğum hangi davaya gitsem, hep karşıma çıkıyor.. O mübaşir beni mahkum ettirmek istiyor” deme noktasına gelecek..

Bunun bir sonraki aşaması, sanık Ekrem İmamoğlu’nun, “Ben sanık olarak Büyükçekmece Adliyesi’ne her gittiğimde, arabamı park etmek üzere yanıma bir vale geliyor. O vale var ya o vale, aslında vale belgesi olmayan birisi.. Bana kumpas kuruluyor.. Vale hakkında yakında suç duyurusunda bulunacağım” açıklamasında bulunması..

Bilirkişiyi davanın sonucunda hiçbir etkisi olmayacağı, mübaşir veya vale seviyesinde etkisi olduğunu söyler gibi yaparak, kimseyi tahkir etme niyetim yok.

Yapılmak istenen algıyı gözler önüne seriyorum.

Mahkemede kararı hakim verir..

Bilirkişiden uzmanlık isteyen konularda rapor alınır..

Sanık veya müdahil, veya savcı, verilen rapora itiraz edebilir. İtiraz ciddi ise, gerekirse aynı bilirkişiden, gerekirse farklı bilirkişiden görüş alınır..

Bilirkişinin söylediğini mahkeme kabul etmek zorunda değildir.

 Ama bilirkişi, itiraza tatmin edici cevap verdi ise sanık kendisine kızacak..

Hakim, bilirkişi raporuna ikna olmadığında, farklı bilirkişiye gittiğinde, o da aynı cevabı verdi ise.. 

Yine sanık, bilirkişiye değil, kendisine kızacak, “Ben bu haltı niye yedim?” diye..

Savcıya yönelik tehditvari açıklamaları sonrasında, Ekrem İmamoğlu’na bir ceza soruşturması açılmıştı..

Şimdi Ekrem bey, davaların birbirine girift hale gelmesi için, kendisi de bilirkişi hakkında şikayette bulunmuş..

Hakkıdır, yapabilir..

Ama bakalım, gerekçesi ne imiş?

Ekrem beyin avukatı Mustafa Pehlivan açıklıyor:

“Açık kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre kendisinin (bilirkişinin) bağımsız denetçi sıfatı yok. TÜRMOB’a kayıtlı olmadığı da açık kaynaklardan ulaşılabiliyor. Ayrıca SGS sınavına girmiş ve başarısız olduğu bilgisine de ulaştık.”

Ben Pehlivan’a, yalancı pehlivanlık yapmamasını, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 62 ve devam eden maddelerini bir defa daha okumasını öneriyorum. Orada, TÜRMOB’a üyelik aranıyor mu, bir bakıversin..

Mustafa bey hemen kızmasın: “Ne yani, ehliyetsiz adamların, bilgisiz adamların bilirkişi olmasını mı istiyorsun” demesin..

Bilirkişilerin bilgisiz olması, sanığın lehinedir.. 

Çünkü bilgisiz bilirkişi, suçu tespit edemez..

Suç tespit edilemezse, sanık beraat eder..

Bilirkişinin ehil olması, liyakatli olması, sanığın aleyhinedir.. Bu dosyada da, bilirkişi tam da konunun uzmanı olmalı ki, sanık Ekrem tir tir titriyor..

“Konunun uzmanı olmayan birisi bilirkişi olarak atanmış olsaydı, ona yutturacaktık. Şimdi konuyu iyi bilen bu bilirkişiye, bu sakatlıkları nasıl yutturacağız” diye endişe ediyor..

Diyor ki sanık Ekrem’in avukatı Pehlivan:

“Baktığımızda bu kişinin bir muhasebe yeterliliği belgesi yok.”

Ne güzel işte..

Muhasebe yeterliliği belgesi gerçekten yok ise (bir algı olduğunu söyleyebilirim, ama kendilerini ele veren bir algı) ne güzel işte..

Sanık Ekrem İmamoğlu’nun oynadığı oyunu, yeterlilik belgesi olmayan bir şirketi ihaleye alırken hangi numaraları çevirdiğini, ihalenin kamu zararı oluşturup oluşturmadığını, yeteneksiz bilirkişi nasıl belirleyecek?

Bilirkişi sadece “Sanık suçludur” diyerek, ceza verilmesini sağlayamaz ki..

“Sanık, şu kurala aykırı davranmıştır. Yeterlik belgesi olmayan şu talipliyi ihaleye alırken, İhale Kanunu’nun şu maddesine aykırı davranmıştır. Firmanın şu yeterlik belgesi yoktur. Oysa bu ihalede o yeterlik belgesi zorunludur” şeklinde somut tespitler yapabilmek için, bilirkişinin o konuyu gerçekten bilmesi gerekir..

Bilmiyorsa, suçun işlendiğine yönelik kanuna aykırılıkları tespit edemez. Edemeyince de, sanık beraat eder..

Bu kadar basit..

Amaaaa.

Bilirkişi rüşvet almıyorsa.. Sanık Ekrem’in üçkağıtlarını, “O giderken, biz geliyorduk” rahatlığı ile, tek tek ortaya koyuyorsa..

İşte o zaman Sanık Ekrem, “Bu bilirkişinin gözünün üstünde kaşı var” diyerek, itiraz edecektir, tabii ki..

Ben sanık Ekrem’in avukatına hodri meydan diyorum..

Boşverin bilirkişinin şu yeterlilik belgesi olup olmadığını. Bu odaya kayıtlı olup olmadığını..

Yürekli iseniz, çıkın meydana, “bilirkişi raporunda, her muhasebecinin bildiği şu kuraldan habersiz şekilde, şu ifadeyi kullanmıştır” deyin..

Bize bir tane somut örnek gösterin..

Gösteremiyorsunuz..

“4036 koduna sahip olması lazım” diyorsunuz.. 

İyi de beyim, sen 4036 koduna sahip misin?

Değilsin..

Boşver laf salatasını..

Bilirkişinin raporunu koy ortaya..

Yanlışlarını anlat..

4036 kodlu kişiler de çıkıp, “Avukatımız doğru söylüyor” desinler..

Bilirkişinin raporu da, çöpe gitsin..

Nedir bu telaşınız?

İki aydır tartışıyoruz, ne sanık Ekrem, ne onun avukatı, ne medyadaki fonlanmış sözde gazeteci geçinen yalakaları, “İhale yeterliliği olmadan ihaleye girip kazanmış sayılan bir firma var mı, yok mu?” söyleyemediler..

Bilirkişi 4306 kodlu olunca ne olacak, 4306 kodlu olmayınca ne olacak?

Yapılmak istenen ne?

Bilirkişileri baskı altına almak..

“Bakın biz sizin cemaziyel evvelinizi çıkarır, aileniz dahil. Kesip biçme metodları ile sizi hedef gösteririz.. Çocuklarınızın ilkokulda arkadaşları ile geçinme notuna varıncaya kadar, her şeyinizi çarpıtarak ifşa ederiz. Bizim suçumuzu görmezden geleceksiniz.”

Söylenen şey, tam da budur.

Hiçbir önyargıya sahip olmaksızın, hodri meydan çağrımı yineliyorum:

Şikayet ettikleri bilirkişinin raporunu kamuoyuna açıklasınlar. Sanık avukatlarının buna itiraz dilekçelerini kamuoyuna sunsunlar. Varsa, farklı düşünen bilirkişi görüşlerini sunsunlar..

Ama, ne suçladıkları bilirkişinin raporunu, ne kendi itirazlarını açıklamadan, “Bu bilirkişi var ya, bu bilirkişi” diye başlayan cümleler..

Tam da suçüstü olunduğunun ispatıdır..

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar3

  • Yaşasın hamas 12 saat önce Şikayet Et
    Tam yerinde tespitler aynen öyle yanacaksın eko hemde marmara çırası gibi emeğinize sağlık
    Cevapla
  • Rutruso 21 saat önce Şikayet Et
    Uzatacak tabi
    Cevapla
  • Kaan 1 gün önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat