Teğmenler ihraç edildi diye yırtınanlar, samimi iseniz..
- GİRİŞ10.02.2025 08:18
- GÜNCELLEME10.02.2025 08:20
Cumartesi günü Akit tv’de çok önemli bir konuk vardı..
Kırmızı Masa’da, Akit tv Haber Koordinatörü Muharrem Coşkun’un sorularını cevaplayan 28 Şubat sürecinin yüzbaşısı Güray Balatekin, bugünkü teğmen ihraçlarında yaşanan riyakarlıkları, tüm kemalistlerin yüzlerine yüzlerine vurdu..
Dedelerimizden kıssalar aktarmıyoruz..
Duyduklarımızı aktarmıyoruz..
Üçüncü şahıs anlatımından bahsetmiyoruz..
28 Şubat sürecini bizzat yaşayan Güray Balatekin konuşuyor.. Kendi başından geçenleri anlatıyor..
Kendisine reva görülenleri aktarıyor..
Hani, Güray yüzbaşı kendi başına gelenleri anlatmasında yalnız olur..
“Güray komutanım, sen de bir şeyler yapmış olmalısın ki.. Tekil olarak, böyle bir muameleye tabi tutulmuşsun” diyeceğim de..
Güray yüzbaşının bizzat kendisi, böylesine şüpheci yaklaşanlara cevabı, aynı programda şu şekilde veriyor:
“Anne babanıza söylemiyorsunuz, söyleyemiyorsunuz. Çünkü üzülürler.
Bir de şu var, 28 Şubat; anne babalar o dönemde, ‘silahlı kuvvetler bir şey yapmaz, hep sen suçlusun, ya bir şey yapmışsın’ bir görüşü var. Orduya güven var. Göz bebeğimiz, Göz bebeğimiz yani.”
Yaşanılan dramı görüyor musunuz?
Handikapı görüyor musunuz..
Orduya, "peygamber ocağı" diye bakıyoruz.
“Gözbebeğimiz” diye bakıyoruz..
Ama TSK’da o dönemde, önemli yerlere getirilenler, bu anlayışa sahip insanları, adeta peygamber ocağına düşman etmek için, bu tavırları sergiliyorlar..
Ne yapıyorlar?
Güray yüzbaşı anlatıyor:
“Komutan söyledi, eşin başını açmadığı müddetçe, ağzınla kuş tutsan, orduda bir şey olamazsın.”
Nokta..
Bu sözleri sarfeden komutan, acaba bugün ne olmuştur, bilmiyorum.. Hala aynı düşüncede midir?
Ama maalesef Türkiye, bu dramları yaşadı..
Eşi hasta olan Güray yüzbaşı birebir yaşadıklarını anlatıyor, hastanede görevli doktorlara verilen emri, hastanedeki görevlinin ağzından bildiriyor:
“Garnizon komutanı vermiş, başörtülülere bakmayacaksın.”
Yaşanılanları merak edenler, https://www.youtube.com/watch?v=HX6QXSBQGf0 linkinden gerçekleri izlesinler, öğrensinler..
Ben şunu söyleyeyim..
Bugün 5 teğmen üzerinden kıyameti kopartanlar.
Sokaklara doluşanlar.
“Yargı kararı iptal etmezse, biz sizi iktidara ilk geldiğimizde hemen göreve geri alacağız” diyen “tazminatı biz öderiz” diyen anamuhalefet partileri..
İzmir’de sokaklara çıkıp, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen kadınlar..
İyi Partili yöneticiler..
Teğmenlerle ilgili tartışmalara, “Aman CHP ile aramız bozulmasın” diyerek sessiz kalan Saadet Partililer..
“CHP bizi, alnı secdeli cumhurbaşkanı seçtirmemek için ittifak ortağı yaptı. Karşılığında 10 milletvekili verdi.. CHP ile aramızı açamayız” diyerek, suskun kalan Gelecek Partililer..
Bakın, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek bu ülkenin sevdalısı yüzbaşılara, eşi hastalandığında muayene bile etmeyin emri verenler, Güray yüzbaşıyı nasıl ihraç etmişler..
Yargıya falan gitmek bile yok.
Çünkü Yüksek Askeri Şûra kararları, yargı denetimine kapalı, o tarihde..
Yargısız olarak, teğmenler, yüzbaşılar, hatta albaylar, hatta bir general bu ülkede ihraç edildi de..
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bugün slogan atanlar, “Bu ne vicdansızlık” demedi, tam aksine o vicdansızlığa alkış tuttular..
Şimdi ise, yargı denetinine açık olan ihraç kararı üzerine, akıl veriyorlar:
“Eylem ile ceza arasında orantılılık yok.”
Vicdansızlar..
Eşi başörtülü olmak ile defalarca takdir belgesi almış yüzbaşıyı ihraç etme arasında bir orantılılık var mı?
Çıkın söyleyin de, yüzünüze tüküreyim..
Kanser hastası eşlerin tedavilerinin yapılmaması, doktor olduğunu söyleyen askerlerin, subay arkadaşının eşinin muayenesini kabul etmemesi..
Söyleyin, “nasıl bir vicdansızlıktır bu? ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye slogan atanlar..”
“Harbiyeli suç işlemez” diyen hokkabazlar..
Harbiyelinin eşi başörtülü olunca, bu söyleminiz iptal mi oluyor?
Çıkın açık yüreklilikle söyleyin, “Dindar subay sözkonusu ise, Harbiyeli falan dinlemeyiz. Meslektaşımız falan demeyiz. TSK mensubu falan tanımayız” deyin..
Vicdansızlar..
Şimdi kılıç kuşanan teğmenleri savunurken, “Sizin oğlunuz olsa, böyle bir ağır cezaya razı olur musunuz” diye bize soru yöneltiyorlar..
Önce siz şu soruya cevap verin:
“Bu ülkede, eşi başörtülü subayları ihraç eden vicdansızlar 28 Şubat davasında yargılanırken, siz darbeci generallerden yana değil miydiniz? Siz nasıl bir vicdana sahipsiniz ki, yasakçılara alkış tuttunuz. ‘Onlar suçsuz, onlar derhal serbest bırakılmalı’ dediniz, diyebildiniz..”
Hiçbir suçu olmayan yüzbaşılar ihraç edilirken hem de yargı denetimine tabi olmadan ihraç edilirken alkış tutanlar..
Şimdi yargı denetimine açık ihraçlar üzerinden, sokak hareketlerine girişiyorlar..
Gösteriler yapıyorlar..
Televizyonlarda, vıdı vıdı konuşarak, kendilerini acındırıyorlar.
Hatta, ihraç kararına imza atanları zalim ilan etmeye kalkıyorlar..
Bakınız, dün dindar subayları ihraç edenler kimlerse..
Sorgusuz sualsiz o kararları alanlar, aldıranlar kimler ise.
Bir eksiği olmaksızın, hepsi bugün, kılıç kuşanan teğmenleri savunuyorlar..
Bir eksikleri olmaksızın, hepsi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek, yine karşımıza çıkıyorlar..
27 Mayıs’ta yaptıklarını konuşmadan..
12 Eylül’ü gizleyip.
28 Şubat için, “Ne var ki, ordu görevini yaptı” utanmazlığına soyunanlar..
Şimdi teğmenleri de, “kılıç kuşanmayacaklar mı? Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye slogan atmayacaklar mı” diye, savunuyorlar..
Teğmenlere verilen cezanın ağır olduğunu ileri sürenler, samimi iseler, buyursunlar Güray yüzbaşının yaşadıkları için bir cümle kursunlar..
Biliyorum, kuracakları cümle, “Gericilere orduda yer yok”dan başka bir şey olamaz.
Kemalistlere söz anlatamayız.
Saadet Partililere seslenelim.
Gelecek Partililere.
Deva Partililere..
Güray yüzbaşının anlattıklarından, kendi payınıza gerekli dersleri çıkardınız mı?
Yeni Akit
Yorumlar3