Soruşturma yok, tek başına.. İBB, Baro, Tabipler Birliği hepsi birlikte

  • GİRİŞ22.03.2025 09:12
  • GÜNCELLEME22.03.2025 09:12

Yolsuzluktan ve PKK ile iş tutmaktan gözaltında olan Ekrem İmamoğlu’nun ortaya attığı bir slogandı, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep birlikte, ya hiçbirimiz..”

Sosyalist kökenini hiç irdelemeye gerek yok.

Sonra bizi Müslüman olmamakla suçlayan baba Hasan İmamoğlu, “En sevdiğinin ciğerini kes” diye beddua eder..

Sanki 22 milyon TL (bugünün 100 milyon TL) harcama yapıp, boğaza nazır lüks villada kalan benim..

Sanki 16 milyon İstanbullu’nun parası ile restore edilen bir koca odayı, 50’ye yakın elbise ile dolduran, orayı giyinme odası yapan benim..

Anne Hava hanıma sorsak..

“Benim oğlum hiç yalan söylemez” diyecek..

Affedersin Hava anne, Girne Amerikan Üniversitesi ne iş, anlatır mısın bize..

(Baba ve anne muhabbetini ben açmadım. Dün Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk, baba Hasan ve anne Hava İmamoğlu üzerinden yaptığı algı ve ‘en sevdiğinin ciğerini kessin’ bedduası sebebi ile bu girizgahı yapma ihtiyacı hissettim. Yoksa, konuya dahil olmayan aile bireylerini, gereksiz yere tartışmaya çekmek, benim prensibim değil.)

O slogan CHP Genel Başkanı tarafından tekrarlandı.

Son olarak da, adliye koridorunda, bu siyasi yönü olan slogan, İstanbul 1 Nolu Baro üyeleri tarafından atıldı.. İstanbul 1 Nolu Baro yönetiminin, iki PKK üyesinin Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirilmesini, “İki gazeteci öldürüldü” diye tanıtması üzerine açılan davada dün İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, görevden el çektirme kararı vermesi sonrasında, bu siyasi slogan, adliye koridorlarında atıldı..

Şimdi bu slogan atma ile ilgili, ayan beyan görüntü kayıtlarını savcılık soruşturmaya konu ederse.

Yine bu arkadaşlar itiraz edecekler..

“Siyasi yargı..”

Affedersiniz, siz adliye içinde CHP sloganı atacaksınız.

Size soruşturma açılınca, bu siyasi olacak, öyle mi?

Haydi ordan, baroyu CHP’nin arka bahçesi gibi kullanmak isteyen  riyakarlar..

İşe bakın..

Sahtekarlıkla alınan diplomalar havalarda uçuşuyor..

Ne Barolar, ne Tabipler Birliği ortalıkta görünmüyor.

Bir tanesi çıkıp da sormuyor, “Ayıptır. 500 yıllık üniversitenin kütüğüne, Girne Amerikan Üniversitesi yazılacağına, Doğu Akdeniz Üniversitesi yazan adama, hem de 8 ayrı kişide aynı haltı yiyen adama kaç milyon rüşvet verdiniz?”

Profesörün kızı, üniversite imtihanında başarısız.. Ama baba torpili ile önce Kıbrıs, sonra bir yılı bile doldurmadan ver elini İstanbul. “Bu soygundur. Alın teri soygunudur” demiyor, hiçbirisi..

Ekrem İmamoğlu’nun not ortalamasının da tutmadığı, yeni yeni açıklanıyor.. Ama baba parası ile kendisi 390 puan almış iken, 500 puan alan öğrencilere nanik yapıp, yanındaki sıraya yerleşiyor.. 

Sormuyorlar..

Sorgulamıyorlar, sahtekarlık dolu yatay geçişi sessizlikle geçiştiriyorlar..

Üniversiteli öğrencileri sokaklara döküyorlar.

Polisin üzerine yürüyor, gencecik öğrenciler..

PKK’lı teröristlere “gazeteci” deyip savunan baro başkanları o öğrencilere hatırlatmıyor.

“Polise direnmek, polisin üzerine yürümek suçtur. Üniversite hayatınızı sonlandırabilecek bir suçtur.. Hayatınızı karartmayın, biz de savunamayız sizi.”

Tabipler Birliği hatırlatmıyor..

“Polise karşı şiddet uygulamak, polisi yaralamak, toplu olaylarda ölümcül sonuçlara götürebilir. Polise şiddet uygulamak, ona saldırmak, emniyeti sağlayan polisi yaralamak, ölümcül sonuçlarla bizi karşı karşıya bırakabilir..”

Adeta kıs kıs gülüyorlar.

Sonra..

Sahtekarlıkla yatay geçiş yaptığı için diploması iptal edilen, rüşvet-karanlık para ilişkileri sebebi ile gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu hakkında yargısal işlemler yapılmaya başlanmasını önlemek isteyenler gözaltına alınınca.. Hemen kafayı çıkarıp, açıklama yapıyorlar İstanbul 1 Nolu Baro’nun açıklamasından aktarıyorum:

“Gözaltına alınmanız halinde kriz masası oluşturulmuştur. Ekrem İmamoğlu ve diğer seçilmiş belediye başkanlarına yönelik gözaltıları proesto etmek isterken hak ihlaline uğrayan yurttaşlarımız İstanbul Barosu Kriz Masası’nı arayabilirler.. 02123930839 İstanbul Barosu.”

Bu işin sonu şuraya gider mi acaba?

“Gözünüze kestirdiğiniz 15’den büyük gibi görünen küçük kızlara tecavüz ettiğinizde, gözaltına alınırsanız, kriz masasına başvurunuz.”

Suç ise, o da suç, bu da suç..

Baro ise.. O da baro, bu da baro..

Kanuna uygun ise, “gösteri hakkım çiğnendi” diyen için de kriz masası oluşturursunuz..

“Ben 15’den büyük sandım.. Kendisinin de rızası vardı.. Ama şimdi gözaltına alındım.. Büyük gibi görünen küçük kızla birlikte olma hakkım kısıtlandı” diyen için de kriz masası oluşturursunuz...

Bunun son durağı işte burası..

Bugün savcılığın çok önemli tespitlerle yaptığı yolsuzluk soruşturmasını durdurmak için sokakları işgal edenleri “hak kullandıkları”nı iddia edersiniz.

Yarın da, bir başka suçu, bir başka gerekçe ile meşrulaştırmaya kalkışabilirsiniz..

Kanun dışı gösteri yapan, etrafa saldıranları polis dağıtmak için biber gazı sıkınca..

Türk Tabipleri Birliği dün hemen toplanıyor ve açıklama yapıyor:

“Biber gazı kimyasal silahtır! Kullanımı derhal yasaklanmalıdır.”

Ne vicdansızlarsınız, ne riyakarlarsınız sizler.

Kimyasal silahın ağababasını Suriye’nin devrik başkanı Esed, kendi halkına karşı kullanırken, çıtınız çıkmıyordu da..

Sonrasında bir de baktık ki; Türk Tabipler Birliği Başkanı “TSK, PKK ile mücadelede kimyasal silah kullanıyor” iftirasını yumurtluyor.

Şimdi de, kanunsuz gösteri yaptığı için, topluluğu sözlü uyarıdan sonra dağıtabilmek için.. Eğer fiziki şiddet kullanılırsa, yaralanan belki aylarca üniversitesinden uzak kalabilecek yaralanmaya maruz kalacak olanlara, organ kaybı oluşacak sakatlanmalar olacaklara  biber gazı sıkılıyor ki, zarar çok olmasın...

“Anayasal bir hak olan toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan yurttaşlara yönelik uygulanan şiddet ve kimyasal gazların kullanılması kabul edilemez” açıklaması yapıyorlar..

Türkiye’ye, 2013 Türkiyesi sanıyorlar..

Bir yandan gençlerin beynini yıkayıp, sokağa itelim.. Onlar polisle çatışsın.. Sonra içlerinden birisinin başına bir şey gelirse, onun üzerinden istismara soyunalım diyorlar..

Plan bu.. Ama bu planı 2013’de devreye sokanlar.

2014’de Kobani diyerek devreye sokanlar, şimdi temsili anlamda da olsa, birkaç kişi ile de olsa, cezaevindeler.

Gönül isterdi ki, yıllar sonra değil. Hemen hesabı sorulsaydı. Ama yıllar sonra da hesabı sorulması, yeni benzeri girişimlerin, artık yıllar geçirilmeden hesabının sorulacağının da göstergesi..

Kim halkı sokağa kışkırtmış ise, hemen hesabını verecek.

Diyorlar ki, “TTB’den Bakana yanıt: Biber gazı öldürür”..

Bu ahlaksızlara soruyorum, kışkırttığınız öğrencilerin önce polise direnmeleri, sonra üzerlerine yürümeleri, sonra toplu olarak arkadan da gelen desteklerle insanlıktan çıkmış şekilde yüzlerce insanın üst üste çıkması öldürücü değil mi? Yere düşen insanlar, bir kaos ortamında kendi arkadaşlarının üzerinden basarak geçseler, bu ölümcül değil mi?

Biber sıkılmasın, eyvallah. 

İyi de kanuna aykırı gösteriyi, polis nasıl dağıtacak, bir de onu anlatsanıza..

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar2

  • hasan 6 gün önce Şikayet Et
    bu slogan tilkilerin tavuklara olan sevgisini, hürmetini anlatmıyor mu...kahrolsun kümesler yaşasın tavukların özgürlüğü..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Miso 6 gün önce Şikayet Et
    Halkın parasına çöküp yolsuzluk yapanlar lüks içinde yaşayabilsinler, havyarla, şampanya içmeye devam edebilsinler diye kendilerini feda eden yurdum solcularının başına gelenler bizi hiç ilgilendirmiyor Ali İhsan Bey.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat