Ekrem İmamoğlu tarafından, çocuk albümünden çıkartılan bir fotoğraf, en sonunda yargı tarafından da kabul edildi..

Ekrem İmamoğlu paylaşmıştı, o fotoğrafı..

“Albümü karıştırırken çocukluk fotoğrafımı buldum. Soldaki küçük tatlı çocuk benim” diyordu.

Fotoğrafta ise (Bugünkü birinci sayfamızda o fotoğraf yayınlandı.) Biri iki yaşlarında (Ekrem olmalı), diğeri 6 yaşlarında iki erkek çocuk. Büyük olan, küçüğün omuzuna arkadaşca, abice el atmış.. Küçük ise, büyüğün cebine elini sokmuş.

Yıllar geçtikten sonra, 1990’da yatay geçiş hırsızlığı ile, bay Ekrem akıl baliğ olduktan sonraki bildiğimiz ilk vukuatını gerçekleştirmiş..

Sonrasını ise, saymaya başlarsak, ne köşe kalır, ne gazetenin sayfaları yeter..

Dikkat buyrun..

Henüz, CHP’ye İstanbul İl Binası satın alınırken dikilen para kulelerinin hesabı sorulmadı. O ayrı bir soruşturma olarak yürüyor.

Henüz, CHP İstanbul il kongresi ve CHP Büyük Kurultayında delegelere dağıtılan paraların hesabı sorulmadı.. Onların soruşturmaları ayrı yürütülüyor..

Şu an tutuklama ile neticelenen soruşturmadakiler, aile şirketine alınan üç villaya ödenen komik rakam. Bu komik rakamın arka planında, satıcının İBB’den milyar milyar ihaleler kazandığının yattığına ilişkin iddia.. Ve bunun etrafında dolanan birkaç yolsuzluk tespiti..

Bekliyoruz ki, Ekrem bey. 

Bekliyoruz ki, Ekrem beyin avukatı Ceza hukuku profesörü Adem Sözüer.. 

Bekliyoruz ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir dönem yakın olan, henüz Ekrem beyin avukatlığını üstlenmeyen, şimdilik bedava avukatlığını yapan Prof. İzzet Özgenç.. 

Daha birçok akademisyen..

Bize tane tane, anlatsınlar: “2 milyar liralık mal varlığına sahip bir şirket, Ekrem İmamoğlu’nun aile şirketine 15 milyon TL’ye nasıl satılır, niye satılır, böyle bir saf adam (Ali Nuhoğlu), Türkiye’den hele hele Trabzon’dan çıkar mı?

Bir kelime ile izah yok..

Ama..

“Hukuka aykırı” algısı..

“Şafak vakti gözaltına alınma” algısı..

“16 milyon İstanbulluya emanetim” algısı gırla..

İyi de..

İstanbullu da sosyal medyayı çalkalandırıyor: 

“Ekrem, kendini bize emanet ettin. Ama kasayı emanet etmedin.. Kasanın yerini de söyler misin.” 

Buyrun, savcının iddiasına cevap veremiyorsunuz, İstanbulluların isteğine cevap verin bari..

Önümüzdeki süreçte, CHP çizgisinin Cumhurbaşkanı adaylığı daha da güçlendi diye yorum yapılan Mansur Yavaş, son olayları yorumluyor:

“Hukuk sistemimiz adına utanıyoruz.”

Ben de sizin gibi hukuk kökenli siyasetçilerden utanıyorum, Mansur bey..

Hukuk sisteminde, tutuklanmaması gerektiğini savunduğunuz adamların konuşmasından bir kesit aktarayım, belki çocuklarınızın yüzüne bakmaktan biraz çekinirsiniz:

“App indirme kampanyası yapacağız. Amacımız, İstanbul’daki herkesin cep telefonuna bu app’i indirmek olacak. App zaten 16 milyon insanın cep telefonuna indiği an bitti.” 

Kamu kurumu olan büyükşehir belediyesi, vatandaşa bir mobil telefon uygulaması önerecek. Bu uygulama indirilince, tüm bilgiler, üç tane çakalın elinde rant aracı olacak..

Buyur Mansur bey, izah et bize, sen de Ankara’da, benzerlerini mi yapıyorsun? Sıranın sana geleceğini öngördün, onun için mi, Ekrem’e sahip çıkıyorsun?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel tutuklamaları yorumluyor:

“Adeta İtalyan mafya yöntemleriyle ‘Bana karşı aday olursan, ben seni o gün tutuklatırım’ denmiştir.”

Biz yüksünmeden, çekinmeden, sizin her dediğinizi, bakın köşemizde alıntılıyor, düşüncelerinizi, yorumlarınızı kendi okurlarımıza da aktarıyoruz. Ama sizler, bizim yorumlarımızın bir tanesini bile, tekrarlayamazsınız. Cevap veremezsiniz..

Yüreğiniz varsa, biz soralım, buyrun cevaplayın:

“Capital AVM’nin sahiplerine, ‘şimdiye kadar çok kazandınız. 5 milyon avro vereceksiniz. yoksa ..’ deniyor. İstenilen haraçı vermiyorlar. 193 milyon TL ceza kesiliyor.. 

Savunulan Ekrem beye, bir tanığın ifadesi çerçevesinde, şantaj ile istenilen paranın aracıları ile ilgisi soruluyor: 

“Ertan YILDIZ iştiraklerden sorumlu danışmandır. Medya ve Kültür A.Ş. dışında verilecek tüm İhaleleri ve bu ihalelerin hangi şirketlerin alacağını belirler. Ertan YILDIZ ihalelerden alınacak komisyonu Fatih KELEŞ ile birlikte belirler. Daha sonra Fatih ve Tuncay bu paraları toplar.” şahit ifadesi okunup, ne diyeceği soruluyor.

Ekrem İmamoğlu’nun cevabı sadece şu:

“Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim.”

Özgür Özel kendisi cevaplasın, “İtalyan mafyası solda sıfır kalır mı kalmaz mı, bu mafyanın yanında?”

Hemen ardından, siyasette yolsuzluğu zirveye taşıyan, Saadet Partisi’nde mi, Yeni Yol Partisi’nden mi, CHP’de mi, yoksa Gelecek Partisi Genel Başkanı mı, bir türlü kesinleştiremediğimiz Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu sahneye çıkıyor: 

“İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması hukuki bir sürecin değil, bir siyaset mühendisliğinin sonucudur.”

Biz de siyaset mühendisliği noktasında takılıp duruyoruz: “Hüseyin Köksal isimli kişi, İBB’den alınan her ihale sonrasında, İmamoğlu aile şirketine bir para aktarımı yapmış. Siyaseti daha etik hale getirmek için mi acaba? Biz safız, bize profesör doktor Ahmet abimiz bir anlatıverse..”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, kendini öne atmış: “Şu anda hiç kimsenin burnunun ucunu görmesi mümkün değil. Bu ekonomiyi yavaşlatır, ekonomik bütün aktörleri yavaşlatır.”

Ne yapalım Ali bey kardeşim?

2023 seçimleri öncesinde, Kayserili bir amcamızın dediği gibi, Ali beye, “Sen git havlu sat. Senin neyine siyaset” mi diyelim.

Yoksa..

Önümüzü görmek için, milletin 18 milyar dolarını çalan Cem Uzan’ı da ülkeye geri çağırıp, “Bir gün bile cezaevinde yatmayacaksın” teminatı mı verelim?

İstersen Ali Babacan bey, bu işi terör suçuna da yansıtalım, Murat Karayılan’a da, “Önümüzü göremiyoruz. Ülkeye gel, seni cezaevine atmayacağız. Öldürttüğün insanlarımızın kanı yerde kalsa da, bizim için önemli olan, ekonominin yavaşlamaması” mı diyelim?

Ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da çıkmış sahneye: 

“Türkiye kadar bilinen İstanbul’un belediye başkanı tutuklandı. Ne demek yahu?”

Yılmaz Güney bir hakimi tabanca ile öldürdüğünde..

Cavit Çağlar sahibi olduğu bankayı soyduğunda..

Cumhurbaşkanı koltuğunda Süleyman Demirel oturduğunda, yeğeni Yahya Murat Demirel, Egebank’ın içini boşalttığında.. 

“Türkiye kadar tanınan bu isimleri cezaevine koymak nedir ya?” diyen kafa, bugün de Ekrem’e, “Suç işlememiştir” diye değil de.. “Çok tanınan adam” diye sahip çıkıyorlar..

Ve millet, diploma hırsızlığından, reklam panosu hırsızlığına kadar, imar hırsızlığına kadar, onlarca yolsuzluğa batmış bir adama sahip çıkan bu siyasilere bakıp, notunu veriyor..

Kim, hırsızdan yana..

Kim, dürüstükten yana..

Kim, yolsuzluklardan yana..

Kim, etik siyasetten yana.. 

Kim eğitimde eşitlikten yana..

Kim; öğrencileri bile, diploma hırsızını savunmak için sokağa döken şeytanlardan yana..

Hep birlikte izliyoruz.. 

Adamlar yolsuzluktan, hırsızlıktan tutuklanıyor.. 

Birileri çıkıp, “Siyasi operasyon” diyor. 

Afedersiniz, hırsızlık-yolsuzluk sizin nezdinizde ne zamandan beri siyaset oldu?

Yeni Akit