8 milyon TL mi, o ne ki, transfer parası!
- GİRİŞ15.04.2025 08:33
- GÜNCELLEME15.04.2025 08:33
“Villaları 80 cm yükseltmişler.”
“Villalardaki terasları odanın içine katmışlar.”
Bir de utanmadan çıkışıyorlar: Bula bula 80 santim villanın yüksek yapıldığını mı buldunuz. Bula bula terasların odaya katıldığını mı buldunuz.”
Artık utanma kalmamıştır.
Artık bu Ekrem İmamoğlu CHP’liliğinde, sosyal demokrat geçinenlerin de utanma sıkılmaları kalmamıştır.
Hızlarını alamadılar.
Şimdi artık, rüşvetleri-avantaları da meşru para alışverişleriymiş gibi göstermeye başladılar. Üç villanın 15 milyon TL’ye alınmasını geçtik.
350.000 TL geliri olan Murat Ongun’un 450.000 TL kirası olan bir yerde oturmasını geçtik.
Ekrem’in yanından ayrılmayan, Murat Ongun’un yolladığı mesajları 2 dakika sektirmeden paylaşma mecburiyeti olan İsmail Saymaz’a geldik.
İsmail’in küçüklüğünde Kur’an kursuna gitmişliği de olduğu için diğerlerine göre birazcık olsun utanma duygusu kalmış olmalı ki, çıkıp kendisi savunma yapamıyor.
İsmail Saymaz’dan sonra kendisine de sıra geleceğini iyi biliyor olmalı ki Fatih Altaylı almış sazı eline çalıyor. Daha doğrusu çalınanları meşrulaştırmak için ön almaya çalışıyor:
“MASAK raporunda geçen 8 milyon TL İsmail Saymaz’ın Sözcü TV’den Halk TV’ye geçerken aldığı transfer parası. Bunu alçakça para almış gibi anlatıyorlar.”
Altaylı konuşurken değil de yazısında 8 milyonu vermiş olsaydı, üç sıfır fazla yazılmış olabilir iki sıfır fazla yazılmış olabilir deyip 80.000 veya 800.000 TL 8 milyon gibi yazılmış denilebilirdi.
Ama maddi hata olma ihtimali sıfır.
İsmail Saymaz, Sözcü TV’den Halk TV’ye geçerken, sekiz milyoncuk almış, “bunda ne var ki” diyor Fatih Altaylı.
Arkadaşlar bunda bir şey yoksa, siz şimdiden aldıklarınızı bir dökülün.
Altaylı; sen Ciner grubundan neler alıyordun, Habertürk‘ten ne alıyordun bir anlatıver.
Ki; MASAK raporu ortaya çıktıktan sonra; “Bu; şunun parası.. şu; bunun parası. Ne var ki bunda” diyerek, suçüstü olduktan sonra izahat getirmeye kalkışmayasın.
Bugünden anlat Altaylı, 28 Şubat darbe sürecinde derinlerden kaç milyon cukkaladın. Asil Nadir’in şirketinde, iflastan sorumlu kişiler arasında gösterildiğin halde, nasıl oldu da yüz kızartıcı bu suçtan kendini sıyırdın.
Hürriyet’ten Sabah’a, sonrasında Ciner’e geçerken sen kaç lira transfer parası almıştın, bir açıklayıver.
Ekrem İmamoğlu‘yla birlikte “musakka-antrikot” muhabbeti yaparken, kendiniz milyon milyon paraları nasıl götürüyordunuz anlatıver.
Garibim solcular, kapitalist Fatih Altaylı’nın, “ İsmail Saymaz’ın aldığı 8 milyon TL transfer parasıdır” savunmasına çabuk inanmışlar.
Sosyal medyada hemen algı operasyonuna başlamışlar: “Ne var canım, bir gazeteci, bir medya organından diğerine geçerken, transfer parası alamaz mı?” diyorlar.
İyi de beyler, elinizdeki mızrak, getirdiğiniz çuvala sığmıyor.
İsmail Saymaz; Sözcü TV’den Halk TV’ye bir defa gitmedi ki. Şimdi çetelesini çıkarsak yazarken bile başımız döner.
Halk TV’den Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’ten Sözcü’ye, Sözcü’den Halk TV’ye, sonra tekrar Sözcü’ye.. Her birinden sekizer milyon aldıysa, “ohh kebap” demektir.
Aptal solcular, şimdi bunu bile savunurlar.
“Size ne canım; veren Halk TV, veya Sözcü TV. Size mi kaldı verilen paranın derdini düşünmek” diyecekler.
Aptal solculara hatırlatalım, ne Halk TV’nin yöneticileri ne de Sözcü TV’nin yöneticileri sizin kadar aptal değil.
Eğer 8 milyon verip de, birisi transfer ediliyorsa, ona öyle bir sözleşme imzalattırılır ki, tuvalete giderken bile patronundan izin almak zorunda kalır.
“Patron yaa, ben biraz sıkıldım, sizden ayrılıp diğer kardeş kuruluşa geçeceğim” demekle, ne İsmail Saymaz’ın ne de diğerlerinin bu transferlerine hiçbir patron eyvallah etmez.
“Ver transfer ücretini geri, sonra gidersin” derler.
Hatta sözleşmeye koydukları verdiklerinin iki katı tazminatları da, söke söke alırlar.
Dolayısıyla Fatih Altaylı’nın, “İsmail Saymaz, Sözcü’den Halk TV’ye geçerken transfer parası almış” şeklindeki savunması, sadece aptalların dinleyebileceği bir savunmadır.
“Hodri meydan” diyorum; eğer samimiyseler, 8 milyon TL’nin ödenmesini kayıt altına alan sözleşmeyi çıkartsınlar. Ama lütfen aklımızla alay edercesine, Ekrem İmamoğlu’nun üç villayı satın alırken tapudaki resmi rakamları, adi belgeyle çürüten kağıt parçalarına başvurmasınlar.
İsmail Saymaz‘ın o parayı aldığı tarihteki asgari ücret üzerinden hesap yaptığımızda, 8 milyon TL kaç yıllık ücretin karşılığına denk geliyor, biliyor musunuz?
Tam 66 yıllık.
El insaf yani.
66 yıllık asgari ücreti bir çırpıda, sadece transfer ücreti diye alıyorsunuz, bir de bunu kamuoyuna hiç deklare etme ihtiyacı duymuyor musunuz İsmail Saymaz.
Sen de öyle mi yapıyorsun Fatih Altaylı.
Diğerleri..
Barışlar, Pehlivanlar, Terkoğlular.
Bir gün Sözcü’de, bir gün Halk TV’de, diğer gün Cumhuriyet’te.. Sonra olmadı bir başka yerde.
Dolaşırken, siz de üç günde bir, “transfer ücreti” adı altında paraları alıyorsunuz, sonra da bize, “hak, hukuk, adalet” numaraları mı çekiyorsunuz.
Sizin bu baş döndürücü transfer trafiğinizi duyunca, Emin Çölaşan abiniz deliye dönecek.
“Ben Hürriyet’e bir girmiştim, taa kapının önüne koydukları tarihe kadar, ne transfer oldum ne de transfer ücreti aldım.. Sonrasında da Sözcü’ye bir girdim, 18 yıldır oradayım. Bu genç arkadaşlar işi öğrenmişler, yılda bir medya organı değiştirip, transfer parası adı altında götürüyorlarmış. Benim neyim eksik” diyerek hayıflanacaktır.. İşin esprisi bir yana, MASAK raporundaki futbolcuları aratmayan transfer ücretlerinin sonu, kara para aklamaya operasyonlarına kadar gider.
Karşınıza geçip; “dürüstlük, hukuk, adalet” kavramları üzerinden lügat parçalayan sözde gazetecilerin, 3-5 yılda aldıkları transfer ücretleri, her hafta sonu ailecek ve arkadaşlarla birlikte yurt dışına tatile gitme boyutlarını çok çok aşacak noktalara gelebilir.
Cumhurbaşkanının maaşını biliyoruz. Milletvekillerinin maaşlarının yüksek olduğu konusunda hemfikiriz. Milletvekili yapılanların, emeklilik şartlarını taşıma noktasına geldiklerinde, aldıkları maaşların yüksekliğinden hepimiz şikayetçiyiz.
Ama kusura bakmayın. Bu eleştirilerden gazeteciler muaf mı?
Niçin gazeteciler de aldıkları maaşları, aldıkları transfer ücretlerini, transfer ücreti alırken yaptıkları sözleşmeleri kamuoyuna açıklamıyorlar.
Evet evet, sadece transfer paralarının açıklanması yetmez.. Bu sözleşmelerin içerikleri de kamuoyuna açıklanmalı.
8 milyon TL’yi Halk TV herhalde babasının hayrı için İsmail Saymaz’a vermiş olamaz.
“Benim ‘saldır’ dediklerime saldıracaksın, benim ‘savun’ dediklerimi savunacaksın. Benim ‘suçlu’ gibi gösterdiklerime ‘suçlu’ diyeceksin, benim ‘suçsuz’ gördüklerimi de ‘ne olmuş ki, 80 santim villayı yüksek yapmış, bu mudur suç’ diyerek savunacaksın” şeklinde sözleşmelere maddeler konulmuş mudur görelim.
Televizyon ekranlarında, aleme nizamat vermeye kalkarken, saatlerce vıdı vıdı yapan gazeteci kılıklı adamlar, aldıkları transfer paralarını savcılar açıklamadan önce kendileri açıklasınlar. Transfer paralarını alırlarken, Halk TV’nin patronunun boğaza nazır villasının imara aykırı bölümlerini görmemek, yazmamak taahhüdünde bulundular mı, şimdiden açıklasınlar.
Savcılık bunları açıkladıktan sonra, savunma anlamında söylediklerinizin artık bir kıymeti olmaz.
Antrikotları bir anlatıverin, beyler..
Her hafta sonu gidilen yurt dışı tatil masraflarını kim karşılıyor, İBB mi, sponsorlar mı, yoksa patronlarınız mı, söyleyiverin.
İsmail Saymaz özelinde yazdıysam da, onun rakamları düşüktür.
Biz Fatih Altaylı’lara bakalım, Ertuğrul Özkök’lere bakalım,
Bunlar çözüldüğünde göreceksiniz, Ekrem İmamoğlu gibi tipler de kendilerine boş alan bulamayacaklar.
“Bastırırım parayı, hırsızlığı normal ticaret gibi göstertirim, gazetecilere kendimi savundurturum” diyemeyecekler. Köprü yapmak için kesilen iki tane ağaç üzerinden algı yapanlar, “ne olmuş canım, şarkıcı Suavi 30 tane ağacı kesip de, kendisine özel villa yaptırmışsa” diyemeyecekler.
Yolsuzlukların üzerine gidilmesi için, belki en başından gazeteciler sorgulanmalıydı.
Yine de geç kalınmış sayılmaz.
Fonlanan gazeteciler, medya organları ortaya çıkarılmalı.
Siyasi iktidara her gün çuvaldız batıranlara, bir sefer olsa küçük bir iğnenin kendilerine batırılmasına razı olmalılar.
Yeni Akit
Yorumlar5