Batsın Eğitim Sen’in kıyak düzeni! Karl Marks mı M. Kemal mi?
- GİRİŞ16.04.2025 09:04
- GÜNCELLEME16.04.2025 09:04
Üniversite öğencilerinden yeterince karşılık alamadılar.
Şimdi sırada, daha saf, daha tecrübesiz lise öğrencileri var..
Cumhuriyet gazetesi, Eğitim Sen isimli; artık kapatılması zorunlu olan sendikanın zorlaması ile okul bahçesine toplanan ve derse girmeyip, boykot yapma görüntüsü veren liselilerin fotoğrafını yayınlarken, ortaya bir de Atatürk fotoğraf yerleştirmiş..
Birgün gazetesi ise, daha cesur.
“Bizim amacımız Atatürk değil, direkt Karl Marks” dercesine..
Liselerdeki öğretmenlerle ilgili atamayı konu edinen haberinin fotoğrafı olarak, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, Karl Marks’lı eyleminden bir fotoğraf vermişler..
Şimdi sorumuz şu:
Cumhuriyet mi samimi, Birgün mü?
Gerçek lideriniz, idolünüz, kahramanınız Karl Marks mı?
Yoksa Mustafa Kemal mi?
Ben ikisinden yana da tercih koymuyorum ama..
Bu ülkenin çocuklarını aldatmak isteyenlerin oyununu bozmak için de, birisinin Karl Marks ile diğerinin Mustafa Kemal fotoğrafı ile çocuklarımızı aldatmaya kalkıştıklarını söylemek zorundayım.
Okurlarımızdan bazıları, “Ekrem İmamoğlu’na hep çağrı yapıyorsunuz; ‘Sadede gelsene’ diyorsunuz.. Sen de şimdi esas konuya gelsene” itirazında bulunacaklar.
Hemen, esas konuya geliyorum..
Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı görevi, sandıktan çıkan irade ile belirlenmesine, itirazı olan var mı?
Tabii ki, hukuka aykırı bir işlem yapıldığı iddiasında olanların, dava açma hakkı saklı.
Ama, Milli Eğitim Bakanı’na, “Bir öğretmen, göreve başladığı okulda, ömrü boyunca çalışır.. Hayatını tamamlar, ancak o zaman okuldan ayrılır.. Sen onun atamasını, başka okula yapamazsın” diyorsanız..
Ben de size sorarım: “Siz bunu söyleme/isteme yetkisini, kimden aldınız?”
Ülkenin yönetimi, sandıkla belirleniyor.
“Ülkenin eğitim seviyesi”ni yorumlarken, değerlendirirken, siyasi iktidarı suçluyorsunuz.
Milli Eğitim Bakanı’nı suçluyorsunuz.
O zaman, Milli Eğitim Bakanı, eğitim seviyesini yükseltmek üzere, kendi objektif kriterlerine göre kararlarını almadan, nasıl başarılı olacak..
Davul Milli Eğitim Bakanı’nın omuzunda. Tokmak ise, Eğitim Sen’in elinde..
Böyle bir düzen olur mu?
Sabahtan akşama kadar küfredilen kişi Milli Eğitim Bakanı. Ama öğretmenler bir okulda kaç yıl görev yapabilir, bunu belirleme yetkisi Eğitim Sen’de mi olacak..
Var mı böyle bir dünya?
Dünyanın neresinde, öğretmenlerin hangi okulda görev yapacakları, Milli Eğitim Bakanı tarafından değil, sendikalar tarafından belirleniyor?
Öyle ilkesizler, öyle çakallar ki..
Milli Eğitim Bakanı, uzun uzun açıklama yapmak zorunda kalıyor:
“Türkiye genelinde 38 bin öğretmenin görev süresi doldu. Yüzde 80’inin görev süresi uzatıldı.”
Ne istiyor beyefendiler?
Kaymaklı balı bulmuşlar..
Bunun sürgit devam etmesini istiyorlar..
Hani utanmasalar, öğretmenin çocuğununu da, aynı okulda göreve başlayıp, onun da, sonraki toruna işi devretmesini bile isteyecekler..
Milli Eğitim Bakanı, sadece 6 bin kişiyi ilgilendiren bir yer değişikliğinden bahsettiğini söylese de.
Eğitim Sen isimli sol sendika, önce 80 bin dedi, sonra 40 bine indi.. Şimdi ağzını açmadan, önceki yalanlarının piyasada konuşulmasını isteyerek, suskun kalıyor..
Milli Eğitim Bakanı’nın kadrolaşmak istediğini iddia ediyor..
Affedersiniz ama.. O zaman şunu kabul edeceksiniz..
Ataması çıkanlar, Ak Parti’nin düşmanları olmalı ki, yerinizde duramıyorsunuz, ter ter tepiniyorsunuz, itiraz ediyorsunuz.. Yani “Biz kadrolaştık. Şimdi bizim kadrolarımızı, Ak Parti iktidarı, bozmaya çalışıyor. Ama biz Ak Parti’ye 23. yılında dahi bunu bozdurmayacağız” mı diyorsunuz..
Ne ilkesiz insanlarsınız, siz..
14 yaşındaki çocukları, bu kirli amacınız için mi siyasi şovlarınıza alet ediyorsunuz.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıklıyor:
“Süresi uzatılmayan, arasında 40 yıldır aynı okulda çalışanlar var, peki bu okullarda diğer öğretmenlerimizin görev hakkı yok mu? Biz başka ülkeden öğretmen getirmiyoruz, çalışkanlıklarıyla, performanslarıyla, öğrenci iletişimiyle ön plana çıkmış arkadaşlarımızı getiriyoruz.”
Haydi bakalım, Eğitim Sen’liler mi, soldan çarklı siyasiler mi, aklına güvenen bir tane yiğit varsa, çıkıp cevap versin..
Haydi diyelim ki; 40 yıldır aynı okulda görev yapan öğretmen sayısı, üçtür, beştir..
Affedersiniz beyler, okullarımızın her birinin arasında kimi yerlerde 1 km bile mesafe yok iken..
“Ben burda doğdum. Burda öleceğim” mantığı ile..
Görev yaptığı okulu değiştirmek istemeyen öğretmenlerin bu direnişlerine, boyun mu eğilecek..
Yoksa; sorun daha mı büyük?
O okullarda kirli tezgahlar kurulmuştu.
Şimdi o kirli tezgah bozulursa, rant çarkları da bozulacak diye mi, itiraz ediliyor..
Ki, bunu doğrularcasına, Eğitim Sen’den bir yetkili ataması çıkan öğretmenler için şunları söylüyor:
“Kurdukları düzenleri bozulacak, bunların aileleri, çocukları, kendilerine kurdukları bir yaşam şekli vardı. Bu keyfi atamalarla bunların hepsi bozulacak.”
Affedersiniz, siz memur musunuz, yoksa cumhurbaşkanı mı?
Bizim bildiğimiz devlet, memurunu nereye gönderirse, orada görev yapar..
Ama bu arkadaşlar, “biz düzen kurduk” diyorlar.
Kurdukları düzenin bozulmasına itiraz ettiklerini utanmadan söyleyebiliyorlar..
Affedersiniz ama söylemeliyim..
En azından İstanbul için söylemeliyim..
Liselerden bazıları, denize sıfır kıyılarda yapılmış. Yüzyıl önce verilmiş o bina, şu okula, bu okula..
Muhteremler de, otelde kalır gibi, gelip öğretmenlik yapıyorlar.
“Diğer öğretmen de, birkaç yıl burda çalışsın” denilince..
Kıyametler kopuyor: “Bizim düzenimiz var.”
Batsın sizin düzeniniz..
Bir de utanmadan söylüyor musunuz..
Yoksa düzen dediğiniz, sadece okulların konumu değil.
Ayrıca bir de velilerle geliştirilen rant düzeni mi?
Kurduğunuz tezgahı, rant düzenini devam ettirmek için mi, 8 yıldan sonra da, aynı okulda göreve devam etmek istiyorsunuz.
Net söyleyeyim..
Hangi görüşten öğretmen olursa olsun..
Mümkünse aynı ilçeden, mümkünse aynı ilde verilen göreve itiraz etmeden tebessümle karşılamalı.
Eğer bazı başka illerde öğretmen eksikliği var ise..
Yakın illere gitmeyi bile, öğretmenlerimiz kabul etmeli..
Polisler gidiyor..
Subaylar gidiyor..
Devlette çalışan memurların büyük kısmı değişik illerde görev yapıyorlar da..
Aynı ilçe veya ildeki görev değişikliğine bile, soldan çarklı sendikaların öncülüğünde, bazı öğretmenler niye itiraz ediyor?
Her işiniz de mi siyaset sizin?..
Kendi paçanızdan akıyor, kadrolaşma da, kurulan rant çarkları da..
İktidarının 23. yılındaki, sandıktan çıkmış iradeye, siz hâlâ “kadrolaşıyorsunuz” diyorsanız..
İnsanlar size sorarlar:
“İktidara geldiğinde kadrosunu kursaydı, şimdi onlar emekli olurdu.”
Halk bunlara sorar da.. Bunlarda hangi soruya cevap var ki, buna da cevap verebilsinler..
Yeni Akit
Yorumlar9