AYM Başkanı da “Hak, hukuk, adalet” diyor. Diyor da..
- GİRİŞ26.04.2025 09:30
- GÜNCELLEME26.04.2025 09:30
Anayasa Mahkemesi’nin 63. Kuruluş Yıldönümü töreninde, Başkan Kadir Özkaya konuştu..
Konuşmanın A’sından Z’sine, her cümlesini alın.. Ekrem İmamoğlu lehine algı operasyonlarına imza atanların lehine kullanabilirsiniz..
Her bir cümle için..
“Siyasi iktidara ültimatom” başlığı atabilirsiniz..
Tam da CHP’nin, “Hak, hukuk, adalet” sloganı attığı bir dönemde, “Daima adaletle hükmedilmelidir” denilince, hele hele bu cümleye bir de “Hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenlere hiçbir koşulda prim verilmemelidir” denilince..
Kamuoyunda profesyonel algıcıların oluşturduğu o puslu havada, “Başkan Özkaya, Erdoğan’ın gözünün içine baka baka dedi ki” manşeti bile atabilirsiniz...
Bülent Arınç benzeri sözler sarfettiğinde..
Bu başlıklar atılıyor. Bence, hangi gerekçe ile hareket ettiği tam anlaşılamasa da.. Bülent Arınç’ın niyeti; tam da iktidara çakmak.. Amacı kendi mahallesine gol atmak.. Karşı mahallenin yanlışını gizleyip, kendi mahallenin küçük toz birikintisine devasa çamur muamelesi yapmak..
Ak Parti kurucusu Hüseyin Çelik konuştuğunda, aynı değerlendirmeyi yapabiliriz.
Başbakanlığı altın tepsi içinde kendisine sunulmasını “ben yaptım, ben kazandım” diye yorumlayan Ahmet Davutoğlu’nun benzeri çıkışlarını, aynı şekilde yorumlamak mümkün..
Ama..
Ben şahsen, Sayın Kadir Özkaya’nın “adalet” vurgusunu, haklı bir uyarı olarak gördüm..
Farklı şekilde yorumlayacaklar çıkabilir.. İşlerine geldiği gibi o sözleri kullanmak isteyenler olabilir..
Ama ben, sayın Özkaya’nın sözlerini, samimi, dürüst, haklı uyarılar olarak gördüm..
Özkaya’nın sözlerinin devamını aktardığımda, siz de bana hak vereceksiniz:
“Adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur, düzen ortadan kalkar, herkes kendini haklı görmeye başlar. Bu yüzden, kargaşa çıkmaması için adalet terazisi daima hak ve haklıyı gözeterek kullanılmalı ve daima adaletle hükmedilmelidir.”
Eyvallah..
İyiniyetle olması gerekenlere işaret ediliyor, tane tane anlatılıyor.
“Şunu fırsat bilip, şuna bir çakayım, burdakinin hırsızlığını görmezden gelip, diğer taraftakinin gözündeki çapağı 130 defa tekrarlayayım” mantığı ile hareket etmek yok..
Adaleti tesis etmesi gerekenlere nasıl davranmaları gerektiği belirtildiği gibi..
Adalet isteyenlere de hatırlatmasını yapıyor, Özkaya:
“Bununla birlikte haksız olduğu halde haklıymış gibi kavga çıkaranlara, hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenlere, hakkı olanı değil kendinden yana olanı adalet sananlara da hiçbir zaman hiçbir koşulda prim verilmemelidir.”
Nokta deyip, yazıyı bitirmek isterdim..
Ama sayın Özkaya’nın tüm cümleleri ders niteliğinde.
Adem Sözüer’in paylaşımlarını okuyacağınıza.. Süheyl Batum yasakçısının palavraları ile meşgul olacağınıza..
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın her cümlesi çok önemli tespitler içeren ifadelerini okumaya devam edelim:
“Adalet; bir şeyi yerli yerince yapmak, her şeyi yerli yerine en uygun şekilde koymak, herkese hakkı olan şeyi vermektir. İnsan ruhunun manevi direği, toplumsal düzenin temel taşıdır. Adalet, insanlık tarihi boyunca hem ilahi kaynaklarda hem de beşerî sistemlerde kutsal bir hedef olarak yer almıştır.”
Biliyorum, kemalistler hop oturup hop kalkıyorlar..
Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildiğinde, sayın Özkaya’nın evrensel hukuk ilkelerine dikkat çektiği konuşmasındaki, inancımızdan bazı kaynaklara da atıf yapmasına, Cumhuriyet gazetesinin laikçi yazarları şöyle isyan etmişlerdi:
“AYM başkanının o bölümlerdeki konuşmasını, kime ait olduğunu söylemeden, farklı dillere çevirip dünyadaki hangi hukuk otoritesine okutsanız ‘İslam devletlerinden birinde yapılmış bir din adamı konuşması’ olduğunu düşünür. Öyleyse soralım: Anayasasında laik bir devlet olduğu yazan Türkiye, İslam devleti mi oldu? Yoksa AYM, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlerini mi üstlendi?”
Cumhuriyet yazarları istedikleri kadar tepinsinler..
“Adalet” isteğine, “adalet”e yapılan vurguya, “adalet” kavramına dini kaynaklardan referans getirilmesine, istedikleri kadar “laiklik” neşteri vurmaya kalksınlar..
Kadir Özkaya, hakettikleri cevabı o gün de vermişti, dün de tekraren verdi..
Yok yok. Kimseyi muhatap almadı.. Kimsenin itirazına isim verip cevap yetiştirmedi..
Ama dini kavramlara saygılı birisini gördüler mi, kırmızı görmüş boğa gibi saldıranların, şimdi istismar etmek için kullandıkları kavramları da, büyük bir cesaretle dillendirdi, sayın Özkaya.
Bir olumsuzluk gördüğü için değil belki.. Somut bir yanlışlığı kastederek değil belki..
Ama her daim, hepimizin hatırında tutması gerektiğini belirtmek için yargı camiasına seslendi:
“Bir topluluğa olan kinleri ve hırsları onları adaletsizliğe sevk etmemelidir. Her daim her yerde adaletin timsali olmalıdırlar. Hiçbir neden, hâkim ve savcıları, hakkı ayakta tutmaktan asla alıkoymamalı; adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir.”
Aynı cümleler, Özgür Özel’in ağzında.. Ekrem İmamoğlu’nun ağzında, ne kadar yapmacık duruyor..
Hatta Ahmet Davutoğlu’nun, Temel Karamollaoğlu’nun.. 23 Nisan’da belediye kasasından ödenen paralarla, küçücük çocuklara direk dansı yaptıranlarla ittifak yapan dindar kimlikli kişilerin ağzında ne kadar yapmacık duruyor, aynı cümleler..
Aynı ilkeler, ellerine fırsat geçince dindarlara kök söktüren solcuların/kemalistlerin ağzında, ne kadar suni görünüyorsa, “Kur’andan ayet okuyan Anayasa Mahkemesi başkanı da olur mu?” diye eleştirenlerin hedefindeki Başkan’ın ağzında da, o kadar samimi, o kadar hakperest bir fotoğraf veriyor..
Dışımızdakiler istediklerini söylesinler..
Önce ahirete inanmadıklarını söyleyip, cesetlerinin yakılmasını isteyip, sonra da cesetlerini camilere getirip, cenaze namazlarının kılınmasını isteme riyakarlığına, sonuna kadar imza atsınlar..
Bakın sayın Özkaya, hepimize hatırlatıyor. Hepimize vicdana danışıp hareket etmeyi nasıl tavsiye ediyor: “Daima hakka uyulmalı, hak ayakta tutulmalıdır. Yapılan iyilik veya kötülüğün hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa, bir gün mutlaka karşımıza çıkacağı ve bizden bunun hesabının sorulacağı unutulmamalıdır.”
Bir defa daha nokta..
Biz bu ilkelere inanıyoruz. Bu bilinçle hareket etmeye gayret ediyoruz..
Ki; din istismarına soyunacak solcuların, laiklik histerilerinden kurtulduklarında yapışacakları AYM Başkanı’nın şu cümlelerini de, sonuna kadar savunarak aktarayım:
“Bu bağlamda Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in, kimseyi en küçük bir haksızlığa uğratmayacak, hardal tanesi ağırlığında iyi ya da kötü basit bir şey bile olsa yapılanları dosdoğru tartacak olan hassas terazilerin bir gün mutlaka kurulacağını, bugün her şeyi ve herkesi sorguya çekerek adalet dağıtmaya çalışan ve geçici olan bizlere de sıranın geleceğini, bizlerin de bir gün mutlaka sorguya çekileceğimizi söylediğini, aynı veya benzer kuralların diğer Kutsal Kitaplarda da yer aldığını da belirtmem gerektiğini düşünüyorum.”
“Machiavelli demiş ki”.. “Montesquieu demiş ki”.. “Comte demiş ki”. Hatta; “Karl Marx demiş ki”.. “Freud demiş ki” değil..
“Kuran-ı Kerim buyuruyor ki:”
Amenna ve saddakna..
Özkaya devam ediyor: “Bir gün mutlaka mizan kurulacak, hesabı bizlerden sorulacak”..
Eyvallah..
“Ve son söz olarak; Hak ile Hak olursa bir kişi, Yanlış olmaz hiçbir işi, Hak Mevla yaparsa bir gün teftişi, acep ne olur yanlış yapanın işi” sözleriyle Kadir bey konuşmasını tamamlıyor.
Ben de yazımı, Anayasa Mahkemesi’nin, CHP’nin taaa (İstanbul il binasının alımı sırasındaki gelişmeleri de içeren) 2019 mali hesap incelemesinin bir an önce bitirilip, gerçeklerin kamuoyunun bilgisine sunulması dileğimle, noktayı koyuyorum..
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi
Yorumlar4