ABD yine zalimden yana...
- GİRİŞ11.05.2021 11:14
- GÜNCELLEME11.05.2021 12:03
İsrail 1967’de işgal ettiği Kudüs’te onlarca yıldır terör estiriyor. Uluslararası hukuka aykırı olarak Kudüs’te yasa dışı yerleşimleri genişletmeye çalışan İsrail, diğer taraftan nesillerdir aynı adreste yaşayan Filistinli aileleri özel mülklerinden zor kullanarak çıkarıyor. İsrail polisinin “Mescid-i Aksa”da ibadet eden Filistinli Müslümanlara uyguladığı şiddet de cabası.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı açıklamada, İsrail’e uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukuku doğrultusunda yıkım ve tahliyeleri durdurması çağrısı yaptı. Kutsal alanlarının statükosunun korunması gerektiğini ifade eden Guterres İsrail-Filistin sorununun ilgili BM kararları, uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalar çerçevesinde çözülmesi çağırısında bulundu. Bulunuyor da ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor. İsrail’e BM kararlarına uyma çağrısı yıllarca yapılıyor. İsrail BM kararlarını, uluslararası hukuku hiçe saymaya devam ediyor. Tabii ki İsrail bu cesareti ABD’den alıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin veto hakkına sahip 5 Daimi Üyesi’nden biri olan ABD her defasında İsrail’i koruyup kolluyor. İsrail ABD’nin koşulsuz desteği sayesinde işlediği cürümlerden cezasız kalmaya alıştırıldı.
Biden Yönetimi’nin son gelişmeler karşısındaki tutumu da Trump Yönetimi’nden pek farkı yok. Biden ve Dış işleri ekibi Trump’tan farklı olarak ABD’nin uluslararası ilişkileri yöneten kurallara dayalı sistemi sürdüreceklerini taahhüt etmişlerdi. Ancak insan hakları dahil olmak üzere Biden yönetiminin uluslararası kurallara uyma taahhütleri İsrail’i kapsamıyor. ABD yönetimlerinin birçok ülkeye ayar vermek için kullandığı sözde uluslararası hukuk ve insan hakları söylemi İsrail’e her koşulda verilen bu destek politikasıyla birlikte buharlaşıyor. Kudüs’teki olaylarla ilgili Beyaz Saray’dan yapılan açıklamadaysa “taraflara” itidal çağrısı yapılıyor. Bu açıklama mazlumla zalimi eşitlemekten başkaca bir anlam ifade etmiyor.
Trump’ın uluslararası hukuka göre işgal altında olduğu kabul edilen Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, ilhakçı Netanyahu Hükümeti’nin sadece saldırganlığını besledi. İsrail Hükümeti Trump’ın bu kararını hem Kudüs’teki, hem de işgal altındaki diğer bölgelerdeki yasa dışı Yahudi yerleşimlerini genişletme mesajı olarak algıladı. Biden Yönetimi’nin ise Trump’ın söz konusu Kudüs kararını iptal etmeyi düşünmediği biliniyor. Hani Trump gibi yapmayacaklardı, hani uluslararası hukuk kurallarını öne çıkaracaklardı? Hepsi hikâye..
Öte yandan Biden’ın kendi partisinden de İsrail’in saldırganlığını durdurma çağrıları yapılıyor. Biden Amerikan Kongresi’nde Demokrat Parti’nin “İlericiler Grubu”nun yaptığı bu çağrıları kaale alacak mı? Amerikan Meclisi’ndeki Demokrat vekillerin neredeyse yarısı bu gruba mensup. Diğer taraftan Amerikan Senatosu’ndan 4 Demokrat senatör Biden’den İsrail’i durdurmasını istiyor. Bu dört senatörden Bernie Sanders ve Elizabeth Warren 2020 seçimlerinde ABD Başkanlığı’na aday olmak için Biden ile yarıştılar. Daha sonra Biden’ın kazanması için çalışan bu isimler ABD’nin İsrail’i her koşulda desteklemesini istemiyorlar. Genç Demokratlar da Amerikan demokrasisinin üzerindeki lobi şallarının kaldırılmasını talep ediyorlar. Peki Biden Yönetimi hem Temsilciler Meclisi üyelerinden, hem de Senato’nun ağır toplarından gelen çağrılara mı kulak verecek, yoksa İsrail Lobisi’ne şirin görünmeye devam mı edecek?
Bir diğer konuysa, İsrail ile “Abraham(İbrahim) Anlaşmaları” imzalayan Arap rejimlerinin son olaylar karşısındaki sessizlikleri. Bu anlaşmalar İsrail’i ilhâkçı politikalardan vaz geçirmedi, tam aksine daha da cesaretlendirdi. Bu rejimlerin sözcüleri İsrail’le yaptıkları anlaşmaların ilhâk girişimlerini durduracağını savunuyorlardı. Geçen hafta Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Filistinli ailelerin evlerine el konulması bu savunmanın bir yalandan ibaret olduğunu gösterdi. Ne Kudüs’teki Filistinlilerin mülklerine el konulmasını durdurmak, ne de Mescid-i Aksa’nın harîm-i ismetini korumak gibi bir dertleri yok bu rejimlerin. Tek dertleri ABD desteği sayesinde korudukları saltanatlarını bir süre daha devam ettirebilmek.
Yeni Şafak
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol