İsrail’in “Irkçı-Apartheid” rejimi Gazze’de 200’e yakın Filistinliyi katletti. Katledilen Filistinlilerin yarısı çocuklar, kadınlar. İsrail’in finansörü ABD’nin Başkanı Joe Biden katledilen siviller için bir taziye bile yayımlamadı. Biden da selefi Trump gibi İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu savundu. Böyle bir ülke bölgede barış için ‘dürüst arabulucu’ olabilir mi?

ABD sözde “iki devletli çözüm”den yana. ABD yönetimleri bu konuda da İsrail’i zorlayıcı bir politika izlemedi. Tam aksine İsrail ilhak girişimlerini adım adım ilerletti. Trump uluslararası hukuka göre işgal altındaki Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu ilân etti ve Büyükelçiliğini Tel Aviv’den taşıdı. Biden iki devletli çözüm için bastıracağını vaat etmişti. Trump’ın birçok idarî kararını iptal eden Biden, “Kudüs kararı”na dokunmadı. Biden’ın tutumundan cesaret alan İsrail özel mülklere el koymaya devam ediyor. ABD’nin geleneksel tutumu itiraz notları iletmekten ibaret. ABD’nin tutumu İsrail’in “ilhâk” politikasına ‘sessiz onay’ anlamı taşıyor.

İsrail a Kudüs’ün kadîm Filistinli nüfusunu şehirden sürmek için özel mülklerine el koyuyor ve bu mülkleri Yahudi yerleşimcilere tahsis ediyor. Bir fotoğraf karesinde el koyulan bir mülkte Yahudi yerleşimci bir sandalyede pişkince oturuyor. Hemen arkasında ayakta duran kadınlı erkekli İsrail askerleri kollarını göğüslerine kavuşturmuş şekilde saf tutmuşlar. Tek başına bu fotoğraf karesi bile İsrail’in etnik arındırma politikasını ifşâ ediyor. Evi elinden alınan Filistinli ailelerin feryatlarını içeren videolar ve fotoğraflar ise sosyal medya şirketlerince sansür edildi. Kudüs’lü ailelerin seslerinin sosyal medya aracılığıyla duyurulması günlerce engellendi.

İsrail’in Yargı Bakanı Ayelet Shaked “Facebook”, “Google” ve “YouTube”un İsrail’den gelen sansür bildirimlerinin yüzde 95’ine uyduğunu söylemişti. Kudüslü aileleri destekleyen “Aksa” etiketli hesapları askıya alan sosyal medya kuruluşları arasında “Twitter” ve “Instagram” da var. Bu kuruluşlar “Aksa” etiketini ABD’nin terör örgütü listesine aldığı “Aksa Tugayları” ile ilişkilendirmiş. Çocuklar bile “Aksa” etiketinin “Mescid-i Aksa” ile ilgili olduğunu anlar. Gelen tepkiler üzere “Aksa” etiketli hesapların yanlış anlama sonucu askıya alındığı duyuruldu.

Cezasız kaldığı için İsrail kadınları ve çocukları katletmekten çekinmiyor. İsrail Savunma Bakanı Gazze’yi yakıp yıkmakla tehdit etti. Yüzbinlerce sivilin yaşadığı bir şehir bu şekilde tehdit edilebilir mi? Böyle bir tehdit savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar kapsamında değil mi?

“New York Times”ın eski Orta Doğu büro şefi, “Pulitzer” ödüllü gazeteci Chris Hedges 15 Mayıs’ta “Scheerpost”taki yazısının başlığı “İsrail’in büyük yalanı: Bu nefsi müdafaa değil - bu ABD tarafından desteklenen ve yataklık edilen bir savaş suçu” idi. Hedges ABD’de İsrail’in Filistinlilere saldırısı hakkında söylenen her şeyin “yalan” olduğuna işaret ediyordu. İsrail’in 30’dan fazla BM Güvenlik Konseyi kararını ihlal ettiğini belirten Hedges, İsrail’in saldırılarının sivil halkın topluca cezalandırılmasını savaş suçu olarak tanımlayan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini vurguluyordu. İsrail’in “etnik temizlik” yaptığına dikkat çeken Chris Hedges “İsrail Lobisi”ne de atıfta bulunarak “İsrail ile Filistinliler arasında neler olup bittiğini tartışmak için başka herhangi bir başlangıç noktası bir yalandır” diyordu.

ABD ve AB, Rus çifte ajan Sergey Skripal’ın İngiltere’de suikast girişimine maruz kaldığı sebebiyle Rusya’ya yaptırım uyguladı. Kezâ ABD ve AB, Rus siyasetçi Alexei Navalny’nin de benzer bir girişime maruz kaldığı gerekçesiyle Rusya’ya yaptırım kararı aldı. Sırp liderler Bosna’da işledikleri katliamlardan ötürü “Uluslararası Ceza Mahkemesi”nde yargılandılar. ABD ise İsrail’in bu mahkemede yargılanmasına şiddetle karşı çıkıyor. İsrail dünyanın gözü önünde sivil hedefleri vuruyor. Hedef alınan yerler arasında yerel ve uluslararası basın kuruluşlarına ev sahipliği yapan binalar, yollar, kamu tesisleri, tarım arazileri, okullar ve camiler de yer alıyor. Ölümle sonuçlanmayan girişimler gerekçesiyle Rusya’ya yaptırım uygulayan ABD ve AB en son 58 çocuk ve 34 kadını katleden İsrail’i kınayamıyor bile.

Yeni Şafak