İsrail terörüne yataklık yapmanın bahanesi…
- GİRİŞ23.05.2021 10:12
- GÜNCELLEME23.05.2021 10:12
Amerika’da İsrail’i eleştirenlerin “Yahudi karşıtı(anti-Semitik)” olarak damgalanmasının tarihi çok eskilere gitmiyor. ABD’deki “Beyaz Üstünlükçü” radikal gruplarda Yahudi karşıtı duygular bir hayli yüksek. Nazi selamıyla mitingler ve toplantılar düzenleyen ırkçı gruplara ABD’de sıkça rastlanır. Öte yandan ABD’de 1950’lerden 2018’e kadar “Beyaz Irkçılar” tarafından birçok Sinagog saldırıya uğradı. Saldırılarda onlarca Yahudi hayatını kaybetti. 2017’de ABD’nin Charlottesville kentinde düzenlenen bir gösteride Yahudi aleyhtarı sloganlar atan Neo-Nazi gruplar ile karşıt gruplar arasında çıkan arbedede bir kişi hayatını kaybetmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın iki tarafı eşitleyen bir açıklama yapmasıysa çokça tartışılmıştı.
ABD’de Yahudilerin ezici çoğunluğu, “Siyahî Amerikalılar” gibi Demokratlar’a destek veriyor. “Demokrat Yahudiler” ile “Cumhuriyetçi Yahudiler” İsrail konusunda farklı tutumlar izliyorlar. Diğer yandan yeni kuşak liberal Yahudiler arasında İsrail’e verilen koşulsuz desteğin azaldığı bir vakıa. Yahudi olmayan yeni kuşak Demokrat siyasetçiler de İsrail’e verilen iki partili mutabakata dayalı koşulsuz desteği giderek daha fazla eleştirip sorguluyorlar.
Cumhuriyetçiler ve “İsrail Lobisi”nin Sağ kanatları Demokrat Parti’deki bu olağanüstü değişimi ‘Yahudi karşıtı’ olarak damgalıyorlar. Ne var ki Biden Yönetimi de İsrail’i eleştiren ülkeleri ‘Yahudi karşıtı’ olarak itham edebiliyor. Anti-Semitik Irkçı grupları desteklediği gerekçesiyle suçlanan Trump da İsrail’i eleştiren Demokratları ‘Yahudi karşıtı’ ilân ediyor. Ancak Trump bu ithamlarını daha çok Demokrat Parti’nin Beyaz Amerikalı olmayan üyelerine yöneltiyor. Bu üyelerden biri de Somali kökenli Siyahi Amerikalı İlhan Ömer. Temsilciler Meclisi üyesi İlhan Ömer İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını eleştiren tek Demokrat değil.
Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratların neredeyse yarısı “İlericiler Grubu”nun da üyeleri. Bu grup İsrail’in ilhak politikalarını ve Gazze saldırılarını eleştiriyor. Grubun liderlerinden Mark Pocan yayınladığı bir twitter mesajında “Çok sayıda aşırı Sağcının harika meslektaşım İlhan Ömer’i eleştirdiğini görüyorum, çünkü o haklı olarak Filistinli çocukların öldürülmesini ve İsrail’in Filistinlilere yönelik şiddetini kınadı [Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesinde ve El-Aksa camisinde]. Ben de aynısını yaptım, acaba beni neden eleştirmiyorlar?” diyecekti.
Demokrat Parti’nin Senato’daki üyelerinden Bernie Sanders ve Elizabeth Warren de ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz desteği eleştiriyorlar. Bernie Sanders Yahudi kökenli bir siyasetçi. Senatör Warren ise bir zamanlar İsrail’e koşulsuz destek verdiği için “İsrail lobisi”nden övgüler almış bir isim. “Jewish Voice for Peace(Barış İçin Yahudi Sesi)” başta olmak üzere Demokratlar’ı destekleyen birçok sivil Yahudi kuruluşu Sanders ile aynı çizgideler. “Barış için Yahudi Sesi” Yahudi olmanın Siyonizm veya İsrail’e destek ile eşanlamlı olmadığı anlayışını yansıtan Yahudi toplulukları oluşturmak için çalıştığını beyan eden bir örgüt. Bu örgüt, İsrail’in Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’teki işgale son vermesini istiyor. Biden yönetimiyse benzer taleplerde bulunan ülkeleri ‘anti-Semitik’ olmakla itham ediyor.
Prof. Stephen Walt ve Prof. John Mearsheimer gibi, ABD’nin Ortadoğu politikasını şekillendiren “İsrail Lobisi”ni ifşa eden Amerikalı akademisyenler de ‘Yahudi karşıtı’ olarak damgalanarak linç kampanyasına maruz bırakılıyorlar. Kendisi de gençlik yıllarında ateşli bir Siyonist olan İngiliz tarihçi Prof. Tony Judt anti-Siyonizm’in anti-Semitizm’den apayrı bir kavram olduğunu vurgulamıştı. Judt, Amerika’daki lobilerin ülkenin esenliğine herşeyden daha çok zarar verdiklerini belirterek “Gelgelelim İsrail lobisi orantsız bir nüfuza sahip. Yoksa Kongre üyelerinin ezici çoğunluğu başka hangi nedenle İsrail yanlısı her adıma boyun eğer” demişti. İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini içeren BM kararlarını ABD’nin desteğiyle hiçe saydığını vurgulayan Prof. Judt İsrail’i eleştirenleri karalamak ve sindirmek için “anti-Semitizm” ithamlarının devreye sokulduğunu belirtmiş idi. Biden Yönetiminin ‘anti-Semitizm’ ithamları da İsrail terörüne çanak tutmaktan başkaca hiçbir anlam ifade etmiyor.
Yeni Şafak
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol