Küresel masada yer kapma kavgası
- GİRİŞ22.06.2021 08:12
- GÜNCELLEME22.06.2021 08:12
ABD Başkanı Joe Biden’ın 16 Haziran’da Cenevre’de Rusya lideri Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin sert çizgilerde geçmesi bekleniyordu. Amerika’daki Rus karşıtı şahinler Putin’e “katil” diyen Biden’ın Cenevre görüşmesinden mutlu olmadılar. Şahinler Biden’dan Putin’e ABD’nin sert yüzünü göstermesini bekliyorlardı. Öte yandan Ukrayna ve Polonya gibi “Rus korkusu” en üst düzeyde olan ülkeler de “Cenevre Zirvesi”nden hayal kırıklığı yaşadılar.
Polonya ve Ukrayna, Biden’ın zirve öncesinde “Kuzey Akım-2” doğalgaz boru hattına iştirak eden şirketlere Trump yönetimi tarafından getirilen yaptırımlardan feragat etmesinden son derece rahatsızlık duyuyorlar. Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, Biden’ın feragat kararını basından öğrenmişti. Meğer “NATO” ve “Avrupa Birliği” üyesi Polonya da feragat kararından basın yoluyla haberdar olmuş. Oysa ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ocak ayında Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau’ya Polonya ile istişare etmeden Kuzey Akım-2 hattı konusunda herhangi bir karar vermeyeceklerini taahhüt etmişti. Keza Blinken’in ABD Senatosu’ndaki bir oturumda Kuzey Akım-2 projesini durdurmaya kararlı olduklarını, Biden’ın bunu yapmak için ikna edici her aracı kullanacağı konusunda güvence verdiği de biliniyordu.
Polonya ABD’nin sözde en iyi müttefiklerinden biri. ABD’nin “çıkarlar” söz konusu olduğunda müttefiklerini yüz üstü bırakması ilk değil tabii. 1962’de ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki “Küba Füze Krizi” sürecinde ülkemiz de benzer durum yaşamıştı. Washington ve Moskova aralarında gizlice anlaşarak bu sorunu çözdüler. Buna göre Washington İzmir’deki nükleer başlıklı füzelerini, Moskova da Küba’daki füzelerini karşılıklı olarak sökmeyi kabul ettiler. Amerikalılar bunu bize söylemediler. Jüpiter füzelerinin söküldüğünü yıllar sonra öğrendik.
Peki Biden neden böyle yaptı? Mesele en başta tabii ki “Çin” ile ilgili. “Soğuk Savaş” döneminde Washington Batı Avrupa ve Japonya ile birlikte Sovyetler Birliği’ne karşı bir ittifak kurmuştu. Bu ittifaka daha sonra fiilen Çin de dahil edildi. ABD Başkanı Richard Nixon 1972’de Pekin’e giderek Çin lideri Mao ile görüştü. Bu sürpriz ziyaret, ABD ve Çin arasındaki buzların erimesi için ilk adım oldu. Daha önce Çin, Sovyetler Birliği’nin en yakın arkadaşıydı. Şimdi de ABD’nin Çin’e karşı Rusya ile yakınlaşması gerektiğine dair görüşler dile getiriliyor.
Birkaç gün önce ABD Savunma bakanı Lloyd Austin Pentagon’un 2022 bütçesi için Senato Tahsisat Komitesi’nde düzenlenen oturumda, Çin’i savunma politikaları açısından “öncelikli tehdit odağı” olarak gördüklerini vurguladı. Austin Pasifikler’de Çin’e karşı caydırıcılığın geliştirilmesi için 5 milyar dolardan fazla bütçe ayırdıklarını da söyledi. Biden yönetiminde Pentagon ve diğer ilgili kurumlarda da Çin’e karşı daha etkin bir mücadele için yeni birimler kuruldu. ABD Hindistan, Avustralya ve Japonya ile saflarını da sıklaştırmaya çalışıyor. ABD için “Çin meselesi” sadece savunma ile ilgili değil. Çin ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Çin yeni nesil teknolojilerde de ABD’nin önüne geçecek nitelikte adımlar atıyor.
ABD’de Çin’i durdurmak için Rusya ile yakınlaşmayı savunan dış politika elitlerinden daha önce söz etmiştik. Bu elitler Rusya’nın her halükarda Çin’den uzaklaştırılmasını istiyorlar. Bu görüşün muhalifleriyse Rusya’nın Batı ile uyum içerisinde gelişmesi gerektiğini savunan ve “Batılılaştırıcılar” olarak nitelenen Rus politika grubunun gücünü yitirdiğini öne sürüyorlar. Buna göre Putin “Batılılaştırıcı elitler” ile “Toprağın insanları” olarak nitelenen ulusalcı elitler arasındaki güç savaşında ağırlığını “ulusalcılar”dan yana koydu. Dolayısıyla ABD için Rusya ile yol yürümek beyhude bir çabadır. Bu görüş Rus karşıtı şahinlerin görüşleriyle de uyuşuyor.
Biden’ın Çin odaklı dış politika gereğince Rusya ile bir ‘uyuşma’ sürecini denemeye eğimli olduğunu söyleyenler de var. Biden’ın Kuzey Akım-2 yaptırımlarından feragat etmesi, öte yandan Ukrayna için öngörülmüş 100 milyon dolarlık askerî yardım paketini dondurduğuna dair haberler bu eğilimle ilişkilendiriliyor. Rus karşıtı şahinlere göreyse Putin ABD’nin Çin hassasiyetinden istifade ediyor, küresel masada ABD’ye ve Batı’ya karşı elini güçlendiriyor.
YENİŞAFAK
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol