Avrupa Birliği’nde Rusya çatlağı..
- GİRİŞ27.06.2021 09:17
- GÜNCELLEME27.06.2021 09:17
ABD Başkanı Joe Biden’ın Cenevre’de Rusya lideri Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin gerek Amerika’daki, gerekse Avrupa’daki Rus karşıtı şahinleri rahatsız ettiğine değinmiştik. Biden Cenevre Zirvesi’nin amacının Rusya ile istikrarlı ve öngörülür bir ilişki sürdürmek olarak açıklamıştı. Zirvede alınan karar gereğince ABD’nin Rusya Büyükelçisi Moskova’ya, Rusya’nın ABD Büyükelçisi ise Washington’a döndüler. Ukrayna ve Polonya başta olmak üzere Rusya ile ihtilaflı Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyse Joe Biden’ın Putin’i ödüllendirdiğini savunuyorlar.
“Soğuk Savaş” döneminde “Sovyetler Birliği” içerisinde yer alan Estonya, Letonya, Litvanya şimdi hem NATO, hem Avrupa Birliği üyesi. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya ve Bulgaristan da Sovyetler Birliği’nin “NATO”ya karşı kurduğu “Varşova Paktı”nın üyeleriydi. Moskova’nın eski uydusu olan bu ülkeler de “AB” ve “NATO” üyesi. Sovyetler Birliği’nin dağıldıktan sonra bu ülkelerin NATO’ya girmeleri Rusya’yı fena halde rahatsız etti.
Biden’dan sonra Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine ikinci darbe Almanya ve Fransa’dan geldi. Almanya ve Fransa da AB’nin Putin ile bir zirve yapmasını istiyor. Bu öneri de daha çok ‘Rus fobisi’ yaşayan Estonya, Letonya ve Litvanya’yı tedirgin ediyor. Bu ülkeler AB’nin veya ABD’nin Rusya’nın davranış modelinde olumlu bir değişiklik gerçekleşmeden Putin ile diyalog kurma girişimlerine sıcak bakmıyorlar. Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Paris ve Berlin’e atıf yaparak, “hepimiz Rusya’nın büyük bir tehdit olduğu konusunda hemfikirdik. Şimdi ne olduğunu merak ediyorum” diyor. Kallas kısa bir süre içinde Berlin ve Paris’in Rusya’ya ilişkin tutumlarındaki keskin dönüşleri anlayamadığını belirtiyordu. Keza Letonya yönetimine göre de Almanya ve Fransa’nın “Rusya Zirvesi” önerisi Putin’e karşılığı olmayan bir taviz sunuyor.
ABD “Soğuk Savaş” döneminde olduğu gibi şimdi de yeni hatlarla bölünmüş bir dünyada Batılı müttefiklerine gerçek patronun Washington olduğunu göstermek istiyor. Almanya ve Fransa ise buna itiraz ediyor. Berlin ve Paris ABD’nin Çin’e karşı açtığı küresel liderlik savaşında NATO’nun ön cepheye taşınmasına da karşı çıkıyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Emnanuel Macron, “NATO Kuzey Atlantik’i ilgilendiren bir örgüt, Çin’in Kuzey Atlantik ile pek ilgisi yok” demişti. Macron Çin ile ilişkilerin önyargılara dayandırılmaması gerektiğini de vurgulamıştı. Almanya ve Fransa, “Rusya” ve “Çin”e ABD’nin penceresinden bakmak istemiyorlar. İki ülke Avrupa’nın Putin ile Washington aracılığıyla değil, doğrudan konuşması konusunda kararlı görünüyor. Merkel Hıristiyan Demokrat Parti’nin liderliğini bıraktı ama görüşleri kalıcı. Partinin yeni lideri Armin Laschet de Merkel’in izinden gideceğini açıkladı.
Öte yandan Fransa ve Almanya’nın Avrupa’nın güvenliği için NATO’dan ayrı olarak askerî yapılanma arayışları ABD’de kaşların çatılmasına yol açıyor. ABD’de gerek Demokratlar, gerekse Cumhuriyetçiler Avrupa’nın NATO dışında bir savunma şemsiyesi aramasına ortak tepki gösteriyorlar. Bu tartışma yeni de değil. Ekim 2003’te ABD’nin NATO Büyükelçisi Nicholas Burns, AB’nin bağımsız bir askerî kapasite geliştirme plânını “Transatlantik Topluluk” için en büyük tehlikelerden biri olarak nitelendirmişti. ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Neocon kimliğiyle maruf Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ise ‘AB’nin Avrupa savunması için özerklik arayışını NATO’nun kalbine saplanmış bir hançer olarak tasvir etmişti.
ABD de, AB’nin iki lider ülkesi Almanya ve Fransa da şimdiye kadar yaşananları bir kenara bırakarak, deyim yerindeyse eski ilişkileri sıfırlamak suretiyle Rusya ile yeni bir ilişki sürecini başlatmak istiyor. Taraflar aynı şeyi istiyorlar, tabii farklı gerekçelerle. Ancak gerek ABD’de, gerekse Avrupa’da Rusya ile yeni ilişki arayışı şiddetli tartışmalara yol açtı. Macaristan istisna tutulacak olur ise Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyle Fransa ve Almanya’nın başını çektiği Batı Avrupa ülkeleri arasında “Avrupa savunması” ve “Rusya” konusunda ciddi bir bölünme yaşanıyor. Fransa ve Almanya’nın Putin ile zirve önerisi bu bölünmeyi daha da derinleştiriyor.
Yorumlar1