İstanbul’u Vuran Bir Selde Sadrazam Öldü

  • GİRİŞ20.07.2017 08:42
  • GÜNCELLEME21.07.2017 07:25

Geçen günlerde İstanbul’da sel ve afet kavramları ile izah edilebilecek çok şiddetli yağmurlar yağdı. İstanbul'da etkisini gösteren gök gürültülü şiddetli yağış nedeniyle yollarda su birikintileri oluştu. Sürücüler trafikte ilerlemekte güçlük çekerken, İstanbul üzerindeki yıldırım ve şimşeklerin analizi yapıldı.

Meteogreen hesabından paylaşılan verilere göre; kuzeybatıda son iki saatte 6726 yıldırım/şimşek çaktı. Silivri'de ise metrekareye 109 litre yağış düştü.

Uzmanların verdiği bilgiye göre bu durum son 106 yılın en şiddetli yağışı imiş. Şimdi burada bir ayrıntı var dikkat etmemiz gereken;

Uzmanlar, tüm zamanların demiyor son 106 yılın en şiddetli yağmuru diyor. Demek ki 107 sene evvel yine böyle bir yağmur yağmış

Pek çoğumuz bunun sanki tarih boyu bu topraklarda ilk defa yaşandığını zannetti. Ama, hiç de öyle değil. Tarih bilenler çok iyi bilir ki İstanbul, tarih boyu pek çok defa sel suları altında boğuldu.

İstanbul yağmurlarının en önemli özelliği sel getirmesinin yanında çok siddetli ve korku veren Yıldırımlar ile birlikte yağmasıdır. Hatta 2. Bayezid döneminde veziriazam Mesih Paşa ve Galata Kadısı bu yıldırımların yol açtığı bir yangının söndürülmesine nezaret ettikleri sırada surdan düsen parçalar ikisinin de ayaklarını kesmiş ve bir hafta içinde ölmüşlerdi.

Hadise tam olarak şöyle cereyan etti;

1501 yılında İstanbul’da hava kararır her yer doz duman olur. Rüzgar şiddetini artırır kara bulutlar İstanbul'u adeta rehin alır. Bu esnada Galata taraflarına yıldırımlar ard arda düşmeye başlar. Bir tanesi de Galata Hisarı’nın deniz tarafındaki surlarına denk gelir.

 Bu surun içine dopdolu bir şekilde ot yığılmıştır. Yıldırımın etkisi ile otlar alev alır ve rüzgârın da etkisi ile büyür. Hemen Veziriazam Mesih Paşa'ya haber verirler. Paşa koşarak iskeleye gelir ve yangının söndürülmesine nezaret eder. Bu sırada Galata Kadısı da gelmiştir ve veziriazamın yanında olarak müdahaleyi takip eder.

Bu sırada malum şahıslar nedense yangının yakınında fazlaca durdukları bir vakit burgaz duvarından bir taş yuvarlanır ve Mesih Paşa ile Galata Kadısının adeta ayaklarını biçer. Çok feci bir şekilde yaralanırlar ve ancak bir hafta sonra vefat ederler.

Mesih Paşa Roma İmparatorluk ailesinden imparator ailesinden “Paleolog”lardandı. Yani Roma İmparatoru olmaya adaydı. Fetihten sonra Müslüman oldu ve Fatih’in yönetim ekibinde görev aldı.

1473"de tedbirsizlik yüzünden pusuya düşüp şehit olan ve Aksaray’da Has Murad Paşa camisinin banisi Murad Paşa'nın kardeşidir. Mesih Paşa 1480'de Rodos'u kuşatır. Ancak tam yeniçeriler kaleye girecekken yağma yapılmayacağını söyler ve askerin şevki kırılır. Rodos'un alınamaması buna bağlanır. Bundan olsa gerek Mesih Paşa uğursuz bir adem kabul edilir.

Kemalpaşazade'de onun bu şekilde ölümüne su satırları yazar;

Zahir bu ki layık ibtilaya Paşa idi müstehak bu belâya yanında bile bulunduğu çün Kadı dahi uğradı kazaya.[1]

            Sevgili dostlar, İstanbul neler görmedi ki metrelerce yükseklikteki sudan tutun buz tutmuş boğazına, yerle bir eden depremlerden, bir anda gündüzün geceye dönmesine kadar neler görmedi neler…

 

Kemalpaşazade’nin kitabında mesele böyle anlatılıyor.

1928’te İstanbul Aksaray’ı yine sel basmıştı.

 

 

[1] Kemalpaşazade, Tevarih-i Al- Osman 8. Defter, Haz. Ahmet Uğur, TTK,Ankara;1997, sa.220-221

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat