İskilipli Atıf Hoca’yı Uğrunda Harcadığımız Gâvur Şapkası

  • GİRİŞ10.02.2018 09:22
  • GÜNCELLEME12.02.2018 07:27

         Bu memlekette İskilipli Mehmet Atıf Hoca’yı sanırım duymayan yoktur. Rejimi ve onun “ürettiği” tarihi kutsayan Statükocu Atatürkçü ve Kemalistlere göre vatan haini bir zavallıdır. Fakat, sisteme inat hakka hakikate ulaşmaya çalışan ama bu arada bazen de yanlış yapıp inandıklarını abartan “gayri resmi”cilerin gözünde hoca bir evliyadır.

            Bu yazıda İskilipli Hoca’yı, ona yapılan haksızlıkları, cinayet gibi idamını ve ona kıyan adı mahkeme olan yerli “Engizisyon” topluluğundan bahsetmeyeceğim.

 

 

Bu yazım, doğrudan doğruya hocanın şahadetine sebebiyet veren “Şapka Kanunu”nu ve topluma zorla dayatılan şapka denen şeyi konu alacak.

Devrimler, iktidarı bir şekilde ele geçiren zümrenin, toplumu devlet eliyle yeniden şekillendirme projesinin bir ürünüydü. İktidar, halkın geçmişiyle olan tüm bağlarını  koparıp yepyeni bir sayfa açmak istiyordu.

Ancak, bu sayede halk nezdinde meşruiyet kazanacağını düşünüyordu. Avrupa karşısında “yenilmişlik psikolojisi”, devrimleri uygulayan kadronun bilinç altına motive eden en etkin unsurdu. Bu unsur, söz konusu kadronun kendine ait tüm  değerlerden nefret etmesine yol açtı. Buna batıya ait değerlere hayranlığı da eklemek gerek.

İşte devrimler, bu psikolojik arka planla yapıldılar. Devrimleri yapan kadro, kendine ait değerleri her gördüğünde “yenilgisini” hatırlıyordu. Bu onda öz değerlerine olan kini bir kat daha arttırıyordu. En sonunda bu süreç “kendinden nefret” noktasına varıp dayandı. Zaten devrimlere yönelik tepkiler karşısında devrimci kadronun uyguladığı şiddet ve kanlı uygulamalar, ancak böylesi bir psikoloji ile izah edilebilirdi.  

Söylemeye gerek yok ki, bütün bu devrimler halka rağmen yapıldı. Sadece bu ülkede değil, dünyanın neresinde olursa olsun, böylesi bir mühendislik projesi tepkiyle karşılanırdı. Tabiatıyla bu ülke insanı da, “tepeden adam etme” operasyonlarını tepkiyle karşıladı.  

Sivil tepkilere karşı en kanlı eylem “kıyafet devrimi” adı verilen şapka iktisası hakkındaki kanunun yürürlüğe girmesi ile başladı. Nitekim cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal 22 Ocak 1923’te Bursa’da; 

            “Kan ile yapılan inkılaplar daha muhkem (sağlam) olur, kansız inkılap ebedileştirilemez” demiştir. Bunun yanı sıra Harbiye marşında; 

            “Kanla irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti” mısrası yer bulmuştur.  Yine aynı şekilde Şapka İnkılabını tanıtmak için gittiği Kastamonu’da Mustafa Kemal, şapka giymek istemeyenleri kastederek; 

             “Bu kadar yüksek ve önemli amaca ulaşabilmek için, gerekirse bazı kurbanlar verilir  Demekten kendini almayacaklardır. 

            Bu “yüksek ve önemli amaç”ın gerçekleşmesi, yurdun dört bir yanındaki onlarca insanın hayatına mâl olmuştu. Bundan ayrı olarak Beyoğlu’nda Hıristiyan nüfusa şapka dikmekle geçimini temin eden Yahudi ve Hıristiyan şapkacılar da bir anda zengin olmuş, şapka devrimi en çok onlara yaramıştı. Şimdilerin Ünlü Hakko’sunun  eski sahipleri de şapka devriminin zengin ettiği gayr-i Müslimlerdendi. Çünkü o günlerin fiyatıyla bir şapka, bir  ya da birkaç aylık maaşa bedeldir. 

  Bu müthiş devrimden (!) sonra ülkede başta  tüm memurlar olmak üzere vatandaşlar şapka

giymeye, giymeyenler ise hapislere atılmaya veya asılmaya başlandı. Ülkede şapka ithalatı yüzünden ciddi bir ekonomik kriz yaşandı. O dönemi yaşayan Rıza Nur şöyle söyler;  

            “Ekonomik olarak müthiş bir zarar. Milyonlarca lira dışarıya akıp gitti. Bundan

da Yahudiler yararlandılar. İtalya ve Fransa’da mevcut yeni ve eski şapkaları milyonla memlekete soktular. İki-üç Frank kıymeti olan bu şapkalar en aşağı on liraya (120 Frank) satıldı. Bunların çoğu zımpara kâğıdı ile temizlenmiş kullanılmış şapkalardı. ” 

Bir ülkenin vizyonunu bir anda genişleten  bu müthiş (!) şapka İnkılabını protesto etmek için ülkede isyanlar, olaylar çıkmadı değil. Meselâ;  

28 Kasım’da Sivas’ta çıkan ve “Şapka giymek istemiyoruz. Gâvur kılığına girmek istemiyoruz” naralarıyla bağırarak valilik binasına yürüyen halk asker tarafından durduruldu ve yürüyüşü tertip etme suçundan dolayı 2 hoca idam ile cezalandırılmış geri kalan ise, çeşitli sürelerde hapse mahkûm edilmiştir. 

            Aynı tarihlerde Erzurum’da halk,  çifte minareli camii meydanında şapka aleyhtarı bir eylem yapmış bunun karşılığı olarak asker kalabalığa ateş etmiş 15 kişi vurularak öldürülmüş, biri kadın olmak üzere 13 kişi idam edilmiş, 80 kişi tutuklanmıştır. 

Erzincan’da yaşanan hadise ise tam bir insanlık ayıbıdır. İstiklal Mahkemesi o tarihlerde şapkaya karşı çıktığı için Mevlevi İbrahim Hakkı Efendi’yi gıyabında idama mahkûm eder. Fakat hocaefendiyi bulamadığı için bu idamı gerçekleştiremez. Bir sabah namazı vakti İbrahim Efendi ruhunu Allah’ına teslim eder.  Çocukları babalarının ölüm haberini İstiklal Mahkemesine bildirir. Mahkeme tarafından köye bir müfreze gönderilir. Müfreze başındaki yetkili bu durumu kabul etmez.    "..Olmaz. bu adam kanuna karşı geldi mutlaka asmam lazım" der. Bunun üzerine kabir açılır. Şahitlerin huzurunda kanuna muhalefet etmek suçundan ceset asılır sonra tekrar gömülür.

24 Kasım’da Kayseri’de, 27 Kasım’da Maraş’ta, 17 Aralık’ta Rize’de, 31 Aralık’ta Ankara’da, 2 Ocak’ta Çorumda,  1 Şubatta Giresun’da halk eylemleri görülür. Sonuç yine aynıdır. “Bu yüksek ve önemli amaç” için binlerce kişi öldürülür yüzlerce kişi asılır. Onbinlerce kişi hapse atılır. Bu arada bu şehitlerden biri de herkesin bildiği rahmetli İskilipli Atıf Hoca’dır.

Başka söze ve başka misale gerek var mı?...

 

Yorumlar8

  • Enes 6 yıl önce Şikayet Et
    yanlış yapıp inandıklarını abartan “gayri resmi”ciler nedir, Ne demektir anlamadım.
    Cevapla
  • karacaoğlan 6 yıl önce Şikayet Et
    hep malum siyasi parti adı altında hainlik yapanların eseri bu işler ,çünkü kanları ermenistana ait onların
    Cevapla
  • cccc 6 yıl önce Şikayet Et
    işte bunlarla lozanla memlekti gavura peşkeş çekip kendi masdenlerimizi bile işletmeyeceğimize imza atarak, tüm otomobil,uçak,lokomotif, vs. fabrika ve sanayimizi kapatarak, bu yetmemiş vatanı bitirmişiz, şeker, sigara ve içki fabrikası açarakta insanlarımızı bitirerek, tüm eğitimk kurumlarımızı kapatıp, ilim adamlarını asıp, avrupa ajanlarına teslim ederek, ülkemizi mürffeh medeniyetler seviyesine çıkarmışız.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • abdullaah 6 yıl önce Şikayet Et
    tüm ölmüşlerimize Rabbim rahmet etsin...tüm zalimler için de yaşasın CEHENNEM...Herşey mahkeme-i kübrada görüşülecektir..iyi ki ahiret var...elhamdulillah..
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • BÜLENT DUMAN 6 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat