Hani bir laf vardır. Halk arasında tabiri caizse sıfır tüketen, biten, miadı dolan, sözü hiçbir şey demek olmayan insanlar için kullanılır;

“MÜFLİS TÜCCAR ESKİ DEFTERLERİ KURCALAR”

İşte bu hesap, nasipsizlerin, doğru yolu bulamayıp şaşkın şaşkın etrafa bakanların sokağında oturan, zavallı ve bilgisiz oldukları halde her konuda bilgi sahibiymişler gibi yazıp çizenlerin en kıdemlileri arasında biri var, adına anası Emin, Babası Çölaşan demiş bildiniz mi?

Bilmiyorsanız, yani bu yazıyı okuyanlar arasında bu gariban, bilgisiz ama bu bilgisizliğinin farkına varmayan, biçare Emin Çölaşan’ı tanımıyor ve bilmiyorsanız üzülmeyin, hiç önemli değil.

Zira;

Bir zamanların esip gürleyen her sözü, her yazısı ferman mukabilinde karşılık gören şimdi ise adını sanını etrafındaki birkaç kişinin dışında kimsenin bilmediği Emin Çölaşan, ve onun o zavallı mahallesinin diğer zevatını bilmek, isimlerini öğrenmek yüce dinimizin resulu tarafından dile gelen bir Hadis-i Şerif ‘te de buyrulduğu gibi;

“Faydasız ilimden Allah’a sığınırım” hadisindeki “faydasız İlimin” ta kendisidir.

Anlaşılan o ki, Emin Efendi’nin yazılarının okunma oranları, yani reytingi sıfırı bulmuş olmalı ki, tepki çekmek, okunmak, ne diyor bu adam dedirtmek için eskiden bol bol saldırdıkları bir zaman sonra yazmaktan vazgeçtikleri bir konuyu tekrar ele almış son yazısında.

O yazıda muhatap elbette ve tabi ki, vefatının 100. Yılında bile halâ Emin’in mahallesinin tabiri ile “trend topic” yani reytingte en üste olan cennet mekân Sultan Abdülhamid Han’dır

Emin ve arkadaşları zor durumda kaldıklarında, sıfırı gördüklerinde hep Ulu Hakan’a saldırdılar, saldırıyorlar.

Yine öyle yapmış,

Yani yine Ulu Hakan’ı bilip bilmeden cahil cahil iddialarla karalamaya çalışmış.

Diyor ki Emin Efendi;

Kendisine suikast yapan Ermeni asıllı Belçikalı Edward Jorris’i diğer devletlerden korkup affetti.

Bu yaklaşım için ileri derecede cahil olmak, hiç tarih bilmemek, dönemin konjonktüründen bîhaber olmak, sultanın Edward’ı hengi şartlarla serbest bıraktığını bilmemesi gerekir. İşte bu şartların tamamı ve daha fazlası şu bizim ataşlı oğlan Emin Efendi’de var.

Korkak dediği Sultan Abdûlhamid, Peygamber Efendimizin aleyhinde hazırlanan bir tiyatro için Avrupa’ya posta koyup Fransa’da oyunun oynanmasını nasıl yasakladı. İngiltere’yi Alman kartı ile sıkıştırıp bir nevi kendi dediğini yaptırdı.

Emin oğlan buna korkaklık diyor ama, uluslar arası politika denge politikası diyor. Bilmeden konuşmak ne kadar kolay değil mi?

Ataşlı oğlan Emin diyor ki;

“Abdûlhamid istihbarat teşkilatı kurarak memleket çapında hafiye yani ajan faaliyetleri yaptı.”

Bir devlet başkanını istihbarat teşkilatı kurduğu için, casuslarla ve ajanlarla bilgi akışını sağlayıp problemleri önceden keşfedip çaresine baktığı için suçlamak için sanırım aşırı derecede Emin Çölaşan olmak lazım.

Sultan Abdûlhamid Han, Başka bir ülkenin hükümdarı olsaydı, bugün istihbarat teşkilatı kurduğu sultanı eleştiren Emin ve yanındaki zevat, bizim liderlere onu örnek gösterir, bakın elin kralları istihbarat kurmuş siz ise aval aval bakmışsınız derlerdi.

Her şeyi anlarım da Emincim nasıl “Mecelle” gibi dünyanın ilk Medeni Kanunlarından birinin yazarları olan ehliyetli hakimlerinden oluşan o günün meşru ve resmi  mahkemelerinin padişah katili dediği Mithat Paşa’yı ve onun mason sürüsünü büyük yurt sever ilan edersin bir türlü anlamam, anlayamam..,

Yazında konu edindiğin ve kayıplarını sultana mâl ettiğin Afrika ülkelerini, Kıbrıs’ı, Ege Adaları’nı Lozan’da nasıl kaybettik anlatmıyorum zira sayfam bitti.

En iyisi Emincim, sen bir gün haber7.com’u ara. Benim uygun zamanlarımı öğren buluşmak için randevu talep et. Seninle buluşalım da sana biraz tarih anlatayım.

Neden mi sana tarih anlatayım;

Cevabı çok basit. Ne demişler;

KARANLIĞA KÜFRETME BİR MUM YAK.

İşte bu yüzden ben de küfretmek yerine bir mum yakmak istiyorum.