Eskiden eleştirileri daha makuldü. Ağır sözler etse de, mahcup bir eda vardı üzerinde.

En ağır eleştirisi şuydu: “Bugünkü aklım olsaydı, Başbakanlığı bırakmazdım.”

Eh, olabilir.

En prestijli makamı (Başbakanlığı) bile, hiç sorun yapmadan (!) elinin tersiyle iten birinden beklenir bir isyan hali. Olabilir...

Fakat ne olduysa, “o günkü aklı” terk ettikten sonra oldu.

Sayın Davutoğlu’nun içinden yırtıcı bir adam çıktı.

Eskiden, “Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı. Duymayacak...” diyordu ve ekliyordu: “AK Parti büyük bir davanın adıdır. Bu davaya ihanet ettiğimi görürseniz yüzüme tükürün...”

Şimdi “ahlaksız” diyor.

Evet, “ahlaksız...”

Ne bir mahcubiyet, ne bir utanma duygusu...

Bildiği bütün hakaret sözcüklerini sıralıyor...

Bir de kendi ağzından aktaralım: “Cumhurbaşkanı, AK Parti ve 28 Şubatçı ortaklarının Türkiye’sinde özgür düşünceye, bilgiye, liyakate ve emeğe yer yoktur. Onların Türkiye’sinde akla, ahlaka ve vicdana yer yoktur. Daha da önemlisi gençlere yer yoktur (….) Siyasi hırsı ve kini için artık hiçbir engel tanımayan da bizatihi bu Cumhurbaşkanı’dır. (….) Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihe üniversite kapatan siyasetçi olarak geçmiştir.”

Ben de diyorum ki, ne içirdiniz bu adama böyle?

Nasıl palazlandırdınız?

Kafası sürekli önünde, terbiyeli öğrenci görüntüsü veren, çocuklarla konuşurken bile (bazen o çocukları boynundan tutup kaldırıyordu ya, orası ayrı) sürekli ayakucuna bakan bu naif adamı ne hale getiriniz?

Siz mi (danışmanları ve taraftarları mı) yaptınız?

Yoksa potansiyel mi vardı?

Siz yaptıysanız sorun yok... Gelip geçici bir haldir ve ilk seçimden sonra düzelir...

Potansiyel varsa daha kötü. Kaybederse zıvanadan çıkar, kazanırsa başımıza İsmet Paşa kesilir.

KURULTAY NEDEN BİZİ HEYECANLANDIRMIYOR?

Çünkü sonuç belli...

Kemal Bey, delege yapısını ona göre düzenledi.

Gerçi bazı adaylar, “parti içi demokrasi” kalmış gibi çıkıp birtakım sert ithamlarda bulunacaklar ama genel başkanlık seçimini bilmem kaç yüz oy farkla Kemal Kılıçdaroğlu kazanacak.

Sakin ve steril bir kurultay olacak.

Bazı şişman gazetecileri göremeyeceğiz: Çoraplı ayaklarıyla masanın üzerine çıkıp kıvıramayacaklar.

Şimdi aklıevvel bir Davutçu çıkıp, “CHP’de olanın onda biri AK Parti’de yok” diyebilir.

Peki, CHP’de olanın onda biri Davutçu partide var mı?

Düşüncelerinizi söyleyebiliyor musunuz?

Haris genel başkanınıza en küçük bir eleştiri yöneltebiliyor musunuz?

CHP’de var da ne oluyor?

Grup Başkanvekilleri bile “atamayla” geliyor!

Evet, yanlış duymadınız, “demokrasi tarihinde”, yani demokrasili dönemde ilk kez bir şey oldu:

CHP’nin Grup Başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun imzasıyla seçildiler (!)... 

Star