Sahte Atatürkçüler kurultayı

  • GİRİŞ27.07.2020 11:58
  • GÜNCELLEME27.07.2020 12:05

Girdiği genel başkanlık yarışının 6’sını (altı adedini) kazandı...

 

 

Kazanabiliyormuş demek ki.

Buna mukabil, girdiği yerel ve genel seçimlerin 10’unu kaybetti.

 

 

Öyle böyle değil, “dramatik” sonuçlarla kaybetti.

Son kurultayda “dikensiz gül bahçesi isteyen” bir Kılıçdaroğlu vardı.

Başardı.

Daha doğrusu kafasına göre atamalar yaptı ve kendi genel başkanlığını da (yönetim anlayışını da) iyice sağlama aldı.

Kurultayda yaptığı konuşmada “Huzuru sağlamak için 24 saat çalışacağım” ve “biz sevgi toplumuyuz” gibilerden laflar etti ama taraftarlarının aklı Mustafa Kemal Atatürk’e küfrettiği varsayılan siyasetçilerdeydi.

Kimse Atatürk’e küfretmemişti oysa... 500 yıl önceki vakfiyede yazıyordu o sözler. Adamlar 500 sene sonra bir Atatürk’ün geleceğini nerden bilsinler. Bari muhalefetinizi doğru bilgiler ve argümanlar üzerinden yapın.

Kaldı ki, Ayasofya’nın müze yapılmasını sağlayan “sahte imzalı” bakanlar kurulu kararında vakfiyeden hiç söz edilmiyor. Yani, Atatürk Ayasofya vakfiyesine hiç dokunmamış. Ki, günün birinde açılışta bir engelle karşılaşılmasın.

Kemal Bey’in Atatürkçülüğüne gelince...

Bakmayın, “Atatürk’ü anlamak hepimizin görevi” diye ortaya laf yuvarlamasına, Kemal Kılıçdaroğlu Atatürk’ü anlamaya çalışacak ve anlayacak en son kişidir.

Çünkü Atatürkçü değildir...

Nedir?

Millî/ulusalcı çizgiden koparılmış yeni bir Atatürk inşa etmeye çalışan “görevli” bir siyasetçidir.

Bir zamanlar, “yurtsever” bir CHP’li aramış ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda işi iyice “sömürüye” döktüğünü anlatmıştı.

Bir “Soros muhibbi” olarak bazı (“ulusal”) değerler konusunda “liberal” (yani “geniş”) bir tutum takınması gerekirken, birden “Atatürk ve Türkiye sevdalısı” kesilmiş... Böyle bir sömürü...

Bunu açmasını söyledim.

Şöyle dedi: “Kemal Bey aslında Atatürkçü filan değildir. Türkiye yanlısı da değildir. Konumu icabı Atatürkçü görünmek zorundadır.”

Bunu da açmasını söyledim.

Kılıçdaroğlu, bir tarihte, tarihçi Kadir Mısıroğlu’na “geçmiş olsun” ziyaretine giden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’ı istifaya davet etmişti.

Bu ziyaret “Atatürk’e hakaret”miş... Aynı zamanda “Tarihimize ve şehitlerimize ihanet”miş.

Sözlerini şöyle bağladı yurtsever CHP’li: “Kılıçdaroğlu, Atatürk, Türkiye ve şehitlerimiz konusunda pozisyon alma hakkına, hatta ehliyetine sahip biri değildir ama konumu icabı öyle görünmek zorundadır.”

Kılıçdaroğlu, “istifa” diyor ama arşivler Atatürk’ü aşağılayan, Türkiye’ye karşı düşmanın safında savaşacağını açıkça ilan eden CHP’lilerin skandal açıklamalarıyla dolu.

Kemal Bey bırakın Cumhuriyet değerleriyle alay eden CHP’lilere ses çıkarmayı, bilakis onları baş tacı yapmış ve hepsine birer milletvekilliği armağan etmiştir.

İşte o ihanet arşivi:

Sera Kadıgil, “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar” paylaşımı ve ezana hakaret eden açıklamalarıyla adını duyurdu. “Bugün Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım” sözleriyle safını net bir şekilde ortaya koydu. Eren Erdem, 2011 yılında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Eğer İran-Türkiye karşı karşıya gelirse, Türkiye’ye karşı, İran safında olurum” dedi. 2014 yılında CHP’den milletvekili seçildi, Kılıçdaroğlu’nun prensleri arasına girdi.

İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Mustafa Kemal’in askeri” olmayı içine sindiremedi.

CHP’lilerin Atatürk’e sadakatlerini göstermek için kullandıkları “askeriyiz” ifadesinin yanlış olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu’nun partide en güvendiği isimlerden biri olarak görevine devam ediyor. 

Akşam Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat