İşgal ordusunun kayıpları
- GİRİŞ08.02.2025 09:10
- GÜNCELLEME08.02.2025 09:10
ABD Başkanı Trump’ın Gazze’yi tahliye etme planının tümüyle kendi görüşü ve planı olduğunu sanmıyoruz. Öyle ulu orta yani doğaçlama ortaya atılmış bir plan da değildir. Bizim tahminimize göre bu planın tasarımını yapanlar ve Trump’ın önüne koyanlar işgalci siyonistlerdir. Trump’ın kendi danışmanları tarafından ihtiyatlı bir şekilde ele alınmasına rağmen, çok az istisna dışında siyonistlerin bütün kesimleri tarafından memnuniyetle karşılanması da bunu gösterir. Buna neden ihtiyaç duydukları hakkında aşağıdaki bilgiler fikir verecek. Stratejik arka planıyla ilgili kanaatlerimizi ise yazının sonunda dile getireceğiz.
İşgal ordusunun son resmi açıklamalarına göre, işgalcilerin Gazze’ye yönelik savaşı başlatmalarından sonra 1845 “İsrailli” öldürüldü, 23 bin 955 “İsrailli” de yaralandı. Bu bilgiyi doğru kabul etsek bile, savaşın işgalcilere beşeri kayıp açısından da hayli ağıra mal olduğu anlaşılır. Çünkü işgal rejiminin önceki savaşlarına kıyasla önemli bir sayı karşımıza çıkıyor. Resmi kayıtlara göre işgalcilerin kaybının bu sayıyı aştığı tek savaş Yom Kippur Savaşı olarak da adlandırılan Ekim 1973 Savaşı’dır. Bu savaş aynı zamanda işgal ordusunun çevredeki Arap ülkelerinin ordularıyla karşı karşıya geldiği ve yenilgiyle çıktığı tek savaştır.
Ancak işgal rejiminin Gazze’ye yönelik soykırım savaşında gerçek kayıplarının resmi açıklamalarda verdiği rakamların çok üstünde olduğu tahmin ediliyor. İşgal ordusuna Genelkurmay Başkanı olarak tayin edilen ve 6 Mart’ta göreve başlaması beklenen General Eyal Zamir’in dolaylı bir yolla yaptığı itiraflar da bunu açığa çıkardı.
Zamir, 2024 yılı içinde 5942 adet yeni İsrailli ailenin yaslı aileler listesine eklendiğini söyledi. Yorumcular bu bilginin asker kayıpları hakkında bir itiraf niteliği taşıdığını çünkü “yaslı aileler” ile asker ailelerinin kastedildiğini, sivillerin ailelerinin farklı bir şekilde tanımlandığını dile getirdiler.
İşgal ordusu bu savaşta kayıplarının açığa çıkmaması için çok sıkı bir sansür uyguladı. Siyonistlerin kendi medya organlarına resmi açıklamaların dışında, ordunun kayıpları hakkında herhangi bir sayı vermemeleri konusunda talimat verdi ve sıkı takip uygulaması gerçekleştirdi.
Ancak bazı kaynakların, özellikle hastane, mezarlık ve sivil toplum kuruluşlarının verdiği bilgilere dayanarak bazı çıkarımlarda bulunmak suretiyle elde ettikleri sonuçları dış medyaya sızdırdıkları oldu. Bu türden kaynakların verdiği bilgilerde işgalcilerin 7 Ekim 2023’ten itibaren yaşanan çatışmalarda Filistin ve Güney Lübnan’daki kayıplarının 13 bine ulaştığı belirtildi. Buna asker ve “sivil” olarak tanımlanan yerleşimci kayıplarının dahil olduğu ifade edildi. Eğer bu bilgi doğruysa, işgalcilerin son Gazze Savaşı sürecindeki kayıplarının, ondan önceki savaşlarda verdikleri kayıpların toplamından daha fazla olduğunu gösterir. Biz bu bilginin doğru olması ihtimalinin çok daha güçlü olduğuna inanıyoruz.
İşgal ordusundan yaralanan askerlerin çoğu kalıcı olarak sakatlandı. Psikolojik sorun yaşayanların sayısı ise sakatlananların en az iki katına tekabül ediyor. Bir araştırma kurumu 2030’da işgal ordusu askerlerinden malül sayısının 100 bini geçmesinin beklendiğini, bunların yarısını ise kalıcı psikolojik sorunlara maruz kalanların oluşturacağını dile getirdi.
Bütün bu bilgiler işgal ordusunun Filistin direnişi karşısında bir tükeniş trendine girdiğini gösterir ki bu da uzun vadede işgal rejiminin geleceğini ciddi risk altına sokacak durumdur. Ondan dolayı siyonist işgal rejimi şimdi Filistin halkını, yerine göre zorla tehcir yerine göre de bazı teşviklerden yararlanmak suretiyle “gönüllü” olarak başka yerlere intikal etmeye ikna politikalarıyla siyonist işgalin ömrünü uzatma yöntemleri geliştirmek için uğraşıyor.
Ancak işgal rejiminin de onun arkasında duran ABD emperyalizminin de bu konudaki tüm çabaları boşunadır. İşgalcileri yakın gelecekte çok daha büyük “sürprizler” bekliyor. Ama onlardan söz etmeyi şimdilik ertelemek durumundayız.
Ahmet Varol / Yeni Akit Gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol