DON KİŞOTLAR yine sahnede
- GİRİŞ06.07.2022 08:08
- GÜNCELLEME06.07.2022 08:08
Ülkemizde belirli mihrakların yine belirli periyotlarla vizyona soktukları senaryolar gereği olan, fakat tanımı, mahiyeti, nispeti, tesiri ve boyutu tam olarak ifade edilemeyen, yıllardır yeri, zamanı geldiğinde(!) ısıtıla ısıtıla gündeme getirilmekten bıkılmayan, her derdin devası laiklik yeniden sahne aldı.
İsmailağa cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze namazı geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla kılınmıştı. Atatürkçü Düşünce Derneği cenazede laikliğe uyulmadığı gerekçesiyle konuyu yargıya taşımış.
Toplumsal mühendislik merkezlerinden biri olan, isimleri bir şekilde intihal, suiistimal ve darbe iddiaları ile anılan berduşların elinde, emekli generallerin ablukası altında olan ADD “meydan çığırtkanlığı” yapmaya başladı.
Milletimin inançlarıyla, kültürüyle kavgalı olan, halkın mizaç, fikir, eda, üslûp ve anlayış farklarından ürken, söylemleri rijit, retoriği abartılı olan yüzde birlik mutlu, egemen azınlık içlerindeki kini, sürdürdükleri husumet ve meydan okuyuşu alarma geçirip yeniden “laiklik müdafaa hattı” oluşturmuşlar.
Gereksiz saplantılar ve mantıktan yoksun düşünce tarzıyla, bilgisiz fikirlerle, fikirsiz bilgilerle, yasaklarla, toplumu kamplara bölen Kemalizm, laiklik, irtica istismarının arkasına sığınıp 90 yıl öncesinin hayaliyle yaşayanlar, “aklın ve bilimin ışığında yürümekten”, “dogmalardan uzak kalmaktan” korkanlar aldıkları emirler gereği yeniden seslerini yükseltmeye başladı.
Dini sürekli olarak kontrol altında tutmaya ve amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan, Kemalist tortuları hayatlarının değişik aşamalarında yansıtan ve yaşatan, Kemalizm’e veya laikliğe din gibi sarılanlar, fayda hesaplarını, ilke tazelemelerini, kendi aralarındaki hegemonya kavgalarını bile bu kavramın şemsiyesi altında yapanlar biz buradayız der oldular.
Dün askeri marşlar, ağıtlar, gözyaşları, öfke, utanç eşliğinde, çalınmış umutlar, hırpalanmış düşler eşliğinde ayak seslerini yükseltenler bugün yeniden biz buradayız demeye başladı.
Toplum üzerinde “siyasi ve ideolojik egemenlik kurma” peşinde olan, her değişikliğe karşı teyakkuza geçen, paranoyal kuşkuları, vehimleri, uydurulmuş korkuları sonucu ellerinden giden kişisel imtiyazlarını geri almak için siyasi çığırtkanlığa başladılar.
Kendisi gibi olmayanlara karşı duyduğu nefreti ve öfkeyi seslendirerek “Yobaz”ı oynuyorlar.
Sadece nefretleri ve gizli hesaplarıyla motive olan, özgürlüklere, farklılıklara, inanca saygısı, tahammülü olmayan, Cumhuriyet değerleri diye feveran edip, Cumhura zerre kadar itibar etmeyen kentli laik beyaz Türkler sevgi ile yaşamak varken etrafa yeniden laiklik maskesiyle öfke ve kin tohumları serpmeye başladılar.
Milleti dininden uzaklaştırıp paganlaştırmak ve kolayca yönetmek arzusuyla laikliği kendilerine kalkan yapıp teşkilatlananlar, “laiklik elden gidiyor” paranoyası kullanılarak milletin moral değerlerini kendisine hasım olarak hatta düşman olarak gören ve onunla mücadele etmeyi ilke edinen, 90 senedir dindarlara hayatı zehir etmeye çalışanların ve toplumu İslam’dan uzaklaştırmaya çalışanların tek gerekçeleri laiklik.
Materyalist düşünceyi ön plana çıkarıp “ateizm”in kolaycılığıyla karıştırarak ayrı bir din haline getirip “Anti-İslamist” bir baskı kurmaya çalışanlar bunlar.
Laikçi egemenlerin tutumu, laiklikten çok kendi, gelecekleriyle, koltuklarıyla ilgili endişelerden kaynaklanıyor. Laiklik merkezli çıkışlarının özünde “sınıfsal kaygıları” yatmakta.
Bunlar ülkede kaymaklı köşelere kurulmuş statükoyu korumak, saltanatlarını sürdürmek amacıyla bir kurtarıcı misyonu edinip, laiklik kavramına sarılarak “bilgi kirlenmesi“ yoluyla aksülamelleri önlemeyi başarıp hem keyfi, hem küfri ve hem de cebri bir barbarlıkla devamını denemektedirler.
Laiklik kisvesi altında halkın kültür, tarih ve medeniyet şuuru yok edilmek, İslam’la ilişkileri sarsılmak, halk kimliksizleştirilmek, idealsizleştirilmek, iddialarından vazgeçilerek, batı kültürü, hayat tarzı, sembolleri, idolleri benimsetilerek Türkiye’nin elden gitmesine yol açacak kaygan zemin oluşturmak amaçlanmaktadır.
Milleti dininden uzaklaştırıp paganlaştırmak ve kolayca yönetmek arzusuyla laikliği kendilerine kalkan yapıp, nefret kıvılcımları saçarak teşkilatlananlar “laiklik elden gidiyor” paranoyası kullanılarak, defalarca milli iradeye tecavüz ettiler.
Laiklik dedikleri, “helvadan put” insanları terbiye etme anlayışının simgesi konumuna getirildi.
Kendilerini devletin, milletin, ülkenin, demokrasinin, hukukun, temel insan haklarının, halk iradesinin, milli kimliğin, sağduyunun üzerinde gören azgın azınlığın dilindeki ve gönlündeki laiklik kelimesi “dinsizliğin maskesi, şifresi, kod adıdır.”
Rejim elden gidiyor feryatlarıyla yapılan eleştiriler ve şovlar köhnemiş ve karanlık fikir sahiplerinin tek tutunacağı daldır. Saldırganlıkları, hırçınlıkları biraz da bundan olsa gerek.
Ülkemiz insanlarını bir fikir doğrultusunda ehlileştirme çabasındaki toplum mühendislerine düşünsel Rönesans’ımızı gerçekleştirdiğimizi, itaat kültürünü yıkarak orijinal hareket tarzları geliştirebildiğimizi gösterme zamanıdır.
YENİ AKİT
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol