Faşizm, Altı Ok’un esin kaynağıdır
- GİRİŞ24.08.2022 08:16
- GÜNCELLEME24.08.2022 08:16
Sekiz ayaklı, altı kafalı masanın sakinleri, çiftetelli medyasının tuzu kuru yazarları, halktan kopuk aydınları Tayyip Erdoğan’ın yeniden Reis-i Cumhur olmaması için canhıraş çalışıyor.
Halk ile duygusal bağı olmayan CHP zihniyetinin halkın inancına olan öfkesi, milleti tahkir ve tezyif eden oligarşik düzenin devamı için son çırpınışların ifadesi olarak ittifaklar yapılıyor.
Ülkede demokrasinin eskisi gibi militarist-jakoben vesayet altında kalması için kendilerini bu memleketin asıl sahibi geriye kalanları ise kendi yaşam standartlarını yürütmede gerekli olanlar olarak görenlerin feryadının dillere indirgenmiş nağmeleridir çıkardıkları çığlık sesleri.
Erdoğan’ı tüm dünya takdir edip alkışlarken, Kılıçdaroğlu’ndan bunca hezimete rağmen niye kimse feragati, kurtuluşu istemiyor, isteyemiyor? Kılıçdaroğlu’nun başarısızlıklarına, korku salan ve negatif politikalardan beslenen söylemine tahammülleri niye sınırsız?
Seçim sathı mailine girilirken cuntacıların Atatürk sevdası niçin yeniden depreşti?
Onların gerek ideoloji, gerekse ezber icabı bugünkü izleyicileri niye bu gündemi canlı tutmak için gayret sarf ediyor?
Yoksa ideolojik Atatürkçülük ve onun somutlaşması olan altı okun yeniden şekillenmesi dillendirilir diye mi korkuyorlar?
Oysa faşizan bir tonlama taşıyan altı ilke etrafında oluşan CHP ideolojisi marjinalleşmiş durumda.
Solun başarılı olmasının şartı kendi toplumuyla barışmasından geçer. Bugün geldiğimiz noktada bunun ön şartı da “İslam’la barışmak”tır.
Altı Oku Türk Devleti’nin kurucu programı olarak görmek, somutlaşmış doktrini Türkiye’de devletin resmi görüşü bellemek abesle iştigaldir.
Altı okun, siyasi hayatımızı kısıtlayıcı bir şekilde kullanılması, demokratik bir sistemde mümkün olamaz.
İdeolojilerden uzak, tarafsız, demokratik, vatandaşı devlete karşı koruyan çağdaş bir anayasa hazırlandığında bu zihniyetin yüz yıldır millete yutturduğu inkılapların gerçekte bir ihanet eylemi olduğu görülecek ve milletçe anlaşılacaktır.
Prof. Dr. Ömer Çaha, altı okun Atatürk’e atfedilmesinin yanlış olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: Altı Ok’un esin kaynağı faşizmdir. Altı ok Mussolini’nin 12 oklu faşist partisinden esinlenerek oluşturulmuştur.
Halkın Atatürk’ü mü, Kemalistlerin Atatürk’ü mü? Sosyolog Prof. Nur Vergin’in yıllar önce belirttiği gibi, Atatürk halkın bir kültürel toplumsal değeridir ve onun rencide edilmesinden rahatsızlık duyulmaktadır. Kemalistlerin Atatürk’ü ise çok farklı bir varlıktır.
Kemalizm’in altı okundan “devletçiliği” çıkarıp yerine “demokrasiyi” koyalım mı?
Tutku ve sorun yalnızca laiklikse, sessiz bir dönüşümü sağlayacak böyle bir değişiklikten gocunmamaları gerekir.
CHP zihniyeti ve Kemalistler, altı oka demokrasiyi eklemeye varlar mı? Sanırım bu soru onların sahtekâr mı, yoksa samimi mi olduğunu ortaya koyar. Kemalizm’e demokrasiyi ekleyelim, halkın iradesi tek ölçü olsun.
Yürekleri yeter mi, yetmez. Sebebini anlatayım.
Altı ok hangi ilkelerden oluşuyor?
Cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik.
Cumhuriyetçilik konusunda hemen herkes hemfikir. Kimse padişahlıkla, monarşiyle filan yönetilmek istemiyor.
Laiklik, Atatürk tüccarlarının rant kapısı haline gelmiş bir terim. Tanımının yapılmasından, içeriğinin açıklanmasından korktukları tek kelime. Bu konuda gayet geniş bir uzlaşma var ama sadece “kelime” düzeyinde. Oysa Laiklik dindarın da, dinsizin de teminatı olmalı. Laiklik dindarları zararlı, dinle sorunu olanları çağdaş sayan bir sistemin adı değildir.
Milliyetçilik. Ilımlı, yumuşak, hoşgörülü, kucaklayıcı bir milliyetçilik.
Kafatasçılığa varan ya da “Ne mutlu Türküm diyene” demeyenleri “düşman” ilan eden, milleti “kitlesel karşı koyma refleksi göstermeye” çağıran dayatmacı, ayrımcı, kavgacı bir milliyetçilik değil.
Devrimcilik. Değişim devrim yoluyla olmaz, evrim yoluyla olur. Halkın demokratik usullerde beyan edilmiş rızasıyla olur.
Halkçılık. “İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz” deyip halkı bizden olanlar ve diğerleri olarak sınıflara ayıran ilkedir.
Gördüğünüz gibi cumhuriyetçilik haricindeki ilkelerde de ciddi sorunlar var. Anayasanın bir ideolojiye angaje olması ciddi sorundur.
Bugün demokrasi çizgisi en önemli hedef olarak millet iradesinin siyaset üzerine etkisinin tam ve eksiksiz olarak yansıması olarak görüyor.
Bunu Batı da aynen böyle görüp uygulamaya geçiriyor.
Ey kendini ülkenin sahibi gören imtiyazlı sınıf…
Helalleşme oyununun hayat bulması için lisan-ı münasip ile konuşacak, tartışacak, düştüğünüz çukurdan kurtarmak için değişecek, gelişecek ve İslam’la ve Müslümanla savaşmaktan kesinlikle vaz geçeceksiniz.
Din ve vicdan hürriyetini ayaklar altına alan sadistçe uygulamalarını “laikliğin savunulması” sanan Laikçilik dinin mensupları gerçek hayatın gerçekleriyle yüzleşecek ve yaşayacaksınız.
YENİ AKİT
Yorumlar4