Kılıçdaroğlu - Kılıçdaroğlu - Baykal ve CHP'nin Geleceği
- GİRİŞ02.04.2009 10:18
- GÜNCELLEME02.04.2009 10:18
Yıldızı İstanbul belediye başkanlığı adaylığından önce parlamış olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışı kampanya boyunca sürüp, sonunda da Türkiye’nin en büyük kentinin oylarının % 40’a yakın bölümü, Gandi Kemal’e gidince, onun CHP içindeki konumunun gündeme gelmesi kaçınılmaz oldu.
CHP uzun zamandır böylesi bir seçim başarısı gösteremiyordu. 29 mart seçimlerinde de, kimilerinin sevincini haklı gösterecek bir durum yoktu; CHP yine büyük bir ilerleme kaydedememiş, 2007’den bu yana yitirdiği %8’in çoğunu kendi yanına çekememişti.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin hem Türkiye hem İstanbul ortalamasının üstündeki oyu alma başarısının CHP’nin bu olaydan ders alarak bir şeyler yapması gerektiğini düşünenlerin önünü açması ve sorunun gündeme oturmasını sağlaması kaçınılmazdı.
Nitekim öyle de oldu ama soru ne yazık ki, doğru şekilde konmadığı için doğru bir sonuca varmak olanağı da azaldı.
Yanlış biçimde ortaya atılan soru şuydu:
- Bu zafer bize Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu göstermiyor mu?
Oysa doğru soru şu olmalıydı:
- Kılıçdaroğlu olayı bize CHP için nasıl bir yapılanmanın gerektiğini gösteriyor?
***
Sorunun yanlış soruluş biçimi, en sonunda en radikal değişim olarak Deniz Bey’in gidip, Kemal Bey’in gelmesini sağlayabilir.
Böyle bir değişim çoğu kimse için, ilk bakışta CHP’nin sorununu çözebilir gibi görünüyorsa da aslında çözemez.
Deniz Baykal’ın CHP’nin önünde bir engel olduğunu sürekli vurgulamış olan birinin şimdi bunları söylemesi garip gibi görünebilir.
Ancak olaya biraz daha baktığımız zaman, Deniz Baykal’ın CHP’nin iktidar yolunda engel oluşturmasının nedeninin kişisel özelliklerinden kaynaklanmadığını rahatlıkla görürüz.
Baykal’ın Türk siyaset sahnesindeki diğer liderlerle karşılaştırıldığında, ne birikim, ne öğrenim, ne deneyim, ne fizik, ne aile yaşamı, ne hitabet gücü, ne temiz politikacı görüntüsü bakımından bir eksiği vardır. Tam tersine birçok alanda öbürlerinin hepsinden üstündür.
“Peki, denebilir şimdi, madem öyle bu adam neden CHP’nin önünde engel olarak görülüyor?”
Baykal kişisel özellikleriyle değil ama siyasete yaklaşımı ve siyaset etme modeli olarak engel oluşturuyor.
***
Baykal, demokratik, katılımcı, daha geniş tabana yayılabilen, halk ile iletişim kurabilen, genç kadroların sorunları taban ile birlikte yerinde saptadığı, üyeliği liyakat esasına dayanan yaratıcı, geniş kitleleri, halkı kucaklama yeteneğine sahip, bütün sorunlarını tabanıyla tartışan, demokratik yarışmacı, yani gerçek sosyal demokrat bir örgütlenme modelini değil, tam tersine lider sultası ve dar hizipçiliğe dayanan modelin en çarpıcı simgesi haline geldiği için engeldir.
Kemal Kılıçdaroğlu ise kısa süre içinde bir de ekip çalışmasını becererek, hem kişiliği hem siyasete yaklaşımı ile kamuoyunda yukarıda söylediğimiz alternatif modelin simgesi haline geldiği, onunla kaynaşıp bütünleştiği için bu kadar önem kazanmıştır.
Durum böyle olunca, bu örnekten yola çıkarak sorulacak soru, kim “değil”, “nasıl” sorusu olmalıydı.
Sanırım CHP’nin güçlenmesinde, rejim adına yarar görenler, bu partinin yeniden yapılanması için harekete geçmek durumundadırlar. Önerilmesi gereken şey, yeni bir adam, Baykal yerine Kılıçdaroğlu değil, yeni bir model olmalıdır. Bu modelin oluşturulmasına, Baykal da, Kılıçdaroğlu da diğerleri de katkıda bulunabilirler.
Kurtuluşun model yerine adamda aranması nafile olacaktır, çünkü bu modelle CHP’yi kurtarabilecek kimse yoktur, olamaz da...
Ali Sirmen - Cumhuriyet
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Yorumlar11