ABD Libya'da tabutumuza çivi çakar, o kadar…
- GİRİŞ25.06.2020 11:49
- GÜNCELLEME25.06.2020 11:56
"Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye ve ABD olarak birlikte çalışmamızı önerdi. Sayın Trump da buna olumlu baktı ve bizim düzeyimizde yani dışişleri, savunma bakanları düzeyinde, istihbaratlar düzeyinde birlikte çalışma talimatı aldık. Şimdi teknik düzeyde arkadaşlarımız görüşüyor. Burada ortak hareket etmemiz, bölgenin istikrarı ve Libya'nın geleceği bakımından da önemlidir."
Pişmiş aşa su katmak istemem ama, Çavuşoğlu’nun TASC (1) toplantısında söylediklerinin Amerikan tarafında karşılığı olduğunu düşünmemiz için elimizde herhangi bir veri bulunmuyor.
Aksine, karşımızda, Washington’daki İsrail lobisinin merkez düşünce kuruluşu Amerikan Ulusal Güvenliği için Yahudi Enstitüsü’nün (JINSA) yayınladığı iki yazı ve bu yazılardan sonra Pentagon’un nasıl harekete geçtiği gerçeği duruyor.
· LİBYA’DA TÜRKİYE KARŞITI CEPHE…
İlk yazı, (Büyükelçi) Eric Edelman ve (General) Charles “Chuck” Wald imzası, “Amerika Libya’da Türkiye ve Rusya’ya Karşı Harekete Geçmelidir” başlığıyla 8 Haziran 2020’de yayınlandı. (2)
Siyonist lobinin zirve isimlerinden, ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Edelman ve ABD Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcılığından emekli, her fırsatta İran’ın İsrail’in güvenliğini kalıcı kılmak için bombalanması gerektiğini savunan General Wald’ın neler yazdığını uzun anlatmama gerek var mı?
BM tarafından meşru kabul edilmiş Trablus yönetimini “Müslüman Kardeşler-İslamcı” olarak niteleyen (CHP’li Çeviköz de öyle düşünüyor) ve Türkiye’nin varlığını Avrupa için güvenlik riski sayan yaklaşımdan şu satırları vereyim yeterlidir: Doğu Akdeniz, Amerikan büyük stratejisinin içinde yer almalıdır. Güçlü Amerikan donanmasının varlığı ve Yunanistan ile askeri işbirliğinin güçlendirilmesi Türkiye’nin saldırganlığını durdurabilir. Birleşik Devletler bölgeye özel temsilci atamalı ve bu temsilci ABD-yanlısı Doğu Akdeniz Gaz Forumu devletleriyle (3) yeni doğalgaz yataklarının geliştirilmesi ve Türkiye’nin yıkıcı deniz alanı faaliyetlerinin durdurulmasında çalışmalıdır.
· AFRİCOM’U İSRAİL HAREKETE GEÇİRDİ…
Bu konuda ikinci yazı, yine emekli bir generalin, Thomas “Tom” Trask imzası ve “Çok Geç Olmadan Washington Libya’da Hızlı Hareket Etmelidir” başlığıyla (4) 15 Haziran 2020’de yayınlandı. Bu yazıyla birlikte Amerikan Afrika Kuvvet Komutanlığı AFRICOM’un hareketlendiğini gördük.
Bu hareketlenmenin görünen yüzünde, Libya’daki Rus varlığına karşı kalıcı tedbir alma gayreti var olsa da, Türkiye’nin de açık hedef olduğu açıktır.
“Libya’da etki gücü sahibi olması, bölgedeki Amerikan müttefiklerini tehdit eden Erdoğan’ın, Müslüman Kardeşleri hakim kılma politikasının güçlenmesi anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin yasadışı olarak zorladığı Türkiye-Libya arasındaki sularda sürdürdüğü gunboat diplomasinin de güçlenmesidir. Bu durum, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ve Mısır’ın Washington’un da Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını karşı desteklediği enerji politikalarının çıkmaza girmesi demektir.” (General) Trask’ın bu sözleri yeterlidir.
· İSRAİL, HAFTER’İ DEVRE DIŞI BIRAKMIYOR…
Ortadoğu’da “siyonizmin çöplüğü” kimliği taşıyan Birleşik Arap Emirlikleri aracılığıyla temas kurduğu Hafter’in –sözde- askerlerini üç yıldır eğiten, isyancı gruba silah ve teknoloji transferi yapan İsrail’in, bu şahsı devre dışı bırakmaya niyeti yok. Bunu, AFRICOM Komutanı Gen. Stephen Towsend ve Büyükelçi Richard Norland’ın Zuvara’da meşru yönetimle yaptıkları toplantıda söylediklerinden anladık.
Toplantıyla ilgili AFRICOM açıklamasındaki şu cümle önemli: ABD Dışişleri Bakanlığı, AFRICOM’un desteğinde son olarak Ulusal Mutabakat Hükümeti (Trablus) ve Libya Ulusal Ordusu (Hafter)’in ikisiyle de temasları sağlamıştır ve Libya’da büyük yıkıma neden olan çatışmaların bir çözüme ulaşması için temaslarını da sürdürecektir.
Gen.Towsend’in Libya’daki Rus askeri varlığını, Büyükelçi Norland’ın ise “tüm yabancı güçlerin” ellerini Libya’dan çekmesi gerektiğini ifade ettiğini aynı açıklamadan anlıyoruz.(5)
Kuşkusuz, bu tür “kimse kazanmasın, bırakalım dağınık kalsın” yaklaşımlarına net cevap Sirte-Cufra harekatının bir an önce başlatılmasıdır.
Bu hat, Mısır diktatörü Sisi’den çok, İsrail’in “kırmızı çizgisidir…”
Güvenmeyin…
Türk-Amerikan ilişkisinin gerçek karakteri Beyazsaray’da değil, Pentagon’da şekilleniyor…
Star.com.tr
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol