Kurt postuna bürünmüş çakallar
- GİRİŞ13.05.2022 09:14
- GÜNCELLEME13.05.2022 10:00
İslam medeniyet ve kültürünün karakteri ve düşünce tarzı Mevlana’nın ifadesiyle; ’’Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol’’ ölçüsüdür. ‘’Birgün siz bizim putlarımıza tapın, birgün de biz sizin rabbinize tapalım’’ anlayışı İslam toplumunda asla kabul görmez.
Günümüz ideolojik hareket ve partilerinin temel düşünceleri ve hayata bakışları nasılsa onu öylece ortaya koyup insanlardan oy istemeleri, toplumun karşısına öyle çıkmaları doğru ve dürüst olan bir davranıştır. Birgün Münafık birgün Kafir, birgün Müslüman bir gün Hıristiyan gibi görünme kaypaklığı kimi parti ve hareketlerin, lider ve önderlerin ahlaki yapısını ve kimliğini de ortaya koyuyor.
Hırs, öfke, kin ve nefret siyaseti, geçmişini kötüleyerek, geleceğini tehlikeye atarak muhalefet yapma alışkanlığı bir sürü soytarılığı da beraberinde getiriyor. ‘’Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, yeter ki; Tayyip baştan gitsin’’ mantığıyla nasıl Abdulhamid’i tahttan indirdilerse; biz de aynı şekilde yapacağız ve Erdoğan’ı baştan indireceğiz’’ ifade ve iddiası 114 yıl önceki ihanetin günümüze yansıması bugün Kurt postuna bürünmüş çakallar temsil ediliyor.
Dün; ‘’özgürlük, eşitlik, demokrasi, diktatöre karşı mücadele olarak’’ sembolleştirilen isyan ve ihanet hareketinin hedefi Abdulhamithan idi. Bugün; aynen dün olduğu gibi, aynı sloganlarla, aynı batı uşağı ikiyüzlü dönmeler, yerli münafıklar ve ahmaklarca temsil edilen ihanet hareketi ne idüğü belirsiz parlamenter demokrasi etrafında toplanan çakallar tarafından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef gösteriyor. Ayrı zaman dilimlerinde meydana gelen bu iki hareketin arkasında yine Batı medeniyetinin eşkiyaları vahşetin çocukları İngilizler, Fransızlar, ABD, Almanya vs. var.
İttihatçıların Abdulhamithanı tahtan indirme ve sürgüne gönderme kararını; Ermeni Ayan Aram Efendi, Draç Milletvekili Arnavut Esad Toptani, Selanik Milletvekili Yahudi Emanuel Karasso,Mason Arif Hikmet Paşa Abdulhamid’in makam odasında tehditler ve hakaretler savurarak yüzüne okudular. Bu şerefsizlerin hepsinin günümüzdeki uzantıları altı ayaklı masanın etrafında toplanan birbirine benzemez dostların içinde var. Yani, tarih bu topraklarda 114 yıl sonra canlı canlı gözümüzün önünde bir daha tekrar ediyor. Yanlışlar göz göre göre bir daha işlenmek, ihanetler bir daha bu milletin üzerine bela ve musibetler olarak yağdırılmak isteniyor.
‘’ Ben 33 sene milletimin, devletimin selameti için çalıştım. Hakim’ im Allah ve beni yargılayacakta Rasulullahtır.’’ diyen yüce Hakan Abdulhamit’in yerinde bugün, ‘’ Biz bu yola kefenimizi yanımıza alarak çıktık’’ diyen bir Erdoğan var.
Abdulhamit’in darbeyle baştan indirilmesi ile yıkılan sadece Osmanlı imparatorluğu değil tüm İslam coğrafyası, ihanete uğrayan sadece Osmanlı değil tüm İslam ümmeti idi. Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye tüm Müslüman milletler ve coğrafyalar o zamandan bu zamana emperyalist batılıların baskı, zulüm, işgal ve istilası altında inim inim inlediler. Hala da o bela ve musibetin altından ayağa kalkıp kendilerine gelebilmiş değiller. Onun için Türk ve İslam ülkeleri bugün batılı itlerin, kurt postuna bürünen çakalların, emperyalizmin uşağı uyuz köpeklerin baskısı ve boyunduruğu altında inliyor.
Dün; batılılar tarafından yönetilen ve yönlendirilen yahudi, ermeni, rum bozması, dönmeler ve yerli münafıkların sahneye koydukları ihanetleri aynı şekilde bugün de; yapacaklarını söyleyen ikiyüzlü fırıldak politikacılar var.
Milliyetçi geçinen hainlerle, mafya bozuntusu parti başkanlarıyla, çapulcu sokak kabadayılarıyla, milletin içinde serseri mayınlar gibi dolaşan milletvekili kılıklı manukyanın çocuklarıyla, halk adına halk düşmanlığı yapan teröristler, ajanlar, provakatörlerle aynı ittifak içinde yer alan alnı secde’ li ahmaklar, batıya uşaklık, emperyalizme maşalık yapmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Milletimiz Batı emperyalizmine uşaklık yapan, kendi tarih ve medeniyetinden kopuk bir ülke isteyen yuvarlak masa çocukları ile tarih ve kültürünü, medeniyet ve ahlakını, ülkesini ve coğrafyasını referans alan Türkiye sevdalılarını elbette ayırt edecek feraset ve cesarete sahiptir.
Kuyruğunu apış arasına sıkıştıran, arsız, yüzsüz kirli çakallar ile Anadolu’nun yiğit, kahraman aslanları arasında yurdumuzun her köşesi ve bucağında sürmekte olan bu mücadelede aziz milletimiz; aslanlarını batının leş kargaları ve akbabalarına yem ettirmeyecek, vatanı, milleti, din, ve kültürü için canını feda etmekten çekinmeyen evlatlarının batının kurt postuna bürünmüş çakallarına boğdurmayacaktır. Şimdiye kadar yapmadığı ve bundan sonra da yapmayacağı gibi…
İhaneti yapan hainler, onlara yardım ve yataklık edenler ahmaklardır. Bu işte kazananlar ise; kuklalarını istedikleri gibi parmaklarında oynatan kuklacılardır.
Arif Altunbaş, Haber 7
Yorumlar9