Müttefik rakipler veya dost görünen düşmanlarımız
- GİRİŞ16.08.2024 09:33
- GÜNCELLEME17.08.2024 12:13
İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan gibi Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’nin neyi oluyor? Bunların ikiyüzlülükleri, alçaklıkları, dost görünen düşmanlıları ve bizi her zaman arkamızdan vurduklarını defalarca görmemize ve bilmemize rağmen hala bu ihanet ittifakının kapılarında dilenci gibi bekleyip bizi de birliğinize alın diye daha ne kadar bekleyeceğiz?
NATO’ nun ana kurucusu bu devletler Türkiye’nin müttefikleri mi, rakipleri mi, düşmanları mı? Bu ittifakta onlar mı bizi kullanıyor, biz mi onları? Onlar mı bize hizmet ediyoruz, biz mi onlara? NATO şimdiye kadar kime ve kimin amaçlarına hizmet etti ve ediyor?
Türkiye’ye karşı açılan bir savaş durumunda NATO bizi tutar mı, yoksa en zor anımızda satar mı? Bu devletler bizim ne kadar müttefikimiz veya dostumuz, ne kadar rakiplerimiz veya düşmanlarımızdır hususunda ne hesaplar yaptık ve ne önlemler aldık?
Neden biz Türkiye olarak kendi öz aklımız gücümüz kuvvetlerimiz ve dinamiklerimizle harekete geçerek dini, milli, sosyal, kültürel ve medeniyet değerlerimiz bağlamında güçlü bir birlik ve ittifak oluşturamadık şimdiye kadar? Sorun ve çözüm nerede?
Bunlar ve bunlara benzer sorularla kendi otokritiğimizi ve eleştirimizi ne zaman yapacak, ne zaman batının kuyruğundan ayrılarak kendi yolumuzu çizecek, kendi usul ve üslubumuza göre geleceğimizi planlayıp kurgulayacak ve inşa edeceğiz?
Düşmanın atıyla yola çıkmayı, silahıyla savaş yapmayı, sözüyle harekete geçmeyi, çifte standartlı NATO ittifak ortaklarıyla hareket etmeyi ne zaman terk edeceğiz. Ne zaman kendi benliğimize, birliğimize, özümüze değerlerimize sahip çıkarak insanlığın huzuruna kendi yol yordam, amaç, hedef ve çıkarlarımız doğrultusunda bağımsızca hareket edeceğiz.
Körü körüne içine düştüğümüz/düşürüldüğümüz batı tutkusu, sevdası, aşkı ve belasından ne zaman ve nasıl kurtulup Müslüman bir millet olarak önce kendi kimliğimizle milletimizi, sonra kardeş ve dost bildiğimiz milletlerle el ele, gönül gönüle vererek önceden olduğu gibi Hak ve hakikat, adalet ve özgürlük, dostluk ve kardeşlik bayrağının altında birlikte yaşamaya yürümeyi öğreneceğiz.
İçinde bulunduğumuz ittifakın oyun ve hilelerini, sahtekârlık ve ikiyüzlülüklerini görüp, ihanet ve düşmanlıkların farkına vararak, ‘’Yeter bu cadde çıkmaz sokak’’ diyerek ne zaman irkilip kendimize gelecek, iyiye güzele mükemmele ve doğrulara sahip çıkacak kendimizle birlikte tüm insanlığı kurtuluş yoluna çağıracağız.
Bugün dünya yine yeni bir savaşın eşiğine doğru sürükleniyor. Haksızlık hukuksuzluk adaletsizlik, Nemrut ve Firavun zulümlerini çoktan geçmiş durumda. Her günümüz geçmiş günümüzü mumla aratıyor. Ona göre acil tedbirler almamız, hazırlıklar yapmamız kendimizi ailemizi milletimizi ülkemizi dost ve kardeşlerimizi zor ve sıkıntılı günlere hazırlamamız gerekmektedir. Lüzumsuz iç çekişmeler tartışmalar ve didişmelerle geçirecek vaktimiz yok. Dört yanımızda düşmanlar tepemizde kara bulutlar dolaşıyor.
Dünyada ve çevremizde gelişen siyasi, askeri, ekonomik olaylar, gerginlikler, savaşlar, işgal, istilalar, tehditler ve meydan okumalar tarihte başımıza gelen binlerce bela musibet ve ihanetlere benzediğini ne zaman hatırlayıp tarihin tekrardan ibaret olduğunu, aynı yanlışlar yapılmazsa tarihin tekrar etmeyeceğini anlayacağız. Bu uyuşukluktan vurdumduymazlık ve aymazlıktan ne zaman kurtulacağız?
Müttefik rakipler veya dost görünen düşmanlara güvenerek yol almak, geleceğimizi kurgulamak akreple yolculuk yapmaya, ayı ile aynı çuvala girmeye benzer. En zayıf ve zor zamanımızda en yakın dost bildiğimiz düşmanlar tarafında sırtımızdan hançerleneceğimizi asla unutmamalıyız.
Sırtımızı düşmana dayayıp, gâvurun silahı, askeri ve aklıyla savaşamayacağımız göre kendi birlik ve beraberliğimizi koruyacak kardeş ve dost millet ve devletlerle el ele omuz omuza vermenin zamanı çoktan geldi ve geçti.
Her geçen zaman zararımıza işliyor. Daha neyi bekliyoruz? Ne ve nasıl yapılması gerekirse onlar acilen yapılmalı. Mevcut silah sistemlerimiz daha da güçlendirilmeli, ekonomimiz düzlüğe çıkarılmalı, aramızdaki kardeşlik ve yurttaşlık bağları güçlendirilmeli ülke ve vatanımız için her türlü seferberlik ve hazırlık yapılmalıdır.
Atalarımızın, ‘’HAZIR OL CENGE İSTER İSEN SULHU SALAH’’ sözünü farz olan namaz gibi günde en az beş defa hatırlamalı ve de gereğini kazaya bırakmadan yapmalıyız.
Arif Altunbaş, Haber 7
Yorumlar2