Trump'lı ABD Politikaları

  • GİRİŞ22.11.2024 10:21
  • GÜNCELLEME22.11.2024 10:22

Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesiyle geçmiş dönemdeki eylem ve söylemleri temel alındığında aşağıdaki muhtemel senaryoların tekrar edeceği düşüncesindeyim.

-Trump’ ın daha önceki iktidarında uyguladığı “America First” yaklaşımı, ABD’ nin dış politikada izole edilmesine yol açmıştı. Bu ise; NATO, AB ve Asya’daki müttefikler ile ilişkilerde özellikle savunma harcamaları konusunda ortaklarla arasında gerilimlere yol açmıştı. 

Ayrıca; Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası organizasyonlarla ilişkilerde gerilimler yaşanmıştı.

-Trump, önceki iktidarında Çin’e karşı uyguladığı katı ekonomik ve siyasi duruş yeniden gündeme gelebilir: Bu, Çin ile ticaret savaşlarının yoğunlaşmasına, gümrük tarife ve yaptırımların genişlemesine yol açar.

Bu da Tayvan’a daha fazla destek verilmesi ve Güney Çin Denizi’nde askeri varlığın artırılması ve Çin ile doğrudan bir çatışma riskini artırır.

-Trump, İsrail’in büyük destekçilerinden idi. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştı. Bu gibi kararların devam edeceği ve İsrail’ in toprak kazanma politikasını destekleyeceğini seçim propagandalarında açıkça ifade etmişti.

İran’a yönelik yaptırımların yeniden sıkılaştırılması ve nükleer anlaşmaya dönüş çabalarının reddedilmesi, yaptırımların devam etmesi beklenen bir durumdur.
İsrail’in Gazze ve Lübnan’a uyguladığı saldırılar ve soy kırım politikası ABD tarafından desteklenecek, Lübnan gibi Suriye’yi de zor günler bekliyor. Kuzey Suriye’ deki PKK varlığı ise, kronik bir sorun ve fitne ocağı olarak artan bir destekle devam edecektir.
-Trump Rusya’ya yönelik daha uzlaşmacı bir tavır sergilediği herkesçe malumdur. Ancak, bu dönemde: ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımın azalacağı tehdidi Ukrayna’ yı barış masasına oturmaya zorlayacak gibi.

Bu arada, Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlarda esneklik sağlanarak Ukrayna- Rusya arasında barış rüzgârları esebilir.

-Trump, ilk başkanlığı döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi, ikinci dönemde de iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalara katılmaması anlamına geliyor. Fosil yakıtlara verilen destek artabilir ve yenilenebilir enerji politikaları ikinci plana düşer.

-Trump, daha önce serbest ticaret anlaşmalarına mesafeli idi. Şimdi yeni ikili anlaşmalara öncelik vermesi sürpriz olmamalıdır. ABD’nin ekonomik gücünü kullanarak doları küresel baskı aracı haline getiren politikalar aynen devam edeceğine muhakkak gözüyle bakılmalıdır.

-Trump’ın göç karşıtı politikaları yeniden gündeme gelecektir. Sınır güvenliği ve göçmen karşıtı politikalar sıkılaştırılacak, mülteci kabulü kısıtlanır.

Trump’ın yeniden seçilmesi demek, ABD’ nin dünya politikasında daha fazla gerilim çıkarması, dünya çapında milliyetçilik ve belirsizliğin artması demektir. Ancak, her ülkenin ABD’ nin bu politikalarına karşı geliştireceği tepkiler, Amerikan politikalarında önemli ve belirleyici rol oynayıp oynamadığını zaman gösterecek.

Askeri, siyasi, ekonomik olarak ABD’ nin izlediği fırsatçı ve emperyalist politikalar dünyaya huzur ve barıştan çok gerilim savaş ve yıkım getireceğini sanıyorum. Yıllar önce 10.03.2017 de Trump ilk sefer başkan seçildiğinde, ‘’Trump’ tan bir cacık olmaz’’ diye bu sütunda yazmıştım. Şu anda bu cümle, noktası ve virgülü ile aynen geçerlidir.
Amerika’ nın politikalarını başkanlar değil uluslararası güçler ve odaklar belirler. Başkanlar bu meselelerde sadece konu mankenidir. Ellerine tutuşturulan plan ve programa kuzu kuzu uyarlar. Aksi takdirde sonları Kennedy gibi olur, faili meçhule karışarak noktalanır.

Bu da, dünyanın en özgür (!), en demokratik (!), en insan haklarına saygılı süper gücünün şeytani yönetim anlayışı ve tarzıdır.

Arif Altunbaş / Haber 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat