Harekât ve tepkiler
- GİRİŞ23.11.2022 08:39
- GÜNCELLEME23.11.2022 08:39
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yaptığı hava harekâtı değişik kesimlerce farklı şekillerde karşılandı. Alınan tavırlar ilgili kesimlerin teröre ve ülkeye bakışı hakkında yeterince bilgi verici mahiyetteydi.
Bazı kesimler Taksim’deki alçakça terör saldırısının hükûmet (Erdoğan) tarafından tezgâhlandığını veya hükûmetin işine yaradığını iddia eti. Bunlara bakılırsa hükûmet ne zaman başı sıkışsa bu tür olaylar vuku buluyor. Meselâ Haziran-Kasım 2015 böyle bir dönemdi. Dolayısıyla, bu çevrelere göre, asıl suçlu olan hükûmet, operasyon ise haksız ve zararlı...
Bu bakışta birçok yanlışlık iç içe. En başta hükûmetin bu olayın gerçekleşmesini sağladığı görüşü sadece söz konusu çevrelerin akla ve muhakeme kabiliyetine takla attırmasının eseri. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir delile sahip değiller. Tek yaptıkları akıl yürütme. Ancak, akıl yürütme somut deliller karşısında sükût etmek zorunda.
Aynı şekilde, terör eyleminin PKK tarafından gerçekleştirilmediği iddia ve ima edilmekte. Bombayı yerleştiren ve patlatan kadının Suriyelilerden çok Somalililere benzetilmesi, yani Kürt olmaması, bu çerçevede ileri sürülüyor. Oysa takip eden herkes biliyor ki PKK-PYD bünyesinde Kürt olmayan teröristler de var. Ayrıca uluslararası terörizmin bir tür dünya şebekesi hâline geldiği ve terör örgütleri arasında ilişkiler ve geçişkenlikler olduğu da malum. Örneğin PKK ile DEAŞ arasında militan geçişlerinin ve mahallî iş birliklerinin olduğu biliniyor.
PKK’nın bu vakadan sorumlu olmadığı bir an için doğru olsa bile bu PKK gerçeğini çürütmez. PKK sivil resmî ayrımı yapmadan insanlarımıza zarar veren bir terör örgütü. Bugüne kadarki eylemlerinde beş bine yakın sivili katletti. Bunlar arasında öğretmenler, doktorlar gibi kamu görevlileri yanında hain olduğu gerekçesiyle infaz edilen Kürtler de mevcut...
Operasyonun Taksim saldırısının arkasından gelmesi ülkemizin aylardır bir operasyon hazırlığı içinde olduğu hakikatini gizleyemez. Cumhurbaşkanı uzun zaman önce operasyonun işaretlerini verdi ve TSK aylardır yoğun bir hazırlık içinde. Hatta daha öncesi de var. Türkiye’nin ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalarda PKK-PYD teröristlerinin Türkiye sınırından 30 kilometre aşağıya çekilmesi üzerinde anlaşılmıştı ama ABD de Rusya da gerekeni yapmadı ve bu gerçekleşmedi.
Bazıları sosyal medyada paylaştıkları mesajlarda “niçin konuşmuyoruz da savaşıyoruz” mealinde sözler kullandı. Hatta hızını alamayan bir terör sevicisi bu durumdan “utandığından” bahsetti. Utanmasında fayda var elbette, ama Türkiye’nin yaptığı şey için değil kendi söylediği şey için utanması lâzım!.. Türkiye bugün hiçbir AB demokrasisinde görülemeyecek bir tahammülle bir terör örgütünün uzantısı olan bir partiyi parlamentosunda muhafaza ediyor. Onu bütün demokratik süreçlere katıyor. Konuşmanın bundan daha iyi yolu ne olabilir ki? Ancak, söz konusu parti buna rağmen PKK ile bağlarını kopartmamakta ve onun kontrol ve güdümünde hareket etmekte direniyor. Bu da demokratik siyaseti zehirliyor, konuşmayı imkânsızlaştırıyor.
Türkiye’nin böylesine büyük bir harekâtı icra etmeyi başarması ülkemizin askerî kapasitesi ve yetenekleri hakkında da bir fikir veriyor… Türkiye terörle mücadele stratejisinde değişiklik yaparak; teröristlerin kendisine saldırmasını beklemek yerine teröristleri nerede ise orada bulma ve yok etme stratejisine geçti. Bu strateji başarıyla işliyor. Bunun mümkün olmasında Türkiye’nin silah sanayisinde son yıllarda yaptığı atılımların büyük payı var.
Öyle sanıyorum ki bu operasyon, teröristlerin TSK’dan kaçabilecekleri bir yer olmadığı hakkında bir fikir edinmesine katkıda bulunacaktır.
TÜRKİYE GAZETESİ
Yorumlar1