Filistin-İsrail çatışmasında İsrail ve İsrail’i savunanlar HAMAS’ın bir terör örgütü olduğunu ve her terör örgütü gibi ona karşı da mücadele etmek gerektiğini öne sürüyor. Bunun delili olarak da HAMAS’ın ABD ve bazı AB ülkeleri tarafından terör örgütü olarak tanınmasını gösteriyor. Bu, terör kavramının manipüle edildiği bir durum. ABD ve İsrail hoşlarına gitmeyen her oluşumu terör olarak adlandırmakta çok istekli…

ABD çelişkiler içinde yüzüyor. PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettiğini söylüyor, ama aynı örgütün Suriye’deki uzantısı YPG’yi terör örgütü saymıyor, bir müttefik olarak görüyor. Bu şekilde ABD teröre bakışta çifte standartlılığını en açık şekilde sergiliyor. Buna sebep de millî menfaat ve millî güvenlik algısı. Ama ABD Türkiye’nin millî çıkar ve güvenlik algısına aynı kıymeti atfetmiyor. Keza AB ülkeleri de çifte standartlıklarını konuşturuyor. Gazze'de nüfus, ağırlıklı olarak Hristiyan olsaydı ve İsrail bugün Müslümanlara yaptığını Hristiyanlara yapsaydı acaba İsrail’e yine kayıtsız şartsız destek verirler miydi?

HAMAS’ın bir terör örgütü olduğu söylenemez. HAMAS işgal edilmiş bir ülkede ortaya çıkan ve topraklarını kurtarma mücadelesi veren bir örgüt. Bu bakımdan, işgal altındaki Türkiye topraklarında kıyama kalkan Kuvâ-yı Milliye’ye benzetilebilir. Ayrıca, HAMAS bir siyasi parti. Bu kadar gelişmesinde ana sebep Filistin Yönetimi’nin etkin bir idare gerçekleştirememesi ve bunun Filistin halkında vatanlarının kurtarılacağı hususunda yol açtığı çaresizlik ve umutsuzluk. HAMAS seçimlere katıldı ve başarıyla çıktı; sadece Gazze'de değil, Batı Şeria'da da büyük halk desteğine sahip. 2005'te yapılan yerel seçimde Batı Şeria'nın 5 şehrinin 4'ünü kazandı, 2006'da yapılan genel seçimlerde de Meclis çoğunluğunu elde etti.

HAMAS’ın 7 Ekim 2023 saldırısı ve sivillere yönelik şiddet kullanması elbette eleştirilebilir. Ancak, her şeyden öce HAMAS atağı durup dururken ve işlerin çözüm yolunda ilerlediği bir süreçte ortaya çıkmadı. İsrail’in Filistin’i yutmak üzere ilerlediği bir ortamda doğdu. Ayrıca, 7 Ekim’deki HAMAS şiddetinin miktarına ve kullanılma tarzına ilişkin yoğun bir dezenformasyon olduğu gerçeği de görmezden gelinemez. Mesela başı kesilen 40 bebek ve Gazze sınırına yakın bir yerde yapılan müzik festivaline katılanların HAMAS tarafından katledildiği iddiaları boş çıktı. Bu anlatımların İsrail’in dezenformasyon faaliyeti olduğu anlaşıldı. Başı kesilen 40 bebek yok ve festival katılımcılarının çoğu İsrail tarafından katledildi. Ayrıca, hikâyenin bütünü, yani 1948’den bu yana olanlar ve İsrail’in yapmaya devam ettiği şeyler hesaba katıldığında, HAMAS’ın yaptığının kendi başına bir saldırıdan ziyade İsrail terörüne bir cevap olduğu da söylenebilir.

Unutmayalım ki İsrail sadece Gazze’de değil her yerde Filistinlilerin topraklarını işgal ve Filistinlileri elimine etme politikası izliyor. Savaşlar ve sürgünler sonucunda işgal ettiği topraklar yanında, salam politikası izleyerek, Filistinlileri yerlerinden atıyor ve topraklarına el koyuyor. Dolayısıyla, HAMAS’ın çıkışı hukuken ve manen bir devlete ait olduğu tam kabul görmüş topraklara değil insanların işgal edilmiş topraklarındaki işgalcilere yapılan bir ‘saldırıdır’.

İsrail’in salam politikası, daha önce de yazdığım gibi, son HAMAS operasyonuna kadar hayli başarılı bir şekilde ilerledi. O kadar ki İsrail’in işgalci ve hak hukuk tanımaz bir güç olduğu gerçeği neredeyse tamamen unutulma noktasına geldi. Kalan Filistin toprakları da yavaş yavaş işgal edilmekte ve Yahudiler ‘yerleşimci’ adı altında buralara yerleştirilmekteydi. HAMAS ‘saldırısı’ ve İsrail’in tüm insan haklarını ve savaş kurallarını açıkça çiğneyen terörü İsrail’in ne olduğu ve ne yapmaya çalıştığı gerçeğinin dünya gündemine umarım bir daha hiç çıkmamak üzere girmesini sağladı…

HAMAS terör örgütü değildir. HAMAS’ın yaptığı İsrail işgalciliğine ve saldırganlığına cevap vermekten i

Türkiye  gazetesi