Esed rejimi çöküyor... Peki bu noktaya nasıl gelindi?
- GİRİŞ08.12.2024 09:12
- GÜNCELLEME09.12.2024 08:52
Siyasette kartlar her zaman yeniden dağıtılır. Ama bazı oyuncular artık oyuna dahil olamaz. Esed rejimi, işte böyle bir dönüm noktasında. Yirmi yılı aşkın bir süredir halkın taleplerine göz yuman, uluslararası dengelerde ayakta kalmak için her yolu deneyen Esed, artık devrilme tehlikesiyle karşı karşıya. Çöküşün arkasındaki nedenlere dikkatlice bakalım.
Öncelikle, Suriye ekonomisi artık iflas etmiş durumda. Savaşın yıktığı ülkede halk, en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor. İşsizlik oranları rekor seviyelerde, Suriye lirası kağıt parçası haline gelmiş durumda ve gıda fiyatları halkın alım gücünün çok ötesine geçti. Her ne kadar Lazkiye'den ya da Şam'dan videolar paylaşıp "hayat çok güzel" diyen sosyal medya fenomenleri olsa da, gerçek başka.
Dış yardımlara bağımlı hale gelen rejim, bu yardımları dahi halktan ziyade kendi elitlerini beslemek için kullanıyor. İran ve Rusya’dan gelen mali ve askeri destekler bir dönem rejimi ayakta tutsa da, bu kaynaklar da artık tükenme noktasına geldi. Halkın geçim mücadelesi artıkça beslediği öfke, bardağı taşırıyor. Bir zamanlar rejimi sessizce destekleyen kesimler dahi ekonomik uçurum nedeniyle rejim karşıtı cepheye kayıyor.
ULUSLARARASI ARENADA YALNIZLAŞTI
Bir dönem Esed’in kurtarıcıları olarak görülen Rusya ve İran, bugün kendi sorunlarıyla boğuşuyor. Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle hem ekonomik hem askeri açıdan büyük bir çıkmazda.. İran ise içeride patlak veren protestolarla ve uluslararası yaptırımlarla köşeye sıkışmış durumda. Bu iki müttefikinin zayıflaması, Esed rejiminin sırtını dayayacak bir destek bulmasını zorlaştırıyor. Arap ülkelerinin geçtiğimiz yıl rejimle başlattığı normalleşme girişimleri ise hiçbir somut sonuca ulaşamadı.
Bu süreç, Esed’in uluslararası alanda yeniden kabul görebileceği umudunu tamamen söndürdü. Batılı ülkeler ise, Esed’in gitmesi gerektiği konusundaki pozisyonlarını koruyor ve Suriye’ye yönelik yaptırımlarını sürdürüyor. Türkiye'nin diyalog çağrılarına kulak asmayıp sivilleri hedef almaya devam eden rejim, kendi sonunu hazırladı..
KORKU YERİNİ UMUDA BIRAKIYOR
Muhaliflerin Halep'i ele geçirmesi dengeleri tamamen değiştirdi. Esed rejiminin temel dayanağı, halk üzerindeki korku iklimiydi. İstihbarat örgütünün uyguladığı işkenceler Suriye dışında bile büyük bir üne sahipti. Ancak bu korku duvarı artık çatlıyor.
Savaşın başlamasından bu yana on binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Ancak içeride kalan halk, rejime karşı bir umut ışığı taşıyor.
Rejim, Humus cephesini tutarak Şam'a ilerleyişi engellemeye çalışırken beklemediği bir sürprizle karşılaştı. Muhaliflerin "gizli kalesi" Dera'da yeniden başlayan gösteriler, halkın direniş azmini bir kez daha ortaya koydu. Tarih bize gösteriyor ki, halkın desteğini kaybeden ve yalnızlaşan bir rejim için son kaçınılmazdır.
ESED YÖNETİMİ BIRAKIRSA NELER OLABİLİR?
Esed’in olası çöküşü, sadece Suriye için değil, Ortadoğu için de yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Suriye halkı, yıllardır özgürlük ve adalet mücadelesi veriyor.
Esed rejiminin devrilmesi, bu mücadelenin meyvesi olacak. Üstelik bu değişim, bölgede yeni ittifakların kurulmasına ve kalıcı bir barış zeminine yol açabilir.
Ancak her değişim sancılıdır. Esed sonrası dönemde, Suriye’nin karşısında büyük zorluklar olacak. Yeniden inşa süreci, halkın bölünmüşlüğünü gidermek, dış müdahaleleri sınırlamak ve yeni bir siyasi yapı oluşturmak gibi devasa görevler içeriyor. Bu süreçte uluslararası toplumun desteği kritik öneme sahip olacak.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG'NİN SURİYE'DEKİ ROLÜ
Esed rejimi, iç savaşın başlamasından bu yana Suriye’nin kuzeyindet terör örgütünü hem bir araç hem de bir tehdit olarak kullandı. Rejim, kontrol edemediği bölgeleri fiilen PKK’ya bırakarak, bu örgütü Türkiye’ye karşı bir denge unsuru olarak sahaya sürdü. Ancak Esed’in düşüşüyle birlikte, bu denklem de altüst olma ihtimaline sahip.
Türkiye, yıllardır Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu engellemek için askeri operasyonlar düzenliyor. Esed sonrası bir Suriye’de, PKK’nın hem iç hem de dış destekçilerini kaybetmesi muhtemel. Özellikle Rusya’nın ve İran’ın desteğini çekmesi, örgütün hareket alanını daraltacak.
Ancak burada soru şu: ABD, bu süreçte PKK-YPG’ye olan desteğini sürdürür mü? Yoksa Esed’in devrilmesiyle oluşacak yeni dinamiklere göre pozisyonunu mu değiştirir?
ESED'İN OLASI DÜŞÜŞÜ HEM BİR TEHDİT HEM DE BİR FIRSAT
Ankara, Esed rejiminin çöküşünü hem bir tehdit hem de bir fırsat olarak görüyor. Bir yandan rejimin çökmesiyle birlikte Suriye’deki otorite boşluğunun PKK tarafından doldurulmasını engellemek gerekiyor. Öte yandan, Türkiye, yeni Suriye’de daha güçlü bir söz sahibi olmak için bu süreci yakından takip ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin son yıllarda yürüttüğü askeri operasyonlar, Suriye’nin kuzeyinde terör koridorunun genişlemesini büyük ölçüde engelledi. Ancak Esed sonrası dönemde, bu başarıların kalıcı hale gelmesi için diplomasi ve yerel aktörlerle iş birliği kritik önemde olacak.
Esed’in düşüşü, Türkiye’nin mülteci krizine yönelik politikalarında da dönüm noktası olabilir. Milyonlarca Suriyeli mülteci, savaşın en büyük insani trajedilerinden birini oluşturuyor. Esed sonrası dönemde, bu insanların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmeleri için yeni bir uluslararası çaba gerekiyor. Türkiye, bu süreçte liderlik rolü üstlenebilir ve bölgedeki nüfuzunu artırabilir. Ayrıca ülkelerinden ayrı kalan milyonlarca Suriyeli'nin dönüşü için önemli bir eşik aşılabilir.
Yorumlar2