Petrol zengini İran enerji krizine girdi

  • GİRİŞ26.12.2024 08:47
  • GÜNCELLEME27.12.2024 10:07

Petrol zengini bir ülke, ama enerjisi yok. Elektrik ve doğal gaz kesintileri, okulların tatil edilmesi, fabrikaların durması... İran, enerji krizinin gölgesinde, soğuk bir kış daha geçiriyor. Hâlbuki dünyanın en büyük ikinci doğal gaz rezervine sahip. Ne tuhaf değil mi?

Bu tablo, sadece teknik yetersizliklerle açıklanamaz. Sorunun derinliği, İran’ın önceliklerinde saklı. Yıllardır dış politikada gösterişli hamlelerle Şii Hilalini genişletme çabasındaki bir ülke, aynı vizyonu halkının refahına yansıtamıyor. Suriye, Irak, Yemen gibi bölgelerde askeri ve politik varlığını artırmaya harcanan milyarlar, içerde ısınamayan evlere, çalışmayan fabrikalara dönüşüyor.

Tabii ki dış politika, her devletin  var olmak için ustalıkla oynamaya çalıştığı bir satranç. Ama bu oyunda kaybeden halk oluyorsa, taşları yanlış oynadığınızın resmidir. İran’ın ekonomik yaptırımlarla boğuştuğu bir dönemde, iç reformlar ve enerji altyapısına yapılacak yatırımlar bir lüks değil, zorunluluk. Enerji Bakanı'nın halka “Kombinizi 2 derece düşürün” çağrısı yaptığı bir ülkede, reform çağrıları artık boş bir ütopya değil, geç kalınmış bir reçete durumunda.

TAHRAN'IN BAŞI YAPTIRIMLARLA DERTTE

ABD ve müttefiklerinin uyguladığı ekonomik yaptırımlar, İran’ın enerji sektörünü ağır bir yük altında bırakmış durumda. Petrol ve doğal gaz ihracatı, yaptırımların doğrudan hedefi oldu. Bu da ülkenin döviz gelirlerini azaltırken enerji altyapısına yapılması gereken yatırımları neredeyse imkânsız hale getirdi. Eskiyen elektrik şebekeleri, arızalı santraller ve yenilenebilir enerjiye yönelmede ciddi eksiklikler, İran halkını daha da zor bir duruma sokuyor.

Yaptırımların etkisi sadece ekonomik değil, sosyal. Halk, bir yandan yüksek enflasyon ve düşük yaşam standartlarıyla mücadele ederken, bir yandan da enerji kesintileri nedeniyle günlük yaşamda büyük zorluklarla karşılaşıyor. Elektrik ve doğal gaz eksikliği, sanayi üretimine yılda 5 ila 8 milyar dolarlık bir zarar veriyor. Ancak bu kayıplar, İran yönetimi için dış politika hedeflerinden vazgeçmek için yeterli bir gerekçe gibi görünmüyor.

İran, büyük bir enerji potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin halkın refahına dönüşmesi için yaptırımların kalkması, enerji altyapısının modernize edilmesi ve yenilenebilir enerjiye yatırımların artması gerekiyor. Bunun yolu da halkın taleplerini dikkate alan, açık bir yönetim anlayışından geçiyor.

İRAN SURİYE'DE AKTİF BİR ROL ARAMAYI BIRAKMALI

Tahran yönetimi Esed'in devrilmesinden rahatsız. Çünkü bölgedeki nüfuzlarını büyük ölçüde kaybettiler. Önce Lübnan'da Hizbullah ağır darbe aldı. Ardından Suriye'deki kazanımlar kaybedildi. Çünkü yatırımı yanlış yaptılar. İran yeniden bir Şii Hilali oluşturmak yerine, diplomasi ve ekonomik iş birliği yoluyla ilişkilerini yeniden tanımlaması, kendileri için daha akılcı olacaktır. 

Çünkü bölgede barış ve istikrarı sağlamanın yolu, masadaki uzlaşıdan geçiyor. İran, halkını karanlıkta ve soğukta bırakacak bir maceraya daha girmek yerine, içeride ve dışarıda gerçek bir dönüşüm fırsatını değerlendirmeli.

Muhaliflerin Halep taarruzu başladığında, Şii milislerin rejimin yanında savaşmadan ülkeden ayrılması, bu noktada Tahran'a olan bağlılığın azaldığının bir resmiydi aslında. Görülüyor ki İran'ın dış politikadaki temel argümanlarından olan "kutsal cihat" anlayışı, sahadaki gruplar tarafından artık eskisi kadar önemsenmiyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, bölgede yeni bir karışıklık çıkması, İran'ın sadece dış politikada başarısız kılmayıp; içerde de karışıklıklara neden olabilir.

PEZEŞKİYAN İRAN İÇİN YENİ BİR UMUT OLABİLİR

Mesud Pezeşkiyan reformcu bir lider olarak İran’ın enerji altyapısını modernize etmek, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmak ve ekonomik yaptırımlara rağmen halkın yaşam kalitesini yükseltmek için bir fırsat sunabilir. Elbette bu yalnızca ekonomik alanda değil, İran’ın iç ve dış politikasında da daha kapsayıcı bir yaklaşımı gerekli kılıyor.

Pezeşkiyan, İran’ın yıllardır izlediği dış politikayı yeniden değerlendirme ve ülkenin kaynaklarını daha verimli kullanma potansiyeline sahip bir lider olarak öne çıkıyor. Suriye’deki etkisini yeniden artırma arayışlarından kaçınarak, İran’ı bölgesel müdahalelerden çok, iç reformlara ve halkın ihtiyaçlarına odaklayan bir strateji geliştirebilir. Böyle bir yönelim, yalnızca İran’ın uluslararası alanda daha saygın bir konuma gelmesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaptırımların kaldırılmasına yönelik diplomatik bir kapı da aralayabilir.

Ancak umutların gerçeğe dönüşmesi, liderin cesur adımlar atmasına ve sistemin köklü direncine karşı reform mücadelesini sürdürmesine bağlı. İran, Pezeşkiyan’ın liderliğinde geçmişin gölgelerinden sıyrılıp, daha demokratik ve refah odaklı bir geleceğe adım atabilir mi? Birlikte göreceğiz.

Yorumlar17

  • Buda geçer yahu 1 hafta önce Şikayet Et
    Beter olsunlar suriyde ırakta masum müslümanları katletmek için harcadıgı parayı halkı için harcasın hoş halkına iki animasyon filmi çeker halkıda vaybe biz ne büyük devletiz diye zekayı yutar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Bin beter 1 hafta önce Şikayet Et
    Çok çok Beter olsunlar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Neco 1 hafta önce Şikayet Et
    Beter olsunlar sırf müslüman katleder bunlar ABD ve itrail ve kâfir sevinci isitci kâfirler ALLAH CC soyunuzu kurutsun inşALLAH.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Akif 1 hafta önce Şikayet Et
    Beter olsun
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Volg 1 hafta önce Şikayet Et
    Onlarda Şii hilali,bizde laik demokrasi,cumhuriyet yalanıyla yıllarca halkı kandırdılar...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat