İsrail'in Gazze ve Lübnan'da düzenlediği saldırılarla beraber, Suriye'de rejim değişti. Hizbullah'ın komuta kademesi yok edildi. 7 Ekim'den önce Süleymaniye'den Beyrut'a kadar etkili olan İran hızla kan kaybetmeye devam etti. Irak ve Yemen dışında etki alanı ciddi anlamda azaldı.

İsrail ve müttefiki ABD için bu yeterli değil. Şimdi sırada Yemen var. İran destekli Husiler, Kızıldeniz'de aylardır İsrail'e mal götüren gemileri hedef alıyor. 

Bu gemilerin tamamı vurulamamış olsa da; saldırılar, yalnızca Mısır'a 7 milyar dolarlık zarar ettirmiş durumda. Dolayısıyla bir adım daha geliyor. Husiler için sarsıcı, İran'ın etkisini daha da azaltma potansiyeline sahip.

Geçtiğimiz günlerde İsrail, ABD ve İngiltere'ye ait savaş uçakları Yemen'i bombaladı. Havaalanları, limanlar ve silah depoları hedef alındı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu saldırılara ilişkin "bu daha başlangıç" yorumunu yaptı.

Önümüzdeki aylarda operasyonların yoğunlaştırılacağı öngörülebilir. Ancak niteliğini tahmin etmek pek mümkün değil. Husilerin tamamen iktidardan indirilmesi zor görünüyor.

Yemen'in yerel halkı olan Husiler coğrafyaya hakim. Dağlık bölgede savaş konusunda kabiliyetli. Zira Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu yoğun bir hava desteğine rağmen; başkent Sana'nın yakınlarına bile yaklaşamamış ve anlaşma yapmak zorunda kalmıştı.

Dolayısıyla bombardımanların, İran'ın silah sevkiyatını engellemek; balistik füze ve kamikaze dron rampalarının imhası gibi amaçlar taşıyacağı düşünülebilir.

HUSİLER KARŞI KOYABİLİR Mİ?

Husiler, Birleşmiş Milletler yaptırımları nedeniyle hava savunma sistemlerinden büyük ölçüde mahrum.Yalnızca İran'ın ambargoyu delerek yaptığı yardımlar mevcut.

Sayyad füzelerinin limanlar üzerinden Husilere verildiği değerlendiriliyor. Ayrıca yine Tahran tarafından sağlanan radar sistemleri, hava araçlarının tespitinde kullanılıyor. Husilerin Amerikan MQ9 Reaper tipi SİHA'larını bu sistemlerle vurduğu tahmin edilebilir.

Genel çerçevede, yoğun bir hava saldırısını engelleyecek güçleriyse mevcut değil. Senkronize şekilde gerçekleştirilecek yoğun bombardımanlar; Çok sayıda sivilin ölümüyle birlikte, Husilere büyük bir darbe vuracaktır. Sana'dan yapılan açıklamalardaysa, Gazze'deki saldırılar bitmeden; gemilerin hedef alınmaktan vazgeçilmeyeceği ısrarla vurgulanıyor.

BALİSTİK FÜZELER KÖRFEZ ÜLKELERİNİ HEDEF ALABİLİR

Husiler, son yıllarda balistik füze ve kamikaze dron kapasitesini önemli ölçüde artırdı.  İran'ın sağladığı Kıyam ve Zilzal füzeleri, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek bir tehdide dönüşmüş durumda.  Bu füzelerin menzili İsrail’in Eilat limanına kadar uzanabiliyor. 

Ayrıca, Husilerin kullandığı Shahed-136 tipi kamikaze dronlar; geçtiğimiz dönemde Suudi Arabistan'daki altyapı tesislerini vurarak etkili olmuştu.

Son olarak BAE'deki petrol tesislerinin vurulmasıyla; Arap Koalisyonu Husilerle barış anlaşması yapmak durumunda kaldı.

ABD ve İsrail'in Yemen'de saldırılarını yoğunlaştırması, Husileri yeniden harekete geçirebilir. Bu bağlamda Riyad başta olmak üzere, Körfez ülkeleri yeniden hedef tahtasında olacaktır. Olası bir savaş senaryosunda, başlıca amaç, ABD üzerindeki baskıyı artırmak üzerine şekillenir.

GAZZE'DE ATEŞKES SAĞLANIRSA MEVCUT DURUM KORUNABİLİR

Husilerin önceliği Gazze'deki bombardımanın sona ermesi. İktidarlarının yıkılmayacağı konusunda, İran'dan ziyade kendi savaşçı karakterlerine güveniyorlar.

Tahran'la anlaşmalarını mezhepsel anlamda önemli olarak görseler de; bağımsızlıkları ya da İran'la ittifak gibi bir terazide, varlıklarını sürdürmeyi tercih edeceklerdir.

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump 20 Ocak'ta göreve başlayacak. Trump'ın Orta Doğu'daki savaşları bitirmek istediği malum. Dolayısıyla, Netanyahu yönetiminin üzerinde olağandışı bir baskı oluşuyor. Bu çerçevede bir ateşkes anlaşması uzak olmayabiir.

İsrail'in iki devletli çözümü kabul etmek gibi bir stratejisi bulunmuyor. Ancak Netanyahu unutmamalı ki devrilmeden önce Esed rejimi de inatçı davranmış;

Türkiye'nin "muhalefetin meşru taleplerini dinleyin" tavırlarına kulak asmamıştı. Sonuç olarak da iktidarını kaybetmişti.

Ülke içinde de Netanyahu'ya tepkiler günden güne artarken; İsrail'in Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda yapıcı bir role soyunması gerekiyor. Aksi takdirde, Trump başta olmak üzere, şimşekleri üzerine çekmeye devam edecekler. Görünen o ki, yalnızca böyle bir senaryo, Yemen'de kan dökülmesinin önüne geçebilir.