NATO artık işe yaramaz bir ittifak mı?

  • GİRİŞ06.03.2025 08:18
  • GÜNCELLEME08.03.2025 11:03

1949'da Sovyetler Birliği'nin yayılmacılığına karşı kuruldu NATO. 18 Şubat 1952'de Türkiye katıldı ittifaka. O ve beraberindeki yıllarda önemli işlevleri de oldu bu birliğin. Başta silahlı devrimler yoluyla işçi diktatörlüğünün kurulduğu sistemler, işgal hareketleri ve manevi değerlere saldırılar büyük ölçüde engellendi. Aynı zamanda faşist hareketlerin yeniden yükselişine mani olundu. Ancak zamanla Türkiye ve belki müttefikin diğer ülkeleri için kar/zarar dengesi değişmeye başladı.

Öncelikle, Rusya artık Türkiye için bir tehdit değil. Askeri denge anlamında Türkiye büyük başarılar elde etti ve zaman içinde Moskova'yla kurulan diplomatik temaslar iki ülke arasındaki savaş riskini sona erdirdi. Unutmamalı ki Ankara, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunduğunu açıkça belirtirken, Kremlin'le diyalog kurabilen ve bundan öte işbirliği yürüten tek NATO ülkesi.

Türkiye son yıllarda ittifak ülkeleri kaynaklı birçok problemle karşılaştı. Birleşik Devletler, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini almasını gerekçe gösterdi. CAATSA yaptırımlarını uygulayarak Türkiye'yi F-35 savaş uçağı üretimi programından çıkardı. Oysa bir başka NATO üyesi olan Yunanistan, S-300 sistemlerini aldığında herhangi bir yaptırıma uğramadı. Keza NATO üyesi olmayan fakat hem ABD hem de İsrail'le iyi ilişkiler geliştiren Hindistan da benzeri bir yaptırımla karşılaşmadı. Üstelik BRICS üyesi olmasına rağmen.  Bir NATO ülkesine savunma alanında ambargo uygulanması, ittifakın güvenilirliği açısından ciddi bir çelişki oluşturuyor.

NATO ÜLKELERİNİN PKK/YPG'YE OLAN DESTEĞİ

Türkiye’nin ve birçok Avrupa ülkesinin terör örgütleri listesinde bulunan PKK ve onun Suriye kolu PYD/YPG, NATO müttefikleri tarafından açıkça destekleniyor. Fransa ve Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, PKK yanlısı etkinliklere göz yumuyor ve hatta bazı örgüt üyelerine siyasi sığınma hakkı tanıyor. Bu durum kabul edilebilir değil. PKK'nın silah bırakması olasılığı konuşulsa da yapılan açıklamalar, PKK'dan çok daha geniş bir üye sayısı ve gelişmiş askeri teçhizata sahip PYD'nin feshedilmeyeceği yönünde. Dolayısıyla Türkiye için sınır güvenliği tehdidi sürebilir. Bu durumda Ankara'nın destek alabileceği müttefikleri Türkiye'den yana bir tavır sergilemek bir yana teröristleri silahlandırmayı ihmal etmiyor.

Başta ABD olmak üzere NATO, Rusya karşısında Polonya, Litvanya, Letonya ve Estonya’ya her türlü askerî ve siyasi desteği veriyor. Ancak Türkiye, Suriye’den gelen tehditler ve Akdeniz’deki provokasyonlar karşısında aynı desteği göremiyor.

Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki hakları sürekli tartışmaya açılırken, Yunanistan’ın agresif adımları NATO içinde hiç sorgulanmıyor. Üstelik ABD’nin Yunanistan’a üsler kurarak Ankara’nın caydırıcılık kapasitesini sınırlandırması, Türkiye’ye karşı bir ittifak içinde ittifak kurulması anlamına geliyor.

Türkiye, Karadeniz’de dengeleri koruyan bir aktör olarak öne çıkarken, NATO Ukrayna krizinde tek taraflı bir pozisyon aldı. Türkiye’nin denge politikası yerine, Batı’nın yaptırımlarına uyması bekleniyor. Ancak Avrupa ülkeleri Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerine aynı duyarlılığı göstermiyor.

ABD ARTIK AVRUPA'YA "BAKICILIK" YAPMAK İSTEMİYOR

Türkiye yıllar boyunca kendi yolunu çizip milli teknolojisini geliştirirken, Avrupa Birliği ülkelerinin yaptığı tek bir şey vardı. ABD'ye sırtlarını yaslamak. Böylece ordularını güçlendirmek için büyük paralar harcamalarına gerek kalmadı. Amerikan üsleri sayesinde Rusya'dan gelebilecek tehditler takip edildi ve harcamalar, bilim, sanat, eğitim gibi faaliyetlere yönlendirilerek politik amaçlarla kullanıldı. Oysa NATO'nun anlayışına göre eşit harcamalarla ittifak üyelerinin herhangi bir tehdide karşı birbirlerini korumaları olmalı.

Bu durum değişmeden NATO'nun savunma noktasındaki güvenilirliği tartışılmaya devam edecektir. Elbette, Türkiye'ye diğer NATO üyelerinin uyguladığı silah yaptırımları da önemli. Söz konusu yaptırımların önümüzdeki aylarda tek tek kaldırılacağına şahit olabiliriz. Nitekim ABD'nin restini gören Avrupa ülkeleri kendi silahlanmalarını sağlamayı amaçlıyor ve Türkiye'den ciddi silah alımları yapmak zorunda kalacaklar.

Türkiye'nin bu noktada avantajını iyi kullanarak Avrupa'dan alabileceğini alması gerekiyor. Vize serbestileri, ticaret anlaşmaları ne olursa. Avrupa'dan alınacak birçok şey olabilir. Güvenlik karşılığında. Çünkü Avrupa diplomatik yönden oldukça geride kalmış durumda. İzoleci yaklaşımları nedeniyle doğu ülkeleriyle çok sınırlı ilişki yürütebiliyorlar. Bu durumda Türkiye'nin köprü işlevi gün geçtikçe önemini artırıyor.

TÜRKİYE NATO'DAN AYRILMALI MI?

Bu cesur sorunun kesin bir cevabı yok. İttifakların ülkelere ne getirip ne götürdüğünü iyi ölçmek önemli. NATO ülkeleri büyük hatalar yapsalar da bundan dönebilecek kapasiteye sahip geçmişe sahip, devlet geleneğini geliştirmiş ülkeler. Türkiye'ye yönelik yaptırımlar kalkar, ticaret anlaşmaları eşit şartlarla imzalanır, adaletsiz yaklaşımlar sona ererse, NATO Türkiye'nin kalabileceği bir ittifak olabilir. Ancak, Rusya tehdidine karşı değil; başta terör örgütleri olmak üzere, ülke güvenliğini tehdit edecek her türlü saldırıya karşı.

NATO ülkelerinin silah teknolojisi, doğunun oldukça ilerisinde. Çin'in geliştirdiği yeni silahlar elle tutulur olsa bile, Türkiye'nin yakın zamanda Çin ve Rusya'yla kapsamlı bir silah ticareti anlaşmasına girmesi pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla, yerli ve milli üretimlerle birlikte, NATO teknolojisinden faydalanmak önemli. NATO'nun bunun karşılığında Türkiye'nin caydırıcı ordusu ve arabulucu dış siyasetinden yararlanması, mantıklı bir alışveriş olabilir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN BÜYÜK BİR REFORMA İHTİYACI VAR

Bugün NATO kadar tartışmalı bir diğer kurum da Birleşmiş Milletler. Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelerin veto hakkı nedeniyle küresel krizlere çözüm üretilemiyor.

BM barış gücü de küresel krizlerde etkili değil. Bosna’dan Ruanda’ya, Gazze'den Lübnan ve Suriye'ye kadar birçok kriz, BM’nin müdahale edemediği trajedilere sahne oldu.

Türkiye gibi bölgesel aktörlerin, kendi güvenlik mimarilerini oluşturması gerekiyor. NATO ve BM gibi eski düzen kurumlarının reforme edilmesi veya yeni mekanizmalar kurulması artık bir zorunluluk. Bu durum gerçekleşmezse, uluslararası hukuka ve adalete olan güven gittikçe azalacak ve saldırgan yönetimler dünya genelinde daha fazla güç kazanacaktır. Böylece herkesin aradığı barış döneminden uzaklaşılmaya devam edilecektir.

Yorumlar6

  • Çeçen mücahit 4 gün önce Şikayet Et
    NATO'nun fişi çekildiği çok olduda farkında değiliz.Nato artık ABD nin güdümünde bir kuruluş oldu.BMVe NATO artık miadını doldurdu ve lslevsiz halde.Acilen BM nin yeni bir reforma ihtiyacı var.Bu bütün ülkelerin ortaklaşa bir kararı gerekte bu 5daimi üyenin istemediği bir durumdur
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • AB BİTTİ 4 gün önce Şikayet Et
    AB nin yaşaması için yıllık 1,5 milyar dolar paraya ihtiyaç var, uyuşturucu ve sömürge gelirleri bunu karşılamıyor.yayilim alanları bittiği gibi kendileri yayılım alanı oldu,Türkiye'nin AB kervanına katılması Denizde boğulması demek,NATO bir ABD kuruluşu.Artik ABD, Rusya çin ve Türkiye'ye bağımlı Avrupa var,,Rusya'da imkan var ama Putin boş çikti.Rusya ve oranında Türkiye'ye ihtiyacı va
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Bir Garip Abdal 4 gün önce Şikayet Et
    Nato, Ülkelerin Aslanlarını ( Subayları ) alıp kendine ( abd ) ye sdık bir kopek hale getirildiği barınak. Tüm darbeler burada planlanır uygulanır
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • çetin 4 gün önce Şikayet Et
    biz natoda degiliz var gibiyiz sadece çıkalım natodan.kendi natumuzu kurma zamanı geldi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • RUHİ 4 gün önce Şikayet Et
    Bunca zaman Nato bize ne kazandırdı? Ecdadımızı hiç mi örnek almayız. Nato bizi sömürdü durdu bunca zaman
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat