Kennedy belgeleri, Trump ve CIA… Derin devletle hesaplaşma mı?
- GİRİŞ23.03.2025 09:20
- GÜNCELLEME24.03.2025 09:12
22 Kasım 1963 günü, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin Dallas sokaklarında uğradığı suikast, sadece Amerika’nın değil tüm dünyanın tarihini değiştirdi. O gün, bir başkanın vurulmasının yanı sıra, Amerikan toplumunun devlete ve hükümete bakışını da sonsuza dek şekillendirdi. Üzerinden 62 yıl geçmesine rağmen Kennedy suikastı, hâlâ Amerikan kamuoyunun zihninde derin yaralar bırakıyor ve spekülasyonlarla gündemi meşgul ediyor.
ABD Başkanlığına yeniden seçilen Donald Trump, göreve gelir gelmez verdiği ilk büyük kararlardan biri olarak Kennedy suikastıyla ilgili yaklaşık 80 bin sayfalık gizli belgeyi kamuoyuyla paylaştı.
Trump’ın bu belgeleri açığa çıkarma hamlesi, görünürde bir şeffaflık eylemi olarak değerlendirilebilir; ancak arka planda çok daha derin politik ve stratejik anlamlar taşıyor. Trump’ın bu hamlesi, doğrudan CIA'i hedef alıyor ve ABD siyasetinde "derin devlet" olarak tabir edilen yapıya karşı verilen mücadelenin sembolik bir parçası haline geliyor.
CIA SUİKASTÇİYİ YAKINDAN İZLEMİŞ
Açıklanan belgeler, Kennedy'yi öldüren Lee Harvey Oswald’ın suikast öncesinde CIA tarafından yakından izlendiğini gösteriyor. Bu izleme sürecinde CIA'in, Oswald'ın Meksiko'daki Sovyetler Birliği ve Küba büyükelçilikleriyle olan temaslarını bildiği fakat bu bilgileri FBI veya diğer güvenlik kurumlarıyla tam olarak paylaşmadığı ortaya çıktı.
Özellikle Oswald'ın Sovyet büyükelçiliğinde bir KGB görevlisiyle görüştüğü, CIA raporlarında yer almasına rağmen ilgili bilgilerin gerektiği gibi değerlendirilmediği anlaşılıyor.
Belgelerde dikkat çeken bir diğer nokta ise Kennedy döneminde Beyaz Saray’ın CIA'e karşı duyduğu güvensizlik oldu. Kennedy’nin danışmanı Arthur Schlesinger Jr.’ın 1961 yılında yazdığı bir notta, CIA'in aşırı güçlendiği ve bu gücün sınırlandırılması gerektiği vurgulanıyor.
Bu belge, Kennedy yönetiminin CIA üzerinde kontrol sağlamaya çalıştığını ve belki de bu çabanın derin devletle yaşanan gerilimin temel nedenlerinden biri olduğunu kanıtlar nitelikte.
TRUMP ÖNEMLİ BİR HAMLE YAPTI
Trump'ın bu belgeleri açması neden bu kadar önemli ve zamanlaması neden şimdi? Trump'ın ilk başkanlık döneminde CIA ve FBI gibi istihbarat kurumlarıyla yaşadığı ciddi çatışmalar, onun "derin devlet" söylemini güçlendirdi.
Trump, 2016 seçimlerinde Rusya’nın müdahalesi iddialarını sürekli reddetmiş, istihbarat servislerinin kendisine karşı politik amaçlarla hareket ettiğini iddia etmişti. Bu nedenle Trump'ın ikinci başkanlık döneminde ilk işlerinden biri olarak CIA'e tarihi bir hamleyle gözdağı vermesi şaşırtıcı değil.
Trump’ın JFK dosyalarını açması, bir yandan CIA'e karşı kişisel bir hesaplaşma gibi görünürken, diğer yandan kamuoyunun derin devlete karşı duyduğu güven krizini derinleştiriyor.
Trump, Amerikan seçmenine “devlet size yıllarca yalan söyledi, ben bu yalanları ortaya çıkarıyorum” mesajını vererek söylemini güçlendiriyor. Bu adım, istihbarat teşkilatlarına karşı kamuoyu desteğini arkasına alarak kendi siyasi pozisyonunu sağlamlaştırma hamlesi olarak okunabilir.
RUSYA VE ÇİN YAKINDAN İZLİYOR
ABD’nin uluslararası arenadaki rakipleri ise bu durumdan faydalanarak Amerikan derin devleti söylemlerini güçlendirebilirler. Özellikle Rusya ve Çin gibi ülkelerin, ABD’nin iç siyasetindeki bu çatışmadan kendi lehlerine propaganda aracı olarak yararlanabileceği açık.
Trump’ın JFK belgeleri hamlesi, yalnızca tarihi bir suikastı aydınlatma amacı taşımıyor; bu hareket aynı zamanda devletin ve hükümet kurumlarının hesap verebilirliği üzerine daha geniş bir tartışma başlatıyor.
CIA ve FBI gibi kurumlar, belge açıklama sürecinde tam bir şeffaflık göstermemiş, bazı belgelerin hâlâ gizli tutulmasını istemişlerdi. Bu durum, devlet içindeki kurumların şeffaflık konusunda direniş gösterdiğini ve belge açıklama hamlesinin ciddi bir güç mücadelesi yarattığını gösteriyor.
SONUÇLARI NE OLACAK?
Önümüzdeki dönemde, bu belgelerin yarattığı tartışmaların, Amerikan toplumundaki devlet-toplum ilişkilerini derinden etkilemesi bekleniyor. Halkın devlet kurumlarına olan güveni sarsılırken, "derin devlet" söylemleri siyasi arenada daha güçlü ve yaygın bir şekilde kullanılabilir hale gelebilir. Bu durum, toplumda kutuplaşmayı derinleştirebilir ve devletin demokratik hesap verebilirliği konusunda ciddi sorgulamalara yol açabilir.
Trump, JFK dosyalarını açarak yalnızca tarihi bir olayı aydınlatmakla kalmadı, Amerikan siyasetinin temel taşlarından biri olan devlet-toplum ilişkisini de yeniden tanımlamaya başladı.
Günün sonunda ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor: Trump, derin devleti dizginleme mücadelesinde önemli bir hamle yaptı.
Ancak bu hamlenin Amerikan toplumunda ve küresel siyasette ne tür sonuçlar doğuracağını zaman gösterecek. Tarih, cesur hamleler yapan liderlerle dolu olduğu kadar, bu hamlelerin bedellerini ağır ödeyen liderlerle de doludur.
Yorumlar2