Türkiye’de olmayan bir hastalığı, virüs gibi bulaştırdı.

Ümit Özdağ “Türkiye’de ‘ırkçılık ve nefret söylemleri’ni kurumsallaştıran siyasetçi” olarak tarihe geçecek.

Çarşaflı turistler, Suriyeli mazlum insanlar…

Kısacası Türkiye’deki dindarlara yöneltemediği İslamofobik nefretini, ayrımcı ve nefret söylemi kullanarak “milliyetçilik” kılıfı içinde tesettürlü ve sakallı kesimlere servis etti.

Hedefinde seküler giyimli turistler yoktu, tesettürlü kadınlar vardı.

Hedefinde Suriyeli sığınmacılar vardı. Neden? Sünni ve dindar oldukları için olabilir mi acaba?

Hatırlayalım… Suriye’de rejim devrildikten sonra “Azınlıklar ne olacak, Hristiyanlar ne olacak, Aleviler ne olacak?” diyerek üzüntüsünü beyan etmişti.

Ümit Özdağ’ın günahı o kadar çok ki…

Ümit Özdağ’ın gerçek haber gibi paylaşıp sonra sildiği iftira ve yalanlar şu sıralarda X’te bilgi seli şeklinde pek çok hesap tarafından yayınlanıyor.

Hatırlamaya devam edelim.

Ümit Özdağ’ın kurduğu Zafer Partisi kurulduğundan beri bu ülkede neler oldu?

İzmir-Güzelbahçe’de Suriyeli işçiler Ahmet Elali, Mamun Elnebhan ve Muhammed Elbiş yakılarak öldürüldü.

Daha geçen gün Bağcılar’da 12 yaşındaki Suriyeli bir küçük kız çocuğu komşusu tarafından hayattan koparıldı.

Ankara-Altındağ’da Suriyelilerin evlerine organize saldırılar düzenlendi.

Kilis’te 9 yaşındaki Gina Mercimek tecavüze maruz kaldı ve ardından öldürüldü.

Dezenformasyona, yalan ve iftira kampanyasına bir örnek daha;

Ümit Özdağ ve Zafer Partisi tehlikesini belirtmek için bu örnekleri yazıma aldım fakat esas kaide; kötülükleri yaymamaktan geçer. O nedenle bu listeyi daha da uzatmak istemiyorum. Fakat kötülükle mücadele, hiç bitmeyecek sürecimizdir.

ÜMİT ÖZDAĞ’IN SON VUKUATI NE?

İsrail ve pek çok Türkiye düşmanı ülkenin istihbarat servisleriyle temas içinde olan bu sözde siyasetçi, Antalya’da il başkanları toplantısında öyle cümleler kurdu ki tahammül etmek mümkün değildi.

Ümit Özdağ, kürsüden yaptığı konuşmada şu cümleleri sarf etti: “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı seferi, Erdoğan ve AKP’nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir. Hiçbir Haçlı seferi Türk devletine casusları sokamamıştır. Erdoğan, casus FETÖ’yü Türk devletine soktu, Türk devletini FETÖ’ye teslim etti ve FETÖ’ye paralel devlet kurdurdu.”

Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede dindar ve muhafazakâr yüzde 50’lik kesimin gönülden desteklediği bir liderdir. Erdoğan’ın ömrü; devletimizin bekası ve millî-manevi değerlere hizmet için geçmiştir. FETÖ ile mücadeleye baş koymuş bir Cumhurbaşkanı’na bu sözlerle hakaret edilmesini bir vatandaş olarak kabul edemiyorum.

Bu cümlelerin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi ve Özdağ hakkında 19 Ocak'ta yaptığı konuşma nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma daha sonra "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu yönünden de genişletildi.

Bu cümleler, Türkiye’de hiçbir siyasetçinin diğerine söyleyebileceği ifadeler değildir ve olamaz. Bu tarz bir ahlaksızlığı ülke siyasetimiz “ifade özgürlüğü” bağlamında değerlendiremez. 

Özdağ’ın çukur siyaseti, böyle bir ithamı ve iftirayı normalleştirebilir ama biz toplum ve devlet olarak sıradanlaştıramayız.

Özdağ’ın gözaltına alınmasının ardından bakınız, kendisine kimler destek verdi?

“Destekliyorum” diyerek X’te paylaşım yapan Geert Wilders, tam bir ırkçı ve İslam düşmanı siyasetçidir.

Geert Wilders’ı anlamak bakımından şu örneği verelim; ırkçı şahıs Wilders, Türkiye'nin şehadete eren Hamas lideri İsmail Heniyye için aldığı millî yas kararına hakaretler savurmuştu. Türk bayrağının yarıya indirildiği fotoğrafı paylaşan Wilders, "Hamas pisliği için ağlayan hasta insanlar." şeklinde skandal sözler sarf etmişti.

Velhasılıkelam; Wilders Hollanda’da ırkçılık ve İslamofobik virüs yuvasının sorumlu baş şeytanıdır.

Ümit Özdağ’ın sevenleri de işte bu şekilde…

Özdağ sanmasın ki hayata geçirdiği ahlak dışı siyaset ve topluma yaydığı zehir karşılıksız kalacak. Kalmaz!

Bugünün yarını da var. Öteki dünya var. Hesabı çetin olacak

Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası