PKK artıklarının “Sosyalist-Kürt Suriye” hayali olur mu?

  • GİRİŞ15.03.2025 09:03
  • GÜNCELLEME15.03.2025 09:03

PKK elebaşının terör örgütünün feshedilmesi ve silahların bırakılması için yaptığı çağrı sonrası; Kandil’den kabul yanıtı gelmişti.

Gözler Suriye’deki PKK yapılanmasına çevrildiğindeyse; Suriye yönetimine intibak ve entegrasyonu içeren bir imza atıldı.

Suriye’nin kuzeydoğusu olarak nitelendirebileceğimiz Fırat Nehri ile sınırı oluşturulmuş alanda, PKK yapılanması nasıl dağıtılacak ve bu toprakların doğal-tarihî popülasyonu nasıl geri döndürülecek? Yaşanan süreç, pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Atılan imzanın, bildirideki kavramların bazı muğlak alanları olduğu açık.

Bu muğlak alanlar, zaman içinde Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak ölçüde netleşirse elbette tek vatan ve tek bayrak ideali için kaygılananlar mutlu olacaktır.

Şahsen sürece dair çok umutluyum.

Üretilen pek çok tezviratın ve dezenformasyonun önüne geçirebileceğimiz bir realite var.

O da Suriye politikasını 13 senedir millî ve insani reflekslerle yöneten/yürüten devlet adamlarımızın varlığıdır.

Bu politika, ülkemizdeki muhalefet de dâhil dünyadaki pek çok fikir ve siyaset insanından daha öngörülü bir pratik ortaya koydu.

Ve gelinen aşamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Suriye ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile olan samimi diyalogları ve objektiflere yansıyan mütebessim çehrelerinin çok şey söylediğini düşünüyorum. 

Bu karelere yönelik bir vatandaş olarak güvenoyumun geçerli olduğunu ifade etmek isterim.

SURİYE ORDUSUNDA CUNTACI YAPILANMAYA ALAN AÇMAMALI

Türkiye olası tehditlere yönelik teröristleri takipte, çok sıkı ama çok sıkı enselerinde.

Sürecin en doğru ve Türkiye lehine ilerlemesi için çalışmalar yürütülüyor ve fakat olası durumlar kapsamında bir şerh düşmek isterim.

Çünkü cuntacı yapılardan, askerî vesayetlerden canımız çok yandı.

Suriye için inşa edilen sürecin; demokratik ve en doğru şekilde ilerlemesini isterim.

Unutmayalım ki; İsrail sözde devlet yapısını kuranların geçmişi bir terör örgütüne dayanıyor.

Demem o ki; terör örgütlerine çok dikkat etmek gerekir. Sonrasında alan bulduklarında meşru güç gibi davranabilir, meşru gücü tutsak edebilir ve sonrasında sözde “devlet” gibi davranabilir.

PKK-PYD-YPG-SDG’nin Suriye yönetimine entegresi nasıl olacak? Kilit soru bu!

Askerî terör birliklerinin kolordu şeklinde yekpare şekilde Suriye güvenlik güçlerine katılımı gibi bir ihtimalden bahsedilmiyor. Ama benim anladığım askerîterör yapılanmaları attıkları imza ile birlikte meşruiyet kazanacak ve Suriye yönetiminin belirleyeceği kapsamda ülke içinde izin verilen kişiler bağlamında varlık gösterebilecek. Bu konunun çerçevesi net değil.

Net olan şey ne peki?

Suriye’de PKK öyle ya da böyle ülke yönetimi içinde güvenlik bürokrasisi bağlamında kendine yer bulursa, Suriye için yeni ve büyük bir tehdit potansiyeli doğmuş olacaktır.

PKK’LILAR SURİYE BÜROKRASİSİNDEN UZAK TUTULMALI!

Bakınız! Darbeciliğin nasıl bir illet olduğunu ve cuntacılık faaliyetlerinin nasıl işlediğini çok iyi bilen bir milletiz.

Suriye eğer huzurlu ve sorunsuz bir devlet yapılanması hayal ediyorsa;

Birincisi; PKK’lıların asla ve kat‘a elinde silah olmamalı. Suriye Devleti’ne bağlı olmak hiçbir şeyi değiştirmez. Önümüzdeki süreçte silahtan tamamen arındırılmalılar.

İkincisi de; PKK kökenli hiçbir kişiye Suriye bürokrasisinde alan açılmamalı. Sadece sivil alanda çalışma hakkı verilmeli.

Neden mi?

On yıl sonrayı hayal edelim… Suriye’de her şey yolunda görünüyor. Ama bir de bakmışsınız ki Suriye ordusu, güvenlik güçleri, istihbaratı ve bürokrasisi içinde organize olan PKK kökenli “Suriyeliler” mevcut hükûmete darbe yapmış ve hatta “devrim” yapmış. Suriye Arap Cumhuriyeti’ni, Sosyalist-Kürt Suriye Cumhuriyeti olarak değiştirmiş… Olabilir mi, olabilir!

Ülke olarak tecrübemiz dâhilinde; biz biliriz ki bir yapı; organize ve senkronize biçimde ilerlerse ve zamanlamayı da iyi ayarlayabilirse, küçük bir cunta hareketi bile olsa başarıya ulaşabilip darbe yapabilir.

Bunu FETÖ yapılanmasının girişimlerinden geçmiş darbe tarihimizin örneklerine kadar çok iyi analiz edebiliriz.

Suriye çok kırılgan bir yapı içinde. İnşa sürecinde hastalıklı yapılar vücuda nüfuz ederse bir daha kurtulma şansı olmaz. 

Suriye, Türkiye değil. Biz darbecilere karşı savaştık ve kazandık ama Suriye hâlâdemokrasi tecrübesini deneyimlemedi. Diktatörlükten yeni kurtuldu ve içeride büyük sınamalarla karşı karşıya.

Suriye bu anlamda çok kritik bir sürecin içinde.

Yarının güzelliklerinin ve hiç istemediğimiz sorun alanlarının da tohumu bugün atılıyor.

Zorluklar var. 

ABD’den İngiltere’ye, Fransa’dan İsrail’e, hepsinin gözünün Suriye’de olduğunu biliyoruz.

Zor yolun iyi tarafı; Suriye’nin yoldaşı olarak yanında vefalı Türkler var.

Birlikte başaracağız.

Birlikte sevineceğiz.

İki ülke olarak ‘tek vatan ve tek bayrak’ hâlinde, huzur zemininde tüm işgalci, bölücü ve aparatlarını bertaraf edeceğiz.

Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat