The Nuray Mert!

  • GİRİŞ31.08.2009 16:06
  • GÜNCELLEME31.08.2009 16:06

Geçen akşam bir arkadaşımla buluşmak için Salamonje’ye gittim. Hani şu artık 'Cuma Buluşmaları'yla daha bir ünlenen ve ne alakaysa Ahmet Arsan’ın Eski Kafa’yı 'Nişantaşının Salamonje’si muadili yaptığı kafe restorana.
Önceleri Hıncal Uluç’tan okuyorduk. E tabi Hıncal Uluç’lu bir Cuma Buluşmaları grubu oluşturulunca gayet tabi olarak yer Salamonje oluyordu. Yoksa Ahmet Arsan’ın diğer yüzü Ahmet Hakan’ın yazılarından daha çok The House Cafe’yi biliyorduk.

Bir de Haşmet Babaoğlu’nun Ahmet Hakan’ı bastığı yerdi Salamonje. (Adı gibi o kavgada hala belleğimizde ilk günkü tazeliğinde ne hikmetse durur.)

Ahmet Hakan Haşmet Babaoğlu kavgasına tanıklık eden bu mekan Nuray Mert'in gayretiyle zaman zaman ilginç barış sahnelerine tanık oldu. Ahmet Hakan'ın köşesinde kavgaya tutuştuğu, polemiğe girdiği isimlerle Nuray Mert önderliğinde buradaki masalarda el sıkışılıp barış çubukları tüttürüldü.

Ah şu duvarların dili olsa da anlatsa! Ama duvar işte ondan da medet umulmaz ki! Zaten benim de medet umduğum yok. Çünkü birazdan buluşacağım arkadaşım da neredeyse doğma büyüme Nişantaşılı. Yani hani derler ya bir anlamda mahallenin muhtarı. Babası Osmanbey'de esnaf olduğu için çocukluğu da buralarda geçmiş biri. Bu yüzden de herkesimden isim tanır yani anlayacağınız Nişantaşı da müdavimleri de burada yaşanan hikayeler de ondan sorulur.

Hele ki son zamanlar da  Asude Cafe'nin okey partilerinden kalkıp Cuma Buluşmaları'na katılan Nuray Mert'i ve onun adam etmeye çalıştığı bizim mahallenin ünlü isimlerini çok iyi bilir. Bir anlamda bu camianın değişen yüzünü en güzel bu arkadaşım çizer. Öyleyse hemen işe koyulalım. Mesela arkadaşımı hazır buluşmuşken  Nuray Mert'in eteğini tutup mahalle mahalle bizim camiadaki ünlü erkek profilini çıkaralım. Sonra de Nuray Mert'in tek tek uğraştığı bu isimlerin aldığı karne notlarına bakalım! (Aslında bu işi Kadere Karşı Koy A.Ş kitabında Türk erkeğinin cinsel grafiğini kusursur çizen Alev Alatlı'yla yapmak vardı ya neyse...)

İşte Anadolu'nun bir köyünden Nişantaşı'nın kafelerine gelip keyif çatan bizim camiadaki  erkeklerinin ortak  profili.. (Aşağıdaki profile bakarken lütfen kimse alınmasın. Hatta Avrupa Yakası'ndaki Burhan karakterini izlerken atılan kahkahaların sebebi düşünüp daha çok kahkaha atılsın!)

Büyük çoğunluğu  Anadolu'nun bir kasabasında ya da köyünde doğmuştur. Okumak için seçilen okul en yakın İmam Hatip Lisesi'dir. Zeka ve efendilikleriyle çevrelerinde kısa sürede dikkat çekmiş çocuklardır. Bir kısmı İmam Hatip Liseleri'ne hafızlığını tamamlayıp öyle kaydolmuştur. Kitap okumayı sevenler okulun entelektüel hocası tarafından
kısa sürede keşfedildiği için ortaokul ve lise hayatı boyunca bol bol dini ve siyasi içerikli kitap okumuşlardır.

Aileleri köyde ya da kasabada olduğu için yatılı okullarda eğitim görmüşlerdir. Zeki oldukları için çoğu üniversiteyi kazanmış büyük şehirlere okumak için göç etmiştir. Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş köy çocukları oldukları için öğrencilik yıllarında genelde maddi sıkıntı yaşamış ve bu sıkıntı yüzünden paylaşmayı, arkadaşlığı en güzel şekilde öğrenmişlerdir. Bu yüzden de en sıkı dostluklar öğrencilik yıllarında kurulmuştur.

Lise yıllarında çoğu cemaatlerle ve siyaset dünyasıyla tanışmıştır. Tanışmayanlar bu açığı üniversite yıllarında kapatmıştır. Eğitim hayatları, derslerine düzenli devam etmedikleri ve ders çalışmadıkları için genelde uzamıştır. Ama sonunda büyük çoğunluğu zar zor da olsa diplomasını almıştır. Cemaat ve camia içi evlilikler yapılmıştır. Evlilik için seçilen kızlar camia içinde aktif olan tiplerdendir.

Aralarında iş dünyasına atılan çok azdır. Çoğu diplomalı ev hanımı olmayı tercih etmiştir. Üniversite eğitimi almayanları ise mutlaka Kur'an Kurslarında okumuştur.

Erkeklerin hemen hepsinin içini  dergi çıkarma hayali kasıp kavurmuştur. Aralarında paralarını denkleştirilip amatör de olsa  dergi çıkarma girişiminde bulunmayan neredeyse yoktur. Para ile hemen hepsi çok sonra tanışmış bu ilişkiden şikayeti olana rastlanmamıştır. Parayla birlikte bir kanepe bir yataktan oluşan öğrenci hayatını andıran evler hızlı bir şekilde değiştirilmiştir.

Para, iş, kariyer ve iktidar ile birlikte evler gibi kıyafetler de değişmiş, saç sakal traşında yeni stiller denenmeye çalışılmıştır. İş adamları ve akademisyenler takım elbise, traşlı ve bıyıksız bir görüntüyü tercip etmiştir. Yazar çizer takımı ise kirli ve top sakalı, uzun saçı seçmiştir.

Pantolon askıları, pipo ve puroyu aksesuar olarak kullanan entelektüel tipler aynı zamanda karşı mahalle ile edebiyat, şiir adına ortak dergiler çıkarmaya başlamış kısa sürede 'görüntü'süyle kendini karşı mahalleye sevdirmiştir.

Bu değişim sayesinde karşı mahalle ile ilk dostluklar edebiyat dünyasında kurulmuş, bir dönem ortak edebiyat dergileri çıkarılmıştır. Şiir Atı bu dergiler arasında en popüler olanıdır. Bugün bizim mahallenin erkeklerini eğitimden geçiren, hizaya sokan, gerekirse azarlayan Nuray Mert ile tanışıklık bu yıllara dayanır. Mahallemizin ilk 'haşarı' çocuklarından Mehmet Efe ile tanışan Nuray Mert bu dönemde sosyoloji doktorası yapmaktadır. Mustafa Kutlu'nun çıkardığı Dergah dergisinde sosyoloji alanında yazılar yazmaya başlar.

İlk yazılarını yayınlayan Mustafa Kutlu, İsmail Kara gibi isimler bu yüzden Nuray Mert için son derece saygın isimlerdir. Dergah'ta yazdığı yıllar Ahmet Hakan ile tanışan Nuray Mert'in mahallede 'popüler' olma süreci de böylece başlamış olur. Bu arkadaşlık sayesinde mahalledeki diğer erkeklerle tanışır ve kısa sürede mahallenin 'popüler kızı' haline gelir. (Diğer isimler ise Nazan Bekiroğlu ve Edibe Yüksel'dir)  Ancak mahallenin içine giren Nuray Mert, okuyan yazan ama 'kendi kabukları'nda çıkamamış yeni yeni isimleri keşfettikçe bu mahallenin erkeklerine ders vermeye karar verir.

İlk ders oturma kalkma, konuşma, giyinip, kuşanma üzerinedir. Bir mürebbiye edasıyla mahallenin erkeklerini toplar. Açtığı sınıfa kaydettiği öğrencileri sıkı bir eğitimden geçirir. İlk dersler de Beyazıt'taki Marmara Kahvesi ile isim benzerliği taşıyan The Marmara Kafe'dedir. Mahallenin erkeklerinden eli yüzü düzgün, istikbali parlak olanları  her akşam bu kafede sıkı bir eğitime tutar.

Aşağı yukarı 10 yıldır devam eden bu eğitim sisteminde sınıfta kalan, okulu yarım bırakan çok isim olur. Sonuçta  Nuray Mert'te sabır kalmaz. En son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül  koltuğa oturunca mahalledekilerle ipleri koparır. Mahallenin diğer erkeklerini kendi halinde bırakıp en gözde öğrencisi Ahmet Hakan'la Salamonje'de eski dostlarıyla oturup kalkmaya başlar.

Bizim camiadan yarım kalan derslerini tamamlamak isteyenlere yüz vermez. Kendi mahalleye uğramasa da hala hocalarından korkan camianın erkekleri Nuray Mert'in adının geçtiği yerde saygıyla susar. Aralarında daha cesur olanları arada telefonla arayıp hal hatır sorar, bazıları ise belki  bir ara karşı mahalleye çağrılır diye büyük umutla Nişantaşı ve Taksim sokaklarında dolaşıp durur....

Peki Nuray Mert'in terkettiği öğrencileri arasında hangi ünlüler var? Okulunda kimler eğitime tabi tutuldu, kimler mezun oldu? Kimler tastikname alıp okuldan uzaklaştırıldı, okulu yarım bırakan öğrenciler arasında kimler var?Bu okula yazılmayı reddeden bizim mahalleden  ünlü simalar hangileri ? Yaşı geçkin olduğu için sınavlara dışardan giren, sınıfa uyum sağlayamalanlar arasında kimler bulunuyor? Okuldan kovulanlar,  çok istese de kaydını yaptıramayanlar.. Daha kimler.. kimler..Hepsi ama hepsi haftaya isim isim ve karne notlarıyla burada. Haftayı bekleyin derim de başka birşey demem.

UMRE'YE GİDERKEN SEFERİ SAYILMAK: Ahmet Hakan Ertuğrul Özkök ile davul zurla eşliğinde Umre'ye gitti. "Ayşe Arman başörtüsü takıp mahalle mahalle gezer de ben ihram giyip Umre'de gezemez miyim?" psikolojisiyle hazırlanmış bir proji gibi gözüme görünse de asıl  merak ettiğim orada ekibin oruç tutup tutmayacağı. Ertuğrul Özkök'ün klavuzu Ahmet Hakan ise ben de buraya yazıyorum. Ertuğrul Özkök kutsal topraklara inip yüzünü alev alev  sıcak yalayınca mızmızlanmaya başlayacak ve Ahmet Hakan'a çok susadığını orucunu bozacağını söyleyecek, Ahmet Hakan da 'Ertuğrul Bey biz seferi sayılırız gelin şurada  su içip karnımızı doyuralım' diyecek otelih restorantına götürecektir. Yemek, içmek, gezmek!. Üç turist olarak gidip üç turist olarak gelecekler. Onların yazacağı Umre yazısından ne çıkar Allah aşkına!

MUSTAFA İSLAMOĞLU'NUN RAMAZAN YAZILARI KALU BELADAN KALMA: Bilmem dikkatinizi çekti mi. Her Ramazan ekranlarda yaşanan hocaların reyting savaşı bu yıl gazete sayfalarına da inmiş. Sabah gazetesi Yeni Şafak gazetesinin köşe yazarı Hayrettin Karaman ile anlaşmış. Hocamız bir ay boyu Ramazan ile ilgili fıkıh sorularını buradan cevaplayacak. Yeni Şafak ise son günlerin tartışmalı ismi Mustafa İslamoğlu'na Ramazan sayfasında köşe yazdırıyor. Ama anlatılanlara göre İslamoğlu yeni yazı yerine 3 yıl önce çıkardığı 'Ramazan Yazıları' kitabını göndermiş. Kitaptaki yazılar köşede yeni yazıymış gibi yayınlanıyor. Bu ayıbı yapan Yeni Şafak mı Mustafa İslamoğlu mu siz karar verin!

RAMAZAN PİKNİKLERİ: Ramazan ayı yaz mevsimine nasıl da yakıştı. Okullar tatil, günler uzun ve havalar da sıcak olunca kimse evinde iftar ve sahur yapmak istemiyor. Bu Ramazan ayının yeni trendi piknikler. Sultanahmet Mekanı'na konular piknik masaları büyük ilgi görüyor. Bir diğer trend ise kafelerde çay kahvaltı eşliğinde yapılan iftar ve sahurlar. Bu yüzden birçok çay bahçesi iftar ile birlikte hizmete girip sahura kadar konuklarını ağırlıyor.

KATİBİMDE OKEY OYNAYANLARA SEMA GÖSTERİSİ: Geçende arkadaşlarla Üsküdar'daki Katibim restorana gittik. İftar sonrası kafe bölümü tıklım tıklımdı, herkes okey oynuyordu. Tam okey masalarının karşısında birden yükselen ney sesi eşliğinde sema gösterisi başlamaz mı. Allah'ım bu ne rezillik!Tasavvuftaki aşkı kitaplarına malzeme yapanları yerden yere vuran Dücane Cündioğlu bir akşam Çengelköy'den atla buraya da gel bu rezilliğe el at! Kötü yola düşmüş semazanlerin içler acısı durumunu yaz! Çaylar kahveler benden! Yeter ki yaz! Aleme ibret olsun!

Melek KANATLI / Haber 7
melekkanatli@gmail.com

Yorumlar8

  • MehmetAliKayaci 15 yıl önce Şikayet Et
    Allah Allah. Sakince yazıyı okumaya başladım Eğer işi bilmeyen biri yazacak olsa yaşadıklarını bu kadar güzel süsleyebilir mi diye düşünmeye başladım Okumam bitti ve ilk tepkim ne diyor yaa Akla uygun iş yapın lütfen Bizde okuyalım
    Cevapla
  • Rifat Yılmaz 15 yıl önce Şikayet Et
    Dertler değişiyor mu ki?. İnsanoğlunun soru(n)ları değişiyor mu ki verilecek cevap değişsin. Ortada bir ayıp yok. Ne Mustafa İslamoğlu'nda ne de Yeni Şafak'ta. Aynı sorunun cevabı da aynıdır. Dün de bugün de yarın da. Zamana ("asr"a) bir sorun bakalım insan -dün, bugün, yarın- hep hüsranda değil mi? Cevap: "iman et, salih amel işle, hakkı ayağa kaldır ve bu konularda sabret". Dediğiniz gibiyse İslamoğlu en doğrusunu yapıyor.
    Cevapla
  • hanif koray 15 yıl önce Şikayet Et
    en yabancılaşmış en yerliler. firasetli eleştirilerinizde bir yere katılmıyorum. anadolu sosyalizmi, yerlicilik, milliyetçi-muhafazakar-gelenekçi edebiyat çevreler vb. kişiler denince akla gelenler arasında söylediğiniz yabancılaşma hayli üst safhada. kutlu, kara vb. malesef 90 sonrasında bu yabancılaşmayı hızlandırdı. dergahlarından özel (şairi de) ve dücane de geçti. gerçek hayatın'ın sınırındaki (meksika) gençlerin piri oldular. ahmet hakan dediğiniz netekim, aynı yolda gidiyor. o yüzden hakanın eleştirileriile dücaneninkileraynıminv
    Cevapla
  • Hasan Seyre 15 yıl önce Şikayet Et
    Müslümanların yeni renkleri hayatımızın neşesidir... ya Melekciğim..saa bi şey soracağımda..Düccane abi bir geldi pir geldi..mahalleye yeniden düzen vermeye..eski taşları yerine oturtmaya çalışıyor..ekranları bile hizaya getirdi..dücane abiye sonsuz teşekkür ederiz...ancak dücane abi bu yönüyle biraz imam gazaliye benziyor sanki..bu gerileme sayılmazmı..İslamın içinden yeni ekoller çıkması yeni açılımlar olması gerekmezmi..buna karşı çıkmak niyedir..bak hatunlarımız..4x4 charokelerde başı açıklara hava saçıyor...meydanda bizde varız diyorlar dimi.?..
    Cevapla
  • ahmet söğüt 15 yıl önce Şikayet Et
    zırva. alın mahallenizi başınıza çalın.anlattıklarınız günlük yaşamda hemen hemen her yerde olan şeyler.övüyor musunuz,yeriyormusunuz?ne yaptığınız belli değil.anlatmış olduğunuz anadaolu çocuklarırnın bir kısmını nasıl anadolu kaplanına (!)dönüştüğünü gayet iyi biliyoruz.nişantaşında bahsetmiş olduğunuz lüks yerler onlara kahve gibi gelir.lütfen yazarkaen objektif olun.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat