Türkiye Kime Kalacak?
- GİRİŞ04.05.2012 10:16
- GÜNCELLEME04.05.2012 10:16
Ulagay özellikle 1980’li yılların başından itibaren piyasa ekonomisini savunmaya başladı. O dönem Cumhuriyet gibi bir gazetede yazmasına ve yönetimle ters düşmesine rağmen özgürlükleri savundu. Darbe ve genelde CHP yanlısı gazeteciler 28 Şubat sürecinde ve 2000’li yılların başında askerlerle el ele kol kola yürürken Ulagay millet iradesine saygı duyan sayılı gazetecilerdendi.
Ancak Ulagay demokrat kimliğine rağmen konu AK Parti’ye gelince tuhaf bir tavır takınıyor. İlk başta AK Parti’nin anlaşılması gerektiğini ve halkoyuyla iktidara geldiğine vurgu yapıyordu. Son zamanlarda ise özellikle hükümete yönelik eleştirilerine hız verdi. İki yıldır köşe yazmadığı için meramını “Türkiye Kime Kalacak?” isimli kitapta anlatmış. İyi de etmiş. Hükümetin ve Tayyip Erdoğan’In beğenmediği, ters bulduğu taraflarını eleştirmiş. Bunda hiçbir sakınca yok. Ne var ki Ulagay belki ideolojik görüşü ağır bastığı için bazı gerçekleri pek dile getirememiş ve bazı komplo teorilerine fazla kulak kabartmış.
Kitabının 33. Sayfasında şöyle diyor Ulagay: “AKP’nin Batı’nın pek sevdiği ‘ılımlı İslam’ tanımının içini dolduran, demokrasiyi savunan, Batı’yla ve uluslararası piyasalarla iyi ilişkiler geliştirmeyi amaçlayan bir parti olarak gelişmesi ABD’nin Türkiye’de görmeyi arzu ettiği bir gelişme olabilirdi.” Buraya kadar normal. Arkadaşı Nilgün Cerrahoğlu’ndan yaptığı alıntı ve bu alıntıyı niçin yaptığını hala anlamakta zorlanıyorum. “Cumhuriyet gazetesi yazarı Nilgün Cerrahoğlu 11 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan yazısında, daha önce ABD’nin ünlü Brookings Enstitüsü adlı kuruluşunda çalışmış olan eski bir dostuyla 2001 yılının Kasım ayında Madrid’de yaptığı bir sohbette konuşulanları aktardı. Cerrahoğlu’nun aktardığına göre, ABD’de iyi haber kaynakları olduğu anlaşılan dostu ona şöyle diyor: ‘Türkiye önümüzdeki dönemde ılımlı İslam’ın temsilcisi, Tayyip Erdoğan da Türkiye Başbakanı olacak.’”
Benim tandığım Osman Ulagay komplo teorilerine inanmaz. Elindeki verilerle hareket eder. Cerrahoğlu’nun bu yazdığının tamamen asılsız olduğu belli. Nerden mi? Bir kere 28 Şubat süreci kararı ABD’nin o dönemki Dış İşleri Bakanı Madeline Albright yönetimindeki bir heyet tarafından alınmış ve içerideki piyonlara uygulatılmıştı. Hedefte ise Milli Görüş, Erbakan ve ileride muhtemel lider adaylarından Tayyip Erdoğan vardı. Milli Görüş geleneğinden gelen hemen herkes bertaraf ediliyordu.
Ayrıca 2001 yılında Türkiye’nin egemen zihniyeti Tayyip Bey’in önünü kesmek ve siyasi hayatını bitirmek için plan üstüne plan yapıyordu. Hatta 2002 Kasım seçimlerinde aynı dava ve aynı maddeden yargılanmış, hapis yatmış Hasan Celal Güzel’in aday olmasına bir engel çıkarılmazken Tayyip Bey uydurma bir kararla aday olamamıştı. Kaldı ki 2002 seçimlerinde DYP 50 bin oy, MHP 130 bin oy fazla alsa AK Parti tek başına iktidar olamayacaktı. Yani Ulagay’ın gerçeklerden kopuk bu tür komplo teorilerine takılmaması lazım.
Ulagay’ın bir başka yanlış değerlendirdiği konu ise Türkiye’de demokrasi ve özgürlük alanlarının daraltılmasıyla ilgili. AK Parti milletin oylarıyla iktidara gelmiş bir parti. Eğer politikalarını beğenmeyenler varsa, oy vermezler. Ülkede faşizan bir yönetim olduğunu iddia etmek fazla zorlama olmuş.
Ergenekon, Balyoz, ODATV iddianamesi, İnternet andıcı, darbe planları, AK Parti’ye açılan kapatma davası süreçlerinde acaba ülkede demokrasi mi vardı? Seçimlerle işbaşına gelmiş hükümetleri yıkma girişimleri, darbe teşebbüsleri daha mı iyiydi? Osman Ulagay’ın bu gerçekleri görmemesi mümkün mü?
Öte yandan Başbakan’ın medyayı iyice sindirdiğini dile getiren Ulagay acaba patronu Aydın Doğan’ın 28 Şubat’taki rolü için ne der? Ya da devlete olan vergi borcunu ödemek için devletten kredi almasını nasıl yorumlar? Onu da geçtim, daha 5 yıl önce 27 Nisan 2007’de hükümete muhtıra verilirken bu muhtırayı destekleyen meslektaşları için hangi sıfatları kullanır?
Osman Ulagay Türkiye Kime Kalacak kitabıyla aslında içindeki ukteyi ortaya çıkarmış. Türkiye son 8 yıldır ekonomik olarak büyüyor, gelişiyor. Bunu da sağ-muhafazakar bir iktidar yapıyor. Ulagay damarlarında gezen sol ve sosyalist –ya da CHP mi demeliyim –düşüncenin bir türlü iktidara gelememesine öfkeli. Keşke iktidarda sol bir lider olsa da onlar bu kalkınmayı sağlasaydı diye hayıflanıyor ama boşuna.
AK Parti bir sonuçtur Osman Bey. Ülke adam gibi idare edilmediği, halk perişan edildiği için iktidara geldi AK Parti. Gazeteciler her daim cuntacıdan yana oldukları için ve eski düzen değiştiği için ülkede demokrasi ve özgürlük sorunu varmış gibi gösteriyorlar. Aslında o gazetecilerin devri bitti.
Türkiye dinamik bir ülke. Hızla serpiliyor. Askeri darbeler, hukuk saçmalıkları ve milleti engelleyen bir durum olmazsa Türkiye daha zenginleşecek. Bunu da ya AK Parti ya da ona benzeyen başka bir parti yapacak. Ama bu CHP ya da sol bir parti olmayacak. Türkiye herkese kalacak, çünkü herkese yetecek kadar nimet var bu topraklarda.
twitter.com/cemkucuk55
facebook.com/cemkucuk1
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol