Medya Derneği olarak Bilgi Üniversitesi Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı'yla organize ettiğimiz bir panelde, işte bu ilginç soruyu tartıştık.

Moderatörlüğünü yaptığım panelin konuşmacıları, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka, Taraf gazetesi yazarı, televizyoncu ve sosyal medya uzmanı Hıdır Geviş ve Samanyolu Yayın Grubu Dijital Medya ve Marka Direktörü Akın Emre Karagülle'ydi.

Yaklaşık bir buçuk saat süren panelde sosyal ağların ve internetin medyaya etkisini konuştuk.

Türkiye'de günlük gazete tirajları 4 buçuk milyon civarındayken, TÜİK'in verilerine göre interneti düzenli gazete ve dergi okumak için kullananların sayısı 25 milyonu geçmiş durumda. Bu istatistiğe gazetelerin kendi web siteleri de dahil.

Örneğin Haber7'yi günde bir milyondan fazla insan ziyaret ediyor. Bu müthiş bir rakam.

Bu muazzam istatistiğe rağmen gazetelerin toplum algısı üzerinde ki etkinliği ise oldukça yüksek. Türkiye'de gündem değiştiren özel haberlerin, makalelerin ve köşe yazılarının hala büyük çoğunluğu gazeteler tarafından üretiliyor.

Üstelik internette en çok ziyaret edilen ilk 10 haber sitesi arasında gazetelerin web siteleri ağırlıkta. Bu nedenledir ki internetin gazeteciliği öldürdüğü görüşüne pek de itibar etmemek lazım.

Haber7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan'ın da panelde belirttiği gibi “internetle birlikte gazetecilik ölmüyor, dönüşüyor.” İnternetin getirdiği imkanlarla gazetecilik daha değerli bir konuma yükseliyor.

Marka değeri olan ve oyunu kuralına göre oynayan tüm yayıncılar internetle birlikte değişen koşullara göre yepyeni iş modelleri geliştirebilir. Böylece hem gençler hem de mesleğin duayenleri için yepyeni iş olanakları ortaya çıkar.

Bugün bir telgraf şirketi yetkilisi çıksa  “biz nerede yanlış yaptık?” diye sorsa, bu ne kadar anlamsız olurdu öyle değil mi? Çünkü telgraf şirketleri bir yanlış yapmadı, toplumun dinamikleri değişti, teknoloji gelişti ve telgraf yerini başka araçlara bıraktı.

“İnternet mi yoksa kağıt gazete mi?” kavgası, sonu olmayan bir tartışma. Her mecranın kendine göre bir değeri ve kullanım alanı alanı var. Önemli olan değişen şartlara adapte olmasını bilmek, buna uygun yeni iş modelleri geliştirmek ve özgün içerik oluşturabilmek. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

Türkiye'de 100 bin satan bir dergi var

Hafta içerisinde bir teknoloji firmasının düzenlediği etkinlikte LOG Dergisi genel yayın yönetmeni Volkan Yılmaz ile tanıştım. LOG teknoloji sektörüne yönelik yayın yapan bir dergi. Ben de kendilerini ilgiyle takip ediyorum.

LOG'u diğer sektör dergilerinden ayıran durum kağıt baskının yanında iPad'e özel ücretsiz bir versiyonunun da olması. Eğer dergiyi bayiden almak isterseniz ücret ödemeniz gerekiyor ama iPad'den indirirseniz ücretsiz. Üstelik iPad versiyonu kağıt dergiden daha zengin içeriklere sahip.

Volkan'ın bana verdiği bilgiye göre LOG dergisinin uygulamasını iPad'ine indiren 100 binden fazla kullanıcı var. Her ay düzenli olarak dergiyi indirenler ise 50 binden fazla. Bu rakamlar Türkiye'deki bir çok derginin ulaştığı tirajdan çok çok daha fazla. Değişen okuyucu kitlelerine yönelik nasıl bir model geliştirebilirim diyenler LOG dergisinin “bedava modelini” yakından incelemeli.

Yeni dijital çağ

Bir haftadır elimden düşürmediğim bir kitap var. Google kurucusu Eric Schmidt ve Jared Cohen'in yazdığı kitabın başlığı “The New Digital Age: Reshaping the Future of People, Nations and Business”.

Kitap içinden geçmekte olduğumuz büyük değişim sürecini anlamak isteyenler için çok önemli tespitler içeriyor. Yanılmıyorsam kitabın henüz Türkçe çevirisi yapılmadı, imkanı olanlar Amazon.com'dan sipariş edebilir.

Türkçe çevirisi çıktığında ise kesinlikle kaçırmayın ve okuyun derim. Çünkü internet sandığımızdan daha çok dinamiği temelinden etkiliyor ve bizi yakın gelecekte çok farklı bir dünya bekliyor.

Deniz Ergürel - Haber7

Medya Derneği Genel Sekreteri

Twiter: @denizergurel

Blog: www.denizergurel.net

E-posta: ergurel.deniz@gmail.com