Yeni medyanın 3 özelliği

  • GİRİŞ14.08.2012 09:55
  • GÜNCELLEME14.08.2012 09:55

Yeni medya dediğimizde çoğumuzun aklına ilk olarak teknolojik kavramlar gelir. Bir iPad uygulamasına, havalı bir web sitesine veya sosyal medyada binlerce takipçiye sahibi olmak yeni medya olmak için yeterliymiş gibi algılanır. Oysa günümüzde kültürel, sosyolojik ve ahlaki değişimlerin getirdiği özellikleri hesaba katmadan yeni medyayı ne kadar doğru tanımlayabiliriz?

‘Sosyal medya, teknoloji ile değil sosyal bilimlerle ilgili bir kavramdır’ diyen ünlü dijital stratejist Brian Solis gibi insanı merkeze alarak yapılan tanımlamalar oldukça önemli, çünkü böylece yeni medyayı yeni yapan insani yönleri daha iyi anlabiliriz. Bu açıdan baktığımızda yeni medyayı eskisinden farklı kılan üç özellik ön plana çıkıyor.

1. Bireylerin kendini ifade edebilmesi
2. Katılım
3. Kişiselleştirme.

Şimdi isterseniz bunu biraz açalım...

Gütenberg’in matbaayı icadından 2000’li yıllara gelene kadar yayıncılığın sadece belirli merkezlerin veya sermaya sahiplerinin imtiyazında olduğu bir dönem yaşıyorduk. O dönemlerde kendini ifade etmek oldukça pahalı yatırımlar gerektirirdi. İçerik üretmenin ve bu içeriği yaymanın maliyeti çok yüksekti. 2000’li yıllarında başından itibaren ise bu değişti.

Sayısız sosyal medya servisleri, akıllı telefonlar ve mobil internet sayesinde artık
hepimizin bir gazeteci, yapımcı, müzisyen veya kitap yazarı olabildiği bir dönemde
yaşıyoruz. YouTube, Twitter, Facebook gibi araçlar veya kişisel bloglar sayesinde isteyen herkes, istediği içeriği, istediği zamanda, üstelik bazen bedavaya yakın bir maliyetle paylaşabiliyor. İnsanlık tarihinde hiç olmadığı kadar çok sayıdaki araçlar sayesinde kendimizi farklı şekillerde ifade etmemize imkan var.

Dünyanın en ücra köşesinden paylaşılan en basit bir içeriğe erişim ise yine insanlık
tarihinde hiç olmadığı kadar kolay. Google, Yahoo, Bing gibi güçlü arama motorlarıyla
erişilebilen bilginin sınırı yok. İnsanlar Facebook, LinkedIn veya Twitter gibi milyonlarca
kullanıcıya sahip sosyal ağlarda normalde karşılaşmaları mümkün olmadıkları kişilerle bir araya gelerek bu sürece katılım sağlayabiliyorlar. Yapılan yorumlar, beğeniler, eleştiriler, paylaşımlar hep bu katılım imkanının bir sonucu.

Kişiselleştirme ise sınırsız bilginin olduğu internet okyanusunda boğulmamak için kullanılan önemli bir özellik. Çeşitli algoritmalar ve uygulamalar sayesinde sayesinde hem istediğimiz bilgilere daha kolay ulaşabiliyoruz hem de kullandığımız servisleri sahiplenme duygumuz artıyor. Bir servisi kişiselleştirebildiğimiz oranda benimsiyoruz.

Yani, yeni medya dediğimizde aslında bireylerin özgürce kendini ifade etmeye imkan bulabildiği, okuyucuların haber sürecine katılabildiği ve kişiselleştirilebilen bir medyadan bahsetmiş oluyoruz.

Bu açıdan bakıldığında, bir web sitesi, bir iPhone uygulaması veya Facebook hesabının olması bir medya aracını tek başına ‘yeni’ yapmaya yetmeyecektir diyebiliriz. Okuyucuların medyadan taleplerini iyi okumadan yapılacak her türlü ‘yenilik’ eski kalma tehlikesine sahiptir. Yeni davranış biçimlerini, okuma ve tüketim alışkanlıklarını mutlaka göze almak gerek. Aksi taktirde, yeni medyayı sadece yeni teknoloji sanıp insana yatırım yapmamak gibi bir sonuç çıkabilir. Ki bu da bu alana yatırım yapanların düşeceği en büyük hatalardan birisi olacaktır.

Deniz Ergürel (Medya Derneği Genel Sekreteri) - Haber7
Twitter: @denizergurel
Blog: http://medyaglob.com
Facebook: http://www.facebook.com/deniz.ergurel

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat