İki gündür Türkiye, Suriyeli mülteciler üzerinden bir bardak suda kopartılan fırtına ve yürütülen provokasyonlar yoluyla çalkalanıyor.

İstihbarat örgütlerinden talimat alan ajan provokatörlerin kışkırtmasıyla sokağa dökülen ayak takımı, Türkiye’nin bazı şehirlerinde âdeta Suriyeli avı başlattı.

Aynı mihraklar ortaya çıkan utanç verici görüntüleri kullanarak Suriye’nin kuzeyini de karıştırdı.

İş o raddeye geldi ki kendini bilmez bir sarhoş, İstanbul’un göbeğinde, elindeki bıçağı sallayarak Türkiye’ye yatırım için gelen Arap iş adamlarını tehdit etme cesaretini kendinde buldu.

Peki, bu provokasyonun arkasında kim var?

Cevabı basit: Türkiye ile öyle ya da böyle bir hesabı olan tüm mihraklar olağan şüpheli.

Tabii bunlardan bir tanesi, tüm bu olan bitenin organizatörü.

Ama olaylar bir başlayınca “Bu kaosta bizim de biraz tuzumuz olsun, Türkiye’ye bizim de bir zararımız dokunsun.” diyenlerin de sıraya girdiklerini tahmin etmek güç değil.

Zira sosyal medya üzerinden dezenformasyon ve ajitasyon operasyonları yürütmek çok etkili.

Peki bütün bu olayları başlatanların amacı ne?

Nereye varmak istemekteler, Türkiye’yi hangi tuzağa çekmeyi amaçlıyorlar?

Irkçı parti lideri baş provokatörün, olaylar sırasında “Türkiye, Suriye’den çekilmeli.” açıklamasıyla bu hedef de ayan beyan ortaya çıkmış oldu.

Yani Türkiye ödediği onca bedelden sonra, hiçbir şey almadan Suriye’den çıkmalıymış.

Bunun adı; silah zoru, darbe, ekonomik baskı ve askerî ambargo yoluyla kuramadıkları PKK devletini milleti galeyana getirip tuzağa düşürerek kurma planıdır.

Türkiye PKK konusunda kesin garantiler almadan Suriye’den asla çıkmamalıdır.

Bu sözü ise sadece Esed veremez, zira ülkenin büyük kısmı onun hâkimiyetinde değil.

Bundan dolayı Türkiye eğer bir çözüm olacaksa ve yeni bir düzen kurulacaksa Suriye’den en son çıkan güç olmalı.

Enes Bayraklı / Diriliş Postası