Trump Suriye’den çekilecek mi?

  • GİRİŞ22.01.2025 09:26
  • GÜNCELLEME22.01.2025 09:26

Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanlığı görevine başlaması, dünyadaki ve Orta Doğu’daki dengeleri yeniden şekillendirecek gibi gözüküyor. Biden yönetiminin, Obama döneminden devraldığı ve başarısızlıkla sonuçlanan bölge gerçeklerinden uzak ve ideolojik saplantılılarla dolu politikalarının ardından, Trump’ın daha pragmatik ve rasyonel bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor. Ancak bu süreç, kaçınılmaz bir şekilde meydana gelen oldubittiler ve patika bağımlılığı nedeniyle ABD’nin bölgedeki eski politikalarının zemin hazırladığı sorunlarla boğuşarak şekillenecek.

Biden yönetimi, Obama döneminde başlayan ve PKK’yı Suriye’de bir araç olarak kullanan stratejiyi sürdürdü. Bu politika, ABD’nin bölgedeki temel çıkarlarını korumaktan çok, ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki olan Türkiye ile olan ilişkilerini gerdi.

PKK’nın Suriye’de geniş bir coğrafyayı kontrol etmesi hem ekonomik hem de askerî açıdan sürdürülemez bir duruma yol açtı. Suriye halkı, PKK’nın bu hâkimiyetini hiçbir zaman kabul etmediği gibi, bu durum yeni Suriye’nin siyasi yapısının sakat doğmasına neden oldu. Suriye’nin petrol rezervlerinin %70’ini, tarım alanlarının büyük bir bölümünü ve su kaynaklarını kontrol eden PKK, bugün işleyebilir bir Suriye devletinin yeniden inşasının önündeki en büyük engel. Suriye’nin petrol, su ve tarım kaynaklarının PKK’nın kontrolünde olması hem ekonomik hem de siyasi açıdan kabul edilemez bir durum meydana getirmiştir.

PKK’nın bölgede bir özerk yönetim kurma çabaları ise yalnızca bölgesel istikrarı değil, aynı zamanda Suriye’nin siyasi bütünlüğünü de tehdit etmektedir. PKK’nın Baas rejiminin başka bir versiyonu olarak yeni bir otoriter rejim kurma girişimi; hem Suriye halkı hem de Türkiye tarafından reddedilmektedir. Kürt nüfusun önemli bir kısmı da PKK’nın politikalarını desteklememekte ve bu yapının üzerlerinden bir yük olarak kalkmasını istemektedir. Yeni Şam yönetiminin bu duruma uzun süre tahammül etmesi yukarıdaki nedenlerden dolayı mümkün değil.

Biden yönetiminin, bu gerçeklere rağmen PKK’yı destekleme konusundaki ısrarının rasyonel olmaktan ziyade özellikle Washington’daki bazı gruplar ve bürokratlar tarafından dizayn edildiğini biliyoruz.

Trump, göreve gelir gelmez Biden döneminin "boşa harcanmış yatırımlar" olarak nitelendirdiği politikalarını gözden geçirme sözü verdi. Trump’ın temel yaklaşımı, ABD’nin Orta Doğu ve Suriye’deki askerî varlığını azaltarak dünyadaki büyük denklemlere odaklanmak üzerine kurulu.

Trump yönetimi, PKK’nın Suriye’deki hâkimiyetinin ABD’nin uzun vadeli çıkarlarına hizmet etmediği görüşünde. PKK’ya verilen desteğin kesilmesi, Trump’ın öncelikleri arasında yer alıyor. Zira Trump, Türkiye’nin NATO müttefiki olarak önemine vurgu yaparak Ankara ile ilişkileri yeniden güçlendirmeyi istemekte. Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alan bir yaklaşım benimseyen Trump, Suriye’deki sorunları çözme konusunda Türkiye’nin kilit bir rol oynayacağını düşünüyor.

Trump’ın ikinci döneminde, ABD’nin Suriye politikasını yeniden şekillendirme çabası hem bölgesel dinamikler hem de ABD içindeki siyasi tartışmalar açısından zorlu bir süreci işaret ediyor. PKK’ya verilen desteğin kesilmesi ve ABD’nin bölgedeki varlığının azaltılması, Trump’ın pragmatik yaklaşımını yansıtsa da bu politikaların başarıya ulaşması Türkiye, Şam ve İsrail yönetimi ile yapılacak müzakerelere bağlıdır. Trump yönetimi, Orta Doğu’da yeni bir denge kurmaya çalışırken ABD’nin bölgedeki etkisini rasyonel bir zemine oturtmayı hedefliyor. Ancak Biden döneminden kalan sorunlar ve Washington’daki belirli grupların direnişi, bu sürecin önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor.


Doç. Dr. Enes Bayraklı / Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat