Kültürel vesayet ve demokratikleşme gerekliliği
- GİRİŞ25.01.2025 11:40
- GÜNCELLEME25.01.2025 11:40
Son dönemde Türkiye’deki dizi sektöründe yaşanan çeteleşme tartışmaları, dikkatleri kültürel iktidar alanındaki yapısal sorunlara çekiyor. Görülen o ki; Türkiye’de kültürel alanda Batı’nın kültürel değerlerini temsil eden ve yerli değerlerle çatışan bir vesayet sistemi mevcut. Bu sistem, sadece dizi sektöründe değil, sanatın ve kültürel üretim alanının genelinde etkin bir rol oynuyor.
Kültür emperyalizmine hizmet eden kültürel vesayet sistemi, temsil ettiği Batı kültürünü Türk halkının kültürel yapısını ve değerler sistemini görmezden gelip aşındırarak sistemli bir şekilde kendisini Türk halkına dayatıyor. Bu sistemin bekçileri, şöyle bir algı yaratmaya çalışıyor; Türk kültürü ve değerleri sözde evrensel Batılı değerlerle uyumlu değildir. Bunun yerine, Batı’nın “üstün” kültürünü benimsemek gerekmektedir. Ancak bu dayatma, Türk halkının köklü kültürel birikimi ve değerlerine zarar vermekte, ayrıca sanatçıları da kutuplaştırmaktadır.
Kültürel vesayet sistemi, kendisiyle uyumlu olmayan ya da boyun eğmeyen sanatçılara çok sert bir şekilde yaklaşmaktadır. Bu sanatçılar ya itibarsızlaştırılmakta ya da sektörde çalışma imkânları ellerinden alınarak susturulmaya çalışılmaktadır. Bu durum, sanatın demokratik çoğulculuğunu tehdit eden bir unsur hâline gelmektedir.
Türkiye’nin askerî ve bürokratik vesayeti tasfiye etme konusunda kaydettiği ilerleme, kültürel vesayetin de ortadan kaldırılmasını zorunlu kılmaktadır. Kültür endüstrisinin Türk halkının kültürel değerleriyle barışması, toplumun geneline hitap eden çoğulcu bir kültürel yapının inşa edilmesi için şarttır. Bu demokratikleşme süreci, sadece kültürel üretim alanında değil, aynı zamanda toplumun genel anlamda kültürel özgünlüğünü korumasında da kritik bir rol oynayacaktır.
Kültürel vesayetin “ağababaları”, eski Türkiye’nin montaj sanayisinden farksız bir yapıya sahiptir. Nasıl ki sanayi alanında, Batılı firmalarla ortaklık kurularak üretim yapılmış ve fikir, teknoloji ya da patent geliştirilmeden bir çıkmaz sokağa girilmişse; kültürel alanda da benzer bir “montaj sanayisi” mevcuttur. Bu sistem, yaratıcı fikirlerin gelişmesine engel olmakta ve sadece Batı’dan ithal edilen mevcut kalıpların tekrar edilmesine yol açmaktadır. Türkiye özellikle savunma sanayisi alanında attığı adımlarla bu montaj sanayisi kısır döngüsünü kırmıştır.
Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında, kültürel vesayeti de demokratik yollarla tasfiye ederek kültürel üretim alanında yenilikçi ve özgün bir ekosistem oluşturmalıdır. Bu ekosistem, Türk halkının köklü kültürel mirasıyla uyumlu çalışacak bir kültür endüstrisi yaratmayı amaçlamalıdır. Ancak bu şekilde, sanat ve kültür alanında süreklilik ve başarı elde edilebilir; Türkiye kendi kültürel kimliğini dünyaya daha sağlam bir şekilde tanıtabilir ve önümüzdeki yüzyıl Türkiye Yüzyılı olabilir.
Diriliş Postası
Yorumlar1