İmamoğlu’nun aradığı mağduriyete ulaşılamıyor

  • GİRİŞ05.02.2025 08:12
  • GÜNCELLEME05.02.2025 08:12

Ekrem İmamoğlu’nun, sürekli bir mağduriyet algısı oluşturma çabası içinde olduğu ancak bu mağduriyete bir türlü ulaşamadığını herkes görüyor.

İmamoğlu’nun siyasi hedeflere sahip olması elbette meşru ve doğaldır; dolayısıyla cumhurbaşkanlığı gibi bir hedef de gayrimeşru değildir.

Ancak İmamoğlu’nun öncelikli görevinin İstanbul’a hizmet etmek olduğu açıktır. Buna rağmen İmamoğlu, icraatları ile değil; sadece cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları ile kamuoyunun gündeminde ve bu durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden beri devam ediyor.

Hâlbuki İmamoğlu gerçekten başarılı bir belediye başkanı olsaydı, İstanbul’u örnek bir şekilde yönetip muhalefete ilham veren bir lider profili çizebilir ve tartışmasız bir şekilde muhalefetin adayı olabilirdi. Ancak bu başarıyı yakalayamadığı için bir önceki seçimde aday gösterilmedi.

Günün sonunda, geçtiğimiz seçimlerde ekonomik kriz ve deprem gibi Cumhuriyet Halk Partisi için uygun görülebilecek koşullar oluşmasına rağmen muhalefet başarılı olamadı.

Hem genel hem de yerel seçim süreci tamamlanmış ve önümüzde üç yıllık bir dönem varken erken seçim çağrılarının mantıklı bir temeli bulunmuyor.

İstanbul gibi dev bir metropolün trafik, altyapı ve çevre kirliliği gibi ciddi sorunları mevcutken İmamoğlu’nun Ankara siyasetine odaklanma çabası, yerel yönetimde başarısızlığa yol açtı.

Trafik sorunları derinleşti, hava kirliliği arttı ve temel belediyecilik hizmetlerinde aksaklıklar yaşandı. Elbette bazı başarılı projeler var; özellikle meydan düzenlemeleri gibi kentsel tasarım çalışmaları takdir edilebilir. Ancak İstanbul’un ihtiyaç duyduğu büyük altyapı yatırımları ve kalıcı çözümler konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu.

İmamoğlu’nun bu eksikliklerini medya kampanyaları ve yargı ile yaşadığı çatışmalarla kapatma çabası, kısa vadede siyasi gündemde yer bulabilir. Ancak uzun vadede sürdürülebilir bir başarı sağlanamadığı görülüyor.

Mansur Yavaş örneği bu noktada dikkati çekicidir. Yavaş, medyada fazla görünmeden, sessiz kalarak ve çok da icraat yapmadan hem seçmenlerinin hem de partisinin güvenini kazandı. Bu yaklaşım, İmamoğlu’nun daha agresif ve popülist siyasi hamlelerinden çok daha etkili oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi içindeki liderlik yarışı da İmamoğlu’nun tavırlarını belirgin şekilde etkiliyor. İmamoğlu, hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bırakmak istememesi hem de parti içindeki etkisini artırma çabası arasında sıkışmış bir görüntü sergiliyor. Bu ikircikli duruş, seçmenler nezdinde güven kaybına yol açıyor. İstanbul halkı, artan sorunların çözümü için daha odaklanmış ve etkin bir yerel yönetim bekliyor.

İmamoğlu’nun siyasi kariyerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemine benzeten analojiler de oldukça yanıltıcı. Zira siyasette iki artı iki dört etmiyor.

Erdoğan, siyasi engelleri aşmış; risk alıp kendi partisini kurmuş ve iktidara gelmiş bir lider.

İmamoğlu ise aynı kararlılığı ve bağımsızlığı hiçbir zaman gösteremedi. İmamoğlu eğer halk desteğine gerçekten güveniyorsa yeni bir siyasi oluşumla yoluna devam edebilir.

Ancak mevcut durumda, İstanbul’un sorunlarına odaklanmak yerine sürekli bir mağduriyet algısı yaratma çabası hem İstanbul’a hem de Türkiye siyasetine zarar vermektedir.

Sonuç olarak, İmamoğlu’nun mevcut stratejisi, İstanbul’u daha yaşanabilir bir kent hâline getirmekten çok, kişisel siyasi hedeflere ulaşma çabasına odaklanmış görünüyor. Ama söz konusu hedefe ulaşmak için gereken siyasi kararlılık ise bir türlü gösterilemiyor. Bu kararsızlık ise çokça konuşulsa da İmamoğlu’nun imajını yıpratıyor.

Diriliş Postası

Yorumlar2

  • kazım keskin 8 saat önce Şikayet Et
    Yazarın şu tespiti son derece doğru: ''İmamoğlu eğer halk desteğine gerçekten güveniyorsa yeni bir siyasi oluşumla yoluna devam edebilir.''
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Kaan 11 saat önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat