Uluslararası sistemin çöküşü, ABD Başkanı Donald Trump’ın radikal çıkışlarıyla açık bir şekilde ilan edilmiş durumda. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında inşa ettiği düzen, kurumları ve normlarıyla birlikte çökmüş vaziyette.

Bugün bir ABD Başkanı, kendi müttefikleri olan Kanada ve Danimarka gibi ülkelerin egemenlik haklarını sorgulamakta; hatta açıktan toprak taleplerinde bulunmaktadır.

Daha da vahimi, uluslararası sistemin kurucusu ve dünyanın süper gücü olan ABD’nin Başkanı, doğrudan bir etnik temizlik ve soykırım çağrısında bulunuyor.

Bu gelişmeler, ABD’nin kurduğu düzenin artık çöktüğünün en açık göstergelerinden.

Bugün yaşadığımız kriz, İkinci Dünya Savaşı öncesinde uluslararası sistemde yaşanan krizle benzerlikler göstermektedir.

O büyük kriz savaşla sonuçlanmış ve yeni bir dünya düzeni kurulmuştu.

Günümüzde de dünya, benzer bir kırılma noktasına doğru ilerliyor.

Trump’ın Gazze ile ilgili açıklamaları, bu krizin derinleştiğini gösteren en güncel örneklerden biridir.

ABD Başkanı’nın, Gazze’deki Filistinlileri zorla göç ettirme ve bölgedeki demografiyi köklü şekilde değiştirme planında ne kadar ciddi olduğunu kestirmek güç.

Ancak bu açıklamaların arkasında çeşitli stratejik hesaplar yatıyor olabilir.

Trump’ın planına yönelik birkaç olası senaryo öne çıkıyor. Bunlardan ilki; Trump’ın gerçekten de güç kullanıp Mısır ve Ürdün’e ekonomik baskılar uygulayarak bu ülkeleri, bir yer değiştirme planını kabul etmeye zorlaması ve ardından Gazze’deki Filistinli sivilleri bu bölgelere sürmeyi amaçlamasıdır.

Bir diğer ihtimal ise Trump’ın, Hamas ve Kassam Tugayları’nı askerî olarak tasfiye edemeyen İsrail’in önünü açmayı hedeflemesi olabilir. Bu durumda Trump, “Eğer etnik temizlik görmek istemiyorsanız Hamas kendisini feshetsin ve Gazze, Mahmud Abbas yönetimine devredilsin.” gibi bir baskı mekanizması yaratmaya çalışıyor olabilir.

ABD yönetiminin, “Mısır ve Ürdün bizim planımıza karşı çıkıyorsa alternatif bir çözüm sunmalı” açıklamalarının arka planında da bu hesap yatıyor olabilir.

Trump, uluslararası hukuku hiçe sayan bu tür çıkışlarıyla sadece bölgeyi değil, küresel düzeni de sarsıyor.

Dünya, büyük bir dönüşümün eşiğinde ve bu dönüşümün nasıl sonuçlanacağını belirleyecek olan şey, uluslararası toplumun ve bölgedeki aktörlerin bu tehditlere nasıl yanıt vereceğidir.

Diriliş Postası